Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Tarık Salman, Türkiye'de her yıl yaklaşık 160 bin yeni kanser vakası ve buna bağlı 92 bin ölüm görüldüğünü belirterek, "Türkiye'de ölümlerin yaklaşık yüzde 20'si kansere bağlı nedenlerle oluyor." dedi.
Salman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre 2019'da dünyada yaklaşık 18 milyon kişiye kanser tanısı konulduğunu ve 9,5 milyon kişinin kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.
Dünya genelinde her 5 erkek ile 8 kadından birinin yaşam boyunca kanser tanısı alacağı ve 8 erkek ile 11 kadından birinin kanser nedeniyle hayatını kaybedeceğinin öngörüldüğüne dikkati çeken Salman, "Dünyada 5 yılı aşan süredir kanser tanısı ile hayatını devam ettiren kişi sayısı yaklaşık 44 milyondur. Türkiye'de her yıl 160 bin civarında yeni kanser vakası ve 92 bin civarında kansere bağlı ölüm görülüyor. Türkiye'de ölümlerin yaklaşık yüzde 20'si kansere bağlı nedenlerle oluyor." diye konuştu.
- "Kanser hastalarında yaşam süresi uzadı"
Kanserlerin yaklaşık yüzde 30'unun tütün kullanımının engellenmesi, sağlıklı beslenme ve yeterli fiziksel aktivite sayesinde önlenebileceğini vurgulayan Salman, şunları kaydetti:
"Kanser tanısı alan hastaların yaşam sürelerinde özellikle son 20 yılda kayda değer uzama sağlandı. Kansere bağlı ölümlerde 1996 ile 2018 arasında yüzde 17 oranında azalma görülürken, 1970'li yıllar ile 2000'li yıllar karşılaştırıldığında kanser hastalarında 5 yılı aşan yaşam süresi yüzde 50,2'den yüzde 67'ye yükseldi.
Bu iyileşmelerin nedenleri arasında tarama programlarının yaygınlaşması ile erken tanı şansının artması, kanser cerrahisinde deneyim artışı ve teknik iyileşmeler, biyoteknoloji alanında yaşanan gelişmeler ile ilaç tedavisinde yeni çağların açılması, kanser hastalarının palyatif bakım ve destek tedavilerinin artması önem taşıyor."
Doç. Dr. Salman, tıbbi onkoloji alanında kanser gelişiminin giderek daha iyi anlaşılması sonucunda özellikle son 10 yılda hastalığa karşı etkin tedavilerin arttığına işaret etti.
Bunlar içinde hedefe yönelik tedavilerin büyük önem taşıdığının altını çizen Salman, "Genetik yapıda olan değişiklikler kanser gelişiminde önemli bir basamaktır. Bir hastada genetik bozuklukların saptanması ve bu saptanan noktaları bir hedef olarak gören ilaçların geliştirilmesi ile kanser gelişim ve ilerlemesine neden olacak olan bu genetik bozulmalara sahip hücreler direkt olarak yok edilebilmektedir. Bu şekilde 'kişiselleştirilmiş tedavi' olanağı sağlanmaktadır. Kişiselleştirilmiş tedaviler ile görülme sıklığı ve kansere bağlı ölümlerde üst sıralarda yer alan akciğer, meme, bağırsak kanseri başta olmak üzere pek çok kanser türünde başarı elde edilmiştir." bilgisini verdi.
- Tedavide "immünoterapi/immünoonkoloji" dönemi başladı
Bağışıklık sistemi ile kanser gelişimi arasında ilişki olduğuna değinen Salman, kanserli hücreyi yok etmeye yönelik aktive edici ilaçların gelişmesiyle özellikle son 10 yılda kanser tedavisinde "immünoterapi/immünoonkoloji" döneminin başladığını dile getirdi.
Salman, "Günümüzde başta akciğer, baş-boyun, böbrek tümörleri, deri kanseri, mesane kanseri olmak üzere pek çok kanser türünde birinci basamakta veya tedavi seçeneklerini tüketen hastalarda kurtarıcı tedavi olarak immünoterapi, tıbbi onkologların elinde en güçlü silah olarak yer alıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Hedefe yönelik tedaviler ve immünoonkoloji alanındaki gelişmelerin, bilimsel olarak dünyadaki en önemli iki büyük onkoloji kongresi kabul edilen ASCO ve ESMO toplantılarında son 10 yılda dikkati çeken ve tartışılan konuların çoğunluğunu oluşturduğunu anlatan Salman, son yıllarda onkoloji alanında yayınlanan bilimsel çalışmaların çoğunun da bu alanlarda olduğunu ifade etti.