ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Türkiye, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ile mücadelede, 2 Marttan itibaren Kontrollü Normalleşme sürecine geçerken vaka sayılarının hızla artış göstermemesi için herkesin maske, fiziksel mesafe ve hijyen başta olmak üzere belirlenen tüm kurallara uyması gerektiği belirtildi.
Sağlık Bakanlığı Toplum Bilim Kurulu üyesi ve Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, Türkiye'nin Kovid-19 ile mücadele sürecine ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, salgında karantina ve izolasyon uygulamaları ve hastalık seyrine ilişkin bilgi verdi.
Salgının dinamik bir süreç olduğunu vurgulayan İlhan, virüs bulaşının hem toplumsal uygulamalardan, kısıtlamalardan hem de toplum davranışlarından çok etkilendiğini söyledi. Bu nedenle salgının, yüksek tansiyon, kronik akciğer hastalığı gibi standart bir seyrinin olmadığını vurgulayan İlhan, değişimlerin de buna göre ele alınması gerektiğini ifade etti.
Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan virüsün Şubat 2020'den itibaren dünyaya yayılmaya başladığını hatırlatan İlhan, "Geldiğimiz aşamada hala salgının merkezinin ABD, sonrasında Avrupa, Rusya ve Hindistan olduğunu söylemek mümkün." dedi.
Türkiye'de ilk vakanın 11 Mart'ta tanımlandığını anımsatan İlhan, "Koronavirüste ilk pik 11 Nisan'da görüldü ülkemizde, sonra tedbirlerin uygulanmasıyla bir azalma yaşandı, yaz aylarına gelindiğinde Haziran'da günlük 700-800 yeni vaka sayılarını gördük ama daha sonrasında toplumun kısıtlamalara yeterince özen göstermemesi nedeniyle çok yüksek rakamlara gelindi ve günlük 20-30 bin rakamlarını gördük." diye konuştu.
- "İnsanlar kurallara çok fazla uymadı"
İlk vakanın görülmesini takiben geçen yıl mart ayı içinde okulların kapatılması kararı alındığını, üniversitelerde uzaktan eğitime geçildiğini, iller arasında ulaşımın kısıtlandığını anlatan Mustafa Necmi İlhan şöyle devam etti:
"Öncelikle 31 il, sonrasında illerdeki virüsün kontrol altına alınmasıyla önce 16'ya sonra 15 ile düşürüldü. Bunların yanı sıra uluslararası dolaşımın kısıtlanması, ülkemize yurt dışından giriş çıkışların yasaklanması gibi yaklaşımlar geliştirildi. Hafta sonlarında sokağa çıkma yaklaşımları hayata geçirildi. Özellikle nisan-mayıs aylarında bunların etkisini çok gördük. Ramazan Bayramı'nı vatandaşlar evlerinde geçirdi. Bunlar koronavirüs kontrolünde çok başarılı önlemlerdi. Mayısın ortalarına gelindiğinde bir parça tedbirlerde gevşeme söz konusu oldu. Sürecin başında alışveriş merkezleri, berber, kuaför ve güzellik merkezlerinin açılması yaklaşımı benimsendi. Burada işletmelerin ve müşterilerin kurallara uyduğu gözlemlendi. Haziran ayına bakıldığında toplumun yine bu şekilde kurallara uyacağı öngörüldü, ancak öyle olmadı. Haziranda kurallara uyan işletme ve vatandaşlar temmuz ayı geldiğinde sıcakların da artmasıyla birlikte kurallara bir parça daha uymaz oldu. Bu da vaka artışlarını getirdi. Özellikle Kurban Bayramı'ndan sonra ağustos ayı başından sonra iller arasındaki dolaşımın artmasıyla virüsün tüm Anadolu'ya yayıldığını gözlemledik. İnsanlar kurallara çok fazla uymadılar. Tatil dönüşü virüsleri de beraberinde bulundukları yere getirdiler."
- "Kimseyi kaybetmek istemiyoruz"
Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, eylülde Ankara, ekimde İstanbul'da vaka artışı açısından zor zamanlar geçirildiğinin altını çizerek, "Gaziantep ve Şanlıurfa gibi illerde de sıkıntı yaşandı. Sağlık sistemindeki başarının da etkisiyle eylül-ekim ayları olabildiğince az ölümlerle sonuçlandı, ancak kasım sonuna gelindiğinde toplumun kurallara iyice uymamaya başladığı görüldü. Kapalı ortamlarda da daha çok bulunma ve ortamın yeterince havalandırılmamasıyla birlikte de çok yüksek rakamlara ulaşıldı." dedi.
Bunun üzerine tekrar genişletilmiş tedbir kararlarının hayata geçirilmeye başlandığını aktaran İlhan, bu süreçte özellikle alışveriş merkezlerindeki restoranlar dahil bu tür mekanlarda yeme içmeye izin verilmemesi, mekanların saat 20.00'den sonra kapatılması yaklaşımının uygulandığını hatırlattı.
Sonrasında ise sadece restoran ve kafelerin ayaktan paket servisle hizmet vermeye başladığını, eylül-ekim aylarında kamu başta olmak üzere iş yerlerinde esnek mesai sistemine geçildiğini ifade eden İlhan, esnek çalışmanın yeterince uygulanmadığını belirtti.
İlhan, kasım sonu-aralık başından itibaren ise hafta içi akşam ve hafta sonlarında uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasının, yeni vaka sayısında olumlu etki yarattığını vurguladı. Vakaların düşüşünde sağlanan başarının ağır hasta ve ölüm oranlarına daha geç yansıdığına dikkati çeken İlhan, "Kurallara uyumla birlikte vakalardaki azalmalar yaklaşık olarak 2-3 gün içinde değişiklik gösterebiliyor ama yoğun bakımdaki ağır hastalar üzerinde bu etki bir ayı, vefatlardaki azalma ise 3 ayı bulabiliyor. Biz kimseyi kaybetmek istemiyoruz." diye konuştu.
İlhan, özellikle hafta sonları aile üyelerinin bir araya gelmesinin hafta başında vaka sayılarında artışa neden olduğunun altını çizdi.
-"Tedbirlere uyulmaması halinde yüksek vaka sayılarına çıkılmasının an meselesi"
"Yerinde Karar" ile kontrollü normal yaşama dönüşün planlanarak, 2 Mart'tan itibaren başlayan "Kontrollü Normalleşme" sürecinde tedbirlerin elden bırakılmamasını isteyen İlhan, tedbirlere uyulmaması halinde tekrar yüksek vaka sayılarına çıkılmasının an meselesi olduğuna işaret etti.
Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, fiziksel mesafenin korunması, maske takılması, hijyene özen gösterilmesi, kalabalıktan kaçınılması, aşılamanın yaygınlaştırılması gibi tedbirlerin mutlaka uygulanması gerektiğini vurguladı.
Kontrollü normalleşmenin, ancak ve ancak tüm illerin riskin mavi renk olan düşük seviyede bulunmasıyla mümkün olabileceğine dikkati çeken İlhan, risk seviyesine bakılmaksızın herkesin tedbiri elden bırakmaması gerektiğini söyledi.
İlhan, "Bugün mavi olan illerin tedbirsizlik halinde sarı, turuncuya doğru ivmelenirken turuncu illerin kırmızı risk seviyesine yükselmesi kaçınılmaz olacaktır. Salgının kontrolü için bir yandan toplumsal bağışıklamanın sürmesi diğer yandan maske, mesafe, hijyen gibi bireysel tedbirlerin tavizsiz sürmesi gerekmektedir." diye konuştu.