ANKARA (AA) - Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Yeni Zelanda'da hadiseyi yapan kişinin Türkiye'ye yaptığı ziyaretin, turistik ziyaretin ötesinde olduğu açık. Dolayısıyla bu konuyla alakalı süreç ilgili birimlerimizce takip ediliyor." dedi.
Gül, konuk olduğu Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Yeni Zelanda'daki terör saldırısını düzenleyen teröristin Türkiye ziyareti ve bağlantıları ile ilgili soru üzerine Gül, bu terör saldırısını kınadığını ve Batı'nın konuyla ilgili arzu edilen yüksek sesli tepkiyi ortaya koymadığını belirtti.
Gül, bu tür yaklaşımın terör hadiselerini, yabancı ve Müslüman düşmanlığını artırdığına işaret ederek, "Batı'daki hakim olan siyaset ve medyadaki dil, yabancı düşmanlığı üzerine bina edilmiştir. Burada çok etkili bir şekilde yüksek sesle bir tepki ortaya konsaydı, bu tür hadiselerin belki önüne geçilmesi için bir fırsat olabilirdi ama Yeni Zelanda hükümeti, Başbakanı ve halkı bu konuda çok iyi bir tavır ortaya koymuşlardır." diye konuştu. Gül, sözlerine şöyle devam etti:
"Şunu söylemek lazım. Hiçbir dinin terörü yoktur. Terörün dini yoktur. Geçmişte bu tür saldırı eğer bir Müslüman tarafından olsaydı, 'İslami terör' diye hemen bütün Müslümanlara karşı şiddet, nefret doruk noktaya çıkardı. Ama bizce o zaman da eleştirdiğimiz gibi din ile terör yan yana gelemez. Bir terör eylemini yapan kişinin dinine göre 'Hristiyan terör', 'Yahudi terör, 'İslami terör' asla denemez. Bu konuda bütün dünyanın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu aklıselim ve bütün dünyaya yaptığı çağrı gibi düşmanlığı değil kardeşliği ve bu konudaki dinlere olan yaklaşımı gözden geçirmesi lazım. Bu söyleme ihtiyaç var. Bu ortaya konmamıştır."
Saldırıyla ilgili Türkiye'nin istihbarat ve güvenlik birimlerinin tüm çalışmayı yaptığını anlatan Gül, "Yeni Zelanda'da hadiseyi yapan kişinin Türkiye'ye yaptığı ziyaretin, turistik ziyaretin ötesinde olduğu açık. Dolayısıyla bu konuyla alakalı süreç ilgili birimlerimizce takip ediliyor. Yeni Zelanda makamlarıyla da bu konuda adli yardımlaşma talepleri, iş birliği içerisinde olacağız. Bu konudaki bilgileri ve yine oradan gelen talepleri de dikkate alarak yardımcı olacağız." ifadelerini kullandı.
- "Yeni Zelanda'ya destek olacağız"
Gül, olayın adli olarak Yeni Zelanda makamları tarafında soruşturulacağını hatırlatarak, saldırıyı yapan kişinin adil bir şekilde hak ettiği cezayı alması, sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve arkasında destek veren başka örgütler ve kişiler varsa bunların tüm açıklığıyla ortaya çıkmasını beklediklerini kaydetti.
Yeni Zelanda makamlarıyla adli olarak her türlü iş birliğinin yapılacağını bildiren Gül, "Türkiye'deki tüm bu gelişmeleri, ziyaretlerle ve diğer ülkelerle ilgili tüm boyutlarıyla araştırılması lazım. Hangi ülkelere gitti oralarda ne yapıldı? Bu konuda bizler de destek olacağız Yeni Zelanda'ya. Bütün dünyanın da destekçi olması lazım. Biz de ayrıca yine adli makamlarımızla tüm kapasitelerini dikkate alıp değerlendireceğiz." ifadelerini kullandı.
Gül, saldırganın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik ifadeleri için bir soruşturma söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine "O konuda elbette yargı organları bu anlamda bir değerlendirme yapabilir. İnsanlığa karşı işlenen suç boyutuyla da değerlendirilebilir. Türk Ceza Kanunu'nda bu anlamda da bir yetki, imkan var. Çünkü bütün insanlığa karşı işlenen bir suça bizim kayıtsız kalmamız mümkün değil." diye konuştu.
- Yargıda ihtisaslaşma
Hakim ve savcıların ihtisaslaşması ve yargıda niteliğin artırılmasına ilişkin nasıl bir düzenleme yapılacağı sorusunu yanıtlayan Gül, yargı mensuplarının tarafsızlığına uygun bir şekilde güvencelerle donatılmasının çok önemli olduğunu söyledi.
Özellikle Yargı Reformu Belgesi ile yargı hizmetlerinin kalitesinin artırılmasını hedeflediklerini aktaran Gül, şunları kaydetti:
"Bu çerçevede hakim savcıların uzmanlaşmasına çok önem veriyoruz. Hakim ya da savcı mesleğe başladı, emekli oluncaya kadar bazen hukuk hakimi, bazen ceza hakimi, bazen savcı, bazen ağır ceza... Bu tür değişiklikler ihtisaslaşmayı, uzmanlaşmayı ve yargılamanın kalitesini düşürüyor. Bu çalışmamızla inşallah önümüzdeki dönemdeki hedefimiz nasıl başlarsa, bu konudaki uzmanlaşmasıyla emekli oluncaya, mesleği tamamlayıncaya kadar hukuk hakimi, hukuk hakimi olarak kendisini daha fazla geliştirecek. Dünya ve Türkiye'deki içtihatları takip edecek. Ceza hakimiyse de ceza ihtisası olarak devam edecek. Bu konuda bir özenli bir çalışmamız olacak."
Atamalara ilişkin "coğrafi teminat" uygulamasının kapsamını da anlatan Gül, şu değerlendirmede bulundu:
"Tarafsızlık ilkesini son anayasa değişikliğiyle biz getirdik. Çünkü hakim bağımsız ve tarafsız olmak zorunda. Hiçbir şekilde anayasa, hukuk ve vicdanından başka hiçbir yerden talimat almamalı. Böyle 'Acaba tayinim çıkar mı? Şu olur mu' ya da 'Bir dosyayla uğraşırken şimdi tayinim çıkarsa dosya yarım kalır' şeklinde bir düşünceye son vermek için görev yaptığı yerde tayininin çıkmaması anlamında bir teminat öngörülüyor. Bunun üzerine çalışıyoruz.
Ben avukat olarak da yaptım, duruşma 6 ay atıldı. Niye? Hakim değişti. Ne olacak gelince, 'Ben de yeni geldim'. Geliyor, 6 ay sonra 'Yeni geldim, biraz daha bakayım.' O hakimin, savcının suçu yok. Bizim bunu planlamamız lazım. Hem davaların da hızlı, makul seviyede bitmesi anlamında hem de hakimlerimizin tarafsız bir şekilde daha güçlü bir güvenceye sahip olması için yer teminatı üzerine çalışıyoruz. Yargılamanın niteliğini artırıcı. Bir kıdem üzerinden çalışma yapılıyor. Birinci sınıf, bölgeler şeklinde. Bunun ayrıntılarını çalışıyoruz. Ama vatandaşımızın dosyasının daha hızlı bir şekilde, uzamasını engelleyecek şekilde tedbirlerimizi aldık hem de hakimlerimizin, savcılarımızın bu anlamda teminatını güçlendirici bir çalışmamız var."
(Sürecek)