ANKARA (AA) - AYBÜKE İNAL KAMACI - Kovid-19 salgını süresince tüm dünyada tüberküloz tanısı alan hasta oranı yüzde 18 azalırken, hastalığa bağlı ölüm oranlarında artış görüldü.
Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şeref Özkara, tüberküloz hastalığı ile ilgili bilgileri, Türkiye'nin tüberkülozla mücadelesinde geldiği noktayı ve Kovid-19 sürecinin tüberküloz hastalarına etkisini AA muhabirine anlattı.
Tüberkülozun bulaşıcı bir hastalık olduğunu ve hava yoluyla insandan insana geçtiğini belirten Özkara, özellikle kişinin vücut direncinin zayıf olduğu bir dönemde ortaya çıktığını söyledi.
Özkara, hastalıkla beraber öksürük, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, terleme ve hafif ateş gibi belirtilerin ortaya çıktığını, uzun süre tanı konulmazsa da kişinin daha ağır bir tabloyla acil servislere başvurabildiğini ifade etti.
Tüberkülozun, tanı konulan ve çok ucuza tedavi edilen bir hastalık olduğunu anlatan Özkara, yine de dünyada her yıl 10 milyon kişinin bu hastalığa yakalandığını ve 1,5 milyon kişinin bu sebeple hayatını kaybettiğini ifade etti. Özkara, şöyle devam etti:
"Hastalık, Afrika ve Güney Doğu Asya'da yaygın görülüyor. Dünyada en çok Hindistan, Endonezya, Filipinler, Pakistan, Nijerya gibi ülkelerde var. Afrika'da HIV virüsü yani AIDS hastalığı yaygın olduğu için tüberküloz bununla beraber görülen bir hastalık. Avrupa ve Amerika'daki ülkelerin bu hastalık nedeniyle 16. ve 17. yüzyıllarda çok büyük salgınlar yaşadığını biliyoruz. Bugün ise hala dünyadaki her ülkede bu hastalık var."
- "Verem üst akciğerleri tutarken Kovid-19 daha çok alt akciğerleri tutuyor"
Kovid-19 ve tüberkülozu ayırt etmenin zaman zaman güç olabildiğine de değinen Özkara, halsizlik, öksürük, terleme, ateş ve genel durumda bozukluk gibi bazı bulguların iki hastalıkta da benzer olduğunu ancak tüberkülozun daha uzun süreli, sinsi ve yavaş gelişen bir hastalık olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Özkara, bu bulguları taşıyan kişilerin hastaneye başvurması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu:
"Hastanede de akciğer filmi ve tomografi çekiliyor. İki hastalığın benzer röntgen görünümleri olsa da önemli farklılıkları da bulunuyor. Örneğin verem hastalığı üst akciğerleri tutarken Kovid-19 daha çok alt akciğerleri tutuyor. Ayrıca, Kovid-19'un var olup olmadığı test yapılarak kısa sürede anlaşılabiliyor. Tüberkülozda ise üç gün balgam incelemesi yapıyoruz ve o şekilde teşhis koyuyoruz."
- "Dünyada 100 binde 130, Türkiye'de 100 binde 10 hasta var"
Hastalığın tedavisinin ise uzun soluklu olduğunu ve hasta ile temaslıların en az 6 ay ilaç kullandığını belirten Özkara, bu süreçte Verem Savaş Dispanserlerindeki görevlilerin hastaları sık sık kontrol ederek ilaçlarını alıp almadıkları konusunda denetlediklerini anlattı.
Özkara, Türkiye'nin tüberküloz kontrol faaliyetlerine çok erken başladığını ve yürüttüğü faaliyetler neticesinde bu hastalığın başarılı şekilde kontrol altına alındığını belirterek, "Dünyada 100 binde 130 hasta var, Türkiye'de ise 100 binde 10 hasta var. Afrika'da bazı ülkelerde 100 binde 800'e çıkan ülkeler var. 100 binde 10 iyi bir rakam olduğunu söyleyebiliriz. Daha da aşağıya gideceğimizi bekliyoruz. Çünkü her yıl tüberküloz hasta sayısı yüzde 5 azalış gösteriyor." diye konuştu.
- Kovid-19 süresince daha az hastaya tüberküloz tanısı konuldu
Özkara, Kovid-19 salgını sürecinde tüberküloz tanı oranlarında ciddi düşüşler olduğuna da dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bu azalmanın büyük ölçüde Kovid-19'un yarattığı negatif etkiyle olduğunu düşünüyoruz. İnsanların evlerinden çıkmama, sağlık kurumlarına başvurmama eğilimi var. Dolayısıyla salgın sürecinde yüzde 18 daha az hastaya tanı konabildi. Türkiye'de bu rakam yüzde 22. Geç tanı konulması da ağır hastalık, daha çok bulaş ve ölüm demek. Son 20 yılda ilk defa tüberküloza bağlı ölümler artış gösterdi. Önümüzdeki dönemde bunun etkilerini göreceğiz. Kovid-19 öncesi tüberküloz dünyada bir numaralı bulaştırıcı ölüm nedeniydi. Kovid-19 sonrası ölüm nedenleri içerisinde tüberküloz ikinci sıraya geriledi ama Kovid-19 geçtiği anda yine devam edecek. Çünkü bu çok uzun zamandır devam ediyor. Bunu belli dönemlere ait bir salgın değil, sürekli devam eden bir pandemi gibi düşünebiliriz. Dünyada hiçbir zaman ciddi bir düşüş görülmüyor. Sadece çok hafif düşüşler görüyoruz."