ASKİ Genel Müdürü Prof. Dr. Cumali Kınacı, Kurtboğazı Baraj suyunun yeşil alglerden (yosun) temizlenmesi için gerçekleştirilen çalışmaları yerinde inceledi. İçme suyu barajlarında bugüne kadar uygulanmayan iyileştirme çalışmalarına başladıklarını belirten Kınacı, ASKİ’nin baraj göllerini, özel donanımlı tekneden atılan, çevreye ve canlılara zarar vermeyen kimyasallarla temizlediklerini söyledi. Göreve geldiklerinde ilk olarak havza koruma eylem planları ve özel hüküm çalışmalarını başlattıklarını kaydeden ASKİ Genel Müdürü Kınacı, bakır sülfat uygulaması ile göller ve barajlarda oluşan yosunların temizlendiğini, bu sayede suyun daha berrak ve temiz olmasını sağladıklarını ifade etti.
Çevreye duyarlılık öncelik
Başkent’e su sağlayan en büyük ikinci baraj olan Kurtboğazı Barajı temizleme çalışmalarına katılan Kınacı, “Mavi yeşil yosunlar sucul ortamda bulunan fotosentez ile enerji üreten mikroskobik bitkilerdir. Su içerisinde oluşan kötü kokunun ve tat probleminin oluşmasının sebebi büyük çoğunlukla bu canlılardır. Yaptığımız işlemde canlıyı öldürmeden algasid adı verilen planktonları özel kimyasallarla strese sokarak üremesini durduruyoruz” dedi.
“Barajlardaki ham su berrak hale geliyor”
İçme suyu barajlarını temizlemeye ASKİ’nin iki hafta önce başladığını ifade eden Kınacı, “Barajlardaki ham suya bakır sülfat ilave ediyoruz. Göllerdeki ve barajlardaki ham suyun içindeki algleri ve suyun yeşilliğini temizliyoruz. Sonuçta barajlarda yani suyun kaynağında berrak bir su elde ediyoruz. Bu alt üst olma sırasında tabanda birikmiş olan azot ve fosfor bileşikleri üste çıkıyor. Bu nedenle bu geçiş mevsimlerinde barajlardaki su yeşile hatta bazı yerlerde kahverengiye bürünüyor. Bunun nedeni ise orada yaşayan canlıların türüne bağlıdır. Göl mavi oldu, yeşil oldu diye birçok haberlere rastlamışsınızdır. Bunun nedeni, suda yaşayan alglerdir. Bizim barajlarımızda da yeşil algler bulunmaktadır. Bu algler ise suyun kokusu ve tadında bozukluğuna neden oluyor. Bizim barajlarımızda yok ama bazı alg türleri toksik etkiye neden oluyor” diye konuştu.
“Baraj göllerine kirletici girişleri azaltılmalı”
Kınacı, barajları korumak için kirletici girişlerinin azaltılması gerektiğini belirterek, barajların kirlenmesine birçok etkenin neden olabileceği gibi yaprakların göle taşınması sonucunda da, alglerin oluşmasının hızlandığını vurguladı. Baraj göllerinin bir ömrü olduğunu ifade eden Kınacı, göllerin ömrünü uzatmak, göl sularının lezzetinin, tadının ve kokusunun düzeltilmesi, içimi hoş bir su elde edilmesi için önce barajlarda çalışmaya başladıklarını kaydetti.
“Temiz ham suyu arıtma tesislerinde arıtmak daha kolay”
Başkent’e su sağlayan baraj göllerinde gerçekleştirdikleri temizlik çalışmaları sonucunda barajların önemli miktarda alglerden arındırılarak ham su renginin berrak bir hale getirildiğini söyleyen Kınacı, bu sayede İvedik İçme Suyu Arıtma Tesislerindeki arıtma işleminin kolaylaştığını vurguladı. Baraj havzalarında yapılan işlemleri ham suyun iyileştirilmesi çalışması olarak nitelendiren Kınacı; Çamlıdere, Kesikköprü ve Çubuk Barajlarında ASKİ tarafından ilk kez gerçekleştirilen işlemin sonucunda gözle görülen çok büyük iyileştirmeler sağlandığını, çalışmaların belirli aralıklarla yapılmaya devam edeceğini ifade etti.
“Mevcut su kaynaklarımızı iyileştiriyoruz”
Temizlik çalışmalarının gerçekleştirildiği Kurtboğazı Barajını Eğrekkaya ve Akyar barajlarından gelen suların beslediğine dikkat çeken Kınacı, “Barajlardaki temizleme çalışmalarının çok faydasını görüyoruz. Arıtma tesislerinde de gerçekleştirdiğimiz temizlik çalışmalarında bazı değişikliklere gittik. İlk olarak suda kullandığımız kimyasalları değiştirdik, dozajlarında yeni ayarlamalar yaptık. Bizim amacımız Gerede’den gelecek suyun lezzetine bakmadan mevcut su kaynaklarında daha iyi, kaliteli ve içilebilir su elde etmek için gayret sarf etmektir” açıklamasında bulundu.
Su dezenfeksiyonunda da iyileştirme çalışmaları yaptıklarını belirten Kınacı, şöyle konuştu:
“Eskiden İvedik Arıtma Tesisleri’nden tek doz olarak verilen dezenfektan, şu anda 23 farklı istasyonda veriliyor. Bu sayede abonelerimiz sulardaki klor kokusunu daha az hisseder oldu. Evlerimizde musluklardan akan suyu rahatlıkla içebiliyoruz. Bunda son zamanlarda gerçekleştirilen çalışmaların etkisi çok fazladır.”
“Damacana suyu yerine musluk suyu tüketmek daha sağlıklı”
Başkentlilerin musluklarından akan suyu kullanmakta tereddüt etmemelerini isteyen ASKİ Genel Müdürü Prof. Dr. Kınacı, “Musluklardan akan su mineraller açısından oldukça zengindir. Bu da kemik gelişimi için faydalıdır. ASKİ’nin verdiği su damacana suyundan çok daha sağlıklıdır. Bu nedenle tüm Başkentliler musluklarından akan suyu gönül rahatlığıyla tüketebilirler” diye konuştu.