ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa Birliğinden (AB) tek talebimiz, üyeliği kabul edilen diğer ülkelerle aynı süreçlere ve uygulamalara tabi tutulmamızdır." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, Türk milletinin ve İslam aleminin bugün ilk orucunu tuttuğu ve iftarını yapacağı Ramazan-ı Şerif ayını tebrik etti.
Rahmet, mağfiret ve bereket ayı olan ramazanın, tüm insanların sağlık, huzur, güven dolu günlere kavuşmasına vesile olmasını dileyen Erdoğan, Müslümanların bu ayın her gününü ibadet ve manevi arınma yanında helalleşme, dayanışma, yardımlaşma, iyiliği ve sevgiyi yüceltme fırsatına dönüştüreceklerine inandığını söyledi.
Ramazana ulaştırdığı gibi sağlık ve afiyetle bayrama da eriştirmesini Allah'tan niyaz eden Erdoğan, "Dünyanın neresinde bir kalbi buruk, gözü yaşlı, yüreği yaralı, sıkıntı içinde bir masum, bir mağdur, bir garip varsa hepsinin de ramazan ayı hürmetine felaha, kurtuluşa, selamete kavuşması için dua ediyoruz." ifadesini kullandı.
Erdoğan, son kabine toplantısından bu yana diğer çalışmaların yanı sıra ülke açısından çok önemli bir dizi uluslararası programa katıldıklarını belirtti.
- Türk Konseyi
Önceki hafta Türk Konseyi devlet başkanları ile çevrim içi gerçekleştirdikleri zirvede, sağlıktan ticarete geniş bir yelpazede iş birliğini ilerletmenin yollarını aradıklarını anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tam ve gözlemci üyelerinin yanı sıra Türk Konseyine katılmak isteyen çok sayıda ülke bulunuyor. Artık bu oluşumu uluslararası bir örgüt haline getirmemizin zamanının geldiğini görüyoruz. Konsey, bünyesinde kurulan çok sayıda yapı ile üzerinde çalışılan vizyon belgesi çok daha güçlü bir kurumsallaşma ihtiyacını ortaya koyuyor. Bu hususta diğer devlet başkanlarıyla da mutabık olduğumuzu memnuniyetle müşahede ediyoruz. İnşallah salgın şartlarının el vermesi halinde kasım ayında Türkiye'de ev sahipliği yapmayı planladığımız 8. Olağan Zirve'de bu doğrultuda somut adımları atacağız. İstanbul'da prestijli bir tarihi binayı, konseyin ve ileride kurulacak yapının yönetim ihtiyaçlarını karşılamak için hazırladık."
- AB'ye üyelik
Erdoğan, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen'i ağırlayarak, gündemdeki konuları enine boyuna konuştuklarını hatırlattı.
Gümrük Birliği'nden vize serbestisine, Doğu Akdeniz'den Ege ve Kıbrıs'a, 18 Mart Mutabakatı'ndan güncel gelişmelere kadar çok geniş bir yelpazeye yayılan bu görüşmenin, ilişkiler bakımından yeni bir dönüm noktası teşkil etmesini umduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu ortak konu başlıklarının yanı sıra muhataplarımızın gündeme getirdiği hususlarla ilgili de kendilerini detaylıca bilgilendirdik. Hep söylediğimiz gibi Türkiye, AB ile ilişkilerinde daima samimi ve şeffaf olmuştur. En başından beri AB'ye tam üyelik için gerekli şartları karşılayacak adımları birer birer attık. Demokratik ve ekonomik kriterler bakımından bizden sonra başvurduğu halde hızla birliğe üye yapılan ülkelerin çok önünde olduğumuz bir gerçektir. Son olarak 18 Mart Mutabakatı çerçevesinde üzerimize düşenleri fazlasıyla yerine getirerek, Avrupa'nın ciddi siyasi ve ekonomik krizlere yol açacak bir düzensiz göç akınına uğramasının önüne geçtik. Avrupa ülkelerinde salgın sürecinde yaşanan toplumsal kargaşalar karşısında verilen demokrasiye ve hukuk devleti ilkelerine aykırı tepkiler, Türkiye'ye yönelik çifte standardı bir kez daha gözler önüne sermiştir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadele başta olmak üzere, Avrupa ile mukayese edilemeyecek pek çok tehditle karşı karşıya bulunan Türkiye'ye yöneltilen ithamların, ilkesel temelinin olmadığını her fırsatta muhataplara anlattıklarını aktardı.
AB'ye tam üyelik hedefine ve bu çerçevedeki taahhütlere hala bağlı olduklarını belirten Erdoğan, "AB'den tek talebimiz üyeliği kabul edilen diğer ülkelerle aynı süreçlere ve uygulamalara tabi tutulmamızdır. Bir kez daha altını çizerek tekrar etmek istiyorum. Türkiye'nin demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, ekonomide güven ve istikrar gibi hususlardaki gayretleri öncelikle kendi vatandaşlarının hak, özgürlük ve refah seviyesini yükseltmeyi amaçlamaktadır. Bu süreci AB ile birlikte yürütürsek çok daha memnun kalırız. Aksi takdirde biz kendi vatandaşlarımız için en iyisi, en hayırlısı, en faydalısı neyse onu yapmayı zaten sürdüreceğiz." diye konuştu.
- D-8 Teşkilatı
Erdoğan, kısaca D-8 diye ifade ettikleri gelişen 8 ülke teşkilatının, Bangladeş'in ev sahipliğinde gerçekleştirilen 10'uncu zirvesine de çevrim içi iştirak ettiklerini anımsattı.
"Rahmetli Erbakan Hocamızın kuruluşuna öncülük ettiği, sekreteryası da İstanbul'da bulunan D-8'i, çeyrek asırlık geçmişine rağmen hala hak ettiği yere gelememiş bir yapı olarak görüyoruz." diyen Erdoğan, şu görüşleri paylaştı:
"Bu teşkilat, savaşın yerine barışın, çifte standardın yerine adalet ve kalkınmanın, sömürü yerine paylaşımın, baskı ve tahakküm yerine insan hakları, özgürlük ve demokrasinin hakim kılınması gibi gerçekten ulvi değerler esas alınarak kurulmuştur. Dünyanın, bu değerlere olan ihtiyacı tartışmaya mahal bırakmayacak derecede açıkça ortadadır. Bu anlayışla Türkiye olarak, çoğunluğu gençlerden oluşan yaklaşık 1,1 milyarlık bir nüfusu temsil eden D-8'i güçlendirmek için her türlü gayreti gösteriyoruz, göstermeyi sürdüreceğiz. Teşkilatın, yeni üyeler ve ortaklarla güçlendirilerek, ticari ilişkilerini genişleterek, sosyal ve kültürel yakınlaşmayı artırarak, hem kendi mensuplarına hem insanlığa çok hayırlı hizmetler verebileceğine inanıyorum."
(Sürecek)