TBMM (AA) - CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Bir iktidar, koalisyon, seçim barajıyla ve seçim kanunlarıyla oynamaya, onları değiştirmeye niyet etmişse o iktidar artık bağlasan durmaz. Hangi seçim kanununu, hangi barajı getirirseniz getirin sizi orada tutacak bir sistem dünyada yok." dedi.
Altay, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında orman yangınlarına değinerek, yaklaşık 14 gün süren yangın mücadelesinin endişesini, o vahim tabloyu hep birlikte yaşadıklarını söyledi.
Şu anda orman yangınları bakımından bir sorun görünmediğini dile getiren Altay, "Hiç şüphesiz yangınların ilk 3 gününde hükümetin beceriksizliğine, basiretsizliğine üzülerek tanık olduk. Önceden tedbir alınabilseydi bu yangınların bu kadar hasara yol açmadan önleneceğini söyledik, söyleyegeldik. Bundan sonraki doğal afetlerle ilgili hükümetin, devleti yönetenlerin tedbir konusuna biraz daha öncelik ve ağırlık vermeleri ülkemizin yararına olacaktır. Bunu hem temenni ediyorum hem ısrarla ve şiddetle tavsiye ediyorum." diye konuştu.
Batı Karadeniz'deki sel felaketine ve yaşanan mağduriyetlere ilişkin de Altay, "Kötü, ağır bir tablo. Denizden cesetlerin toplandığı, tomruk yığınlarının arasından cesetlerin çıktığı kötü bir tablo. Herkesin, hepimizin ibretle ders alması gereken bir tablo. Böyle bir kayıp, afet karşısında hükümet ne yaptı? Kayıpla, hasarla yüzleşmeden IBAN attı vatandaşa. Millet annesini, kardeşini, evladını, yeğenini, çocuğunu arıyor, yüzlerce, onlarca kayıp var, beyefendi Bozkurt'ta seçim mitingi yaptı. Doğal gaz sözü verdi." ifadesini kullandı.
Altay, kaymakam ve valilerin kendileri ile temas etmekten kaçındığını savundu.
Yapılması gerekenleri maddeler halinde sıralayan Altay, "Yaraları borçla, ertelemeyle, krediyle kapatmaya çalışmak büyük devletlere yakışmaz. Borç vererek, kredi vererek sel mağdurlarının, yangın mağdurlarının yarası sarılmaz. Devlet büyük olduğunu gösterecek, yangından ve selden mağdur olan herkesin maddi kayıpları karşılanacak. Devletin yapması gereken bu. İkincisi devleti yönetenler popülist siyaseti bırakacak. Üçüncüsü dere ve çay yataklarının imar sorunları, mevcut binalar dahil komple Türkiye genelinde gözden geçirilecek. Dördüncüsü nehir tipi HES'lerden vazgeçilecek. Beşincisi ormanlarda ağaç kesimi minimize edilecek." dedi.
İklim krizinin artık görülmesi gerektiğini, dünyada bir küresel iklim krizi olduğunu dile getiren Altay, "İklim krizini görmemek için her şeyi yapıyorlar. Ne yapıyorlar? Kanal İstanbul. Şu afetlerin bile Kanal İstanbul Projesi'nden vazgeçilmesi için bir gerekçe olduğunu hükümet görsün. Ekolojik dengeyi göz ardı etmeyin ve Paris İklim Anlaşması'nı 1 Ekim günü Meclis'e getirin onaylayalım. Sel, yangın, depremle ilgili olarak müteahhidi, yandaşı, rantı değil, aklı, bilimi ve liyakati önceleyin." ifadesini kullandı.
Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda otel yapıldığını belirten Altay, "Şimdi Erdoğan'a soruyorum; yaslı ada, yassı ada, Demokrasi ve Özgürlükler Adası adına ne dersen de bu adada, bu süper ultra lüks otelde 365 gün millet tepinecek, eğlenecek bir gün yas mı tutacak? Bu acıdan, utançtan rant olarak nemalanmak kimin aklına gelebilir? Bunun insanlıkla nasıl bir ilgisi olabilir? Bunun adı istismardır Erdoğan. Bunun adı suiistimaldir, izansızlıktır, gözünü para hırsı bürümüşlüktür, başka bir şey olamaz ve vicdansızlıktır." dedi.
Seçim kanunu ve seçim barajına ilişkin tartışmalarına değinen Altay, "Bir iktidar, koalisyon, seçim barajıyla ve seçim kanunlarıyla oynamaya, onları değiştirmeye niyet etmişse o iktidar artık bağlasan durmaz. Hangi seçim kanununu, hangi barajı getirirseniz getirin sizi orada tutacak bir sistem dünyada yok. Buyurun hodri meydan." şeklinde konuştu.
- "Türkiye'nin yeni bir göç dalgasını kaldıracak hali yok"
Afganistan'daki gelişmeleri değerlendiren Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu konuda da hükümetin yapması gerekenler var. Birincisi Türkiye'yi üç kuruş için yol geçen hanı yapamazsınız. İkincisi 2 bin 900 kilometre ötedeki sığınmacının bize nasıl tehdit olduğunu çıkın millete anlatın. Üçüncüsü sınırı koruyamayacağını değil korumayacağını, 'göç dalgasına hazır olalım' diyerek beyan ettin Erdoğan, buna açıklık getireceksin. 'Sınırı koruyamıyoruz' dersen milyonlar yığılmıştır öldürmemek için falan filan ama 'sınırı korumayacağını' söyledin sen. 'Göç dalgasına hazır olalım' demek, gelecekler ben alacağım demektir. Nereye alıyorsun, kimi alıyorsun? Bunun da bir kamuoyuna açıklanması lazım. Biden ile baş başa pazarlık yaptığını itiraf et. Hem ABD hem Türkiye yalanlasa da bu gecikmeli çok özel görüşmede ABD'nin oradan çekilmesi sonrası için Biden ile ne konuştuğunu bize, millete açıklamıyorsun, ayıptır bari devletin tutanaklarına geçsin. Tutanak altına alaydın. Devletin kayıtlarında olaydı, o da yok. Bunu açıklamak zorundasın.
Avrupa Birliği ülkeleri, İran dururken Afgan göçüyle ilgili neden 'Türkiye'yle konuşalım' diyor. Buna cevap bekliyoruz. Afganistan'dan sonra coğrafi olarak çok büyük bir İran var ama Avrupa Birliği, 'Afgan göçmenleriyle, sığınmacılarıyla ilgili Türkiye'yle hemen konuşmamız lazım' diyor. Niye? 'Sen Türkiye'de bunları tut. Bize bulaştırma, biz sana üç kuruş veririz.' Göçmenleri Türkiye'de barındırıp da bunun için para alan, üç kuruş sadakaya muhtaç hale getirenler utansın. Ayıptır. Türkiye bunu hak etmiyor. İran dururken biz niye Taliban ile konuşuyoruz. İran ile konuşalım. İran ile karşılıklı sınır güvenliği anlaşmalarını güçlendirelim, pekiştirelim. İran, Afganistan'ın sınırında. İran, Afganistan'dan geçişi engelleyemiyorsa İran'da kamplar kurulsun, biz Türkiye olarak oraya para yardımı yapalım. Türkiye'nin yeni bir göç dalgasını kaldıracak hali yok. Kimi hükümet yetkilileri bunu söylüyor zaten. Yeni sığınmacı bir kişi bile olsa Türkiye'ye getirecek hiçbir anlaşmaya Erdoğan'ın imza atmaması lazım."
ABD Başkanı Joe Biden'ın, "Afganlar ülkesini savunmazken ABD askeri orada ölmemeli" dediğini belirten Altay, "Biz niye bunu söylemiyoruz? 'Afganlar ülkesini savunmazken Türk askeri orada ölmemeli' demeli Türkiye'nin Cumhurbaşkanı. 'Buna müsaademiz yok' demeli ve 1 Eylül'e kadar askerimizi ve bütün personelimizi oradan çekmeliyiz." şeklinde konuştu.