TBMM (AA) - AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek, kadına yönelik şiddetle mücadelenin çok yönlü, bütüncül bir yaklaşımı ve toplumun tüm kesimlerinin ortak ve kararlı mücadelesini gerektirdiğini söyledi.
TBMM Genel Kurulunda, "kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi" amacıyla Meclis araştırma komisyonu kurulması kabul edildi.
Önerge üzerinde CHP Grubu adına söz alan CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil Sütlü, bu senenin geçen 67 gününde 68 kadının katledildiğini ifade etti.
"Artık toplumsal tepkinin önünde duramıyorsunuz." diyen Kadıgil, “Şimdi, aynı yöndeki önergelerimizi defalarca reddetmiş olmanıza karşın kadına yönelik şiddetin nedenlerinin araştırılması için bir önergeyle karşımızdasınız. Güzel. Elbette biz sizin gibi davranmayacağız ve halka faydası dokunacağını düşündüğümüz bir öneriyi kimden gelirse gelsin kabul etmekle mükellefiz çünkü bu millet, bunun için bize oy veriyor." dedi.
Kadına yönelik şiddetin neden olduğunu ve nasıl çözüleceğini çok net bilseler de bu araştırma teklifine "evet" diyeceklerini belirten Kadıgil, şunları kaydetti:
"Peki, kadına yönelik şiddetin gerçek sebebi nedir? 2020 yılında öldürülen 300 kadının 181'i kendi evinde, kendi aile bireyleri tarafından katledilmiş. Bu kadınların yüzde 80'i ise doğrudan eşi, sevgilisi, babası, oğlu, erkek kardeşi gibi o çok kutsal diye saydığımız aile fertleri tarafından öldürülmüş. Bu nedenle ‘kadınlar neden öldürülüyor?’ diye sormak yerinde ama eksik kalıyor. Asıl soru şu olmalı: Neden kadınlar ille de en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülüyor? Şimdi, araştırma komisyonu eminim uzun uzun çalışacak ama çıkacak rapor eğer samimiyetle hazırlanırsa oradan çıkabilecek yegane sonucu ben size peşin peşin söyleyeyim: Kadına yönelik şiddetin temel sebebi, 'fıtrat' adı altında satmaya çalıştığınız erkek uydurması toplumsal cinsiyet rolleri, bununla körüklenen cinsiyet eşitsizliği ve tarih sahnesine çıktığı günden bu yana sırtını bu eşitsizliğe dayamış kapitalist üretim ilişkileridir. Bu eşitsizliği ve sömürüyü ortadan kaldırmadıkça kadına yönelik şiddetle mücadele etmeniz mümkün değil. Başımızdaki belanın adını açık ve net koymak gerekir, bu belanın adı mülkiyet aşkıdır."
CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, devlete, kadınları şiddetten koruma, önleme, soruşturma yetkisi veren İstanbul Sözleşmesi'nin 7 yıldır, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un 9 yıldır yürürlükte olduğunu ancak uygulanmadığını, eksiklerinin giderilmediğini ifade etti.
Kadın sorunlarına samimi yaklaşılması gerektiğini dile getiren Yüceer, ancak kadınlar söz konusu olduğunda iktidarın yaklaşımının "samimi olmadığını" öne sürdü. Yüceer, şunları söyledi:
"Bir yandan 'Kadına uzanan eller kırılsın' derken bir yandan 8 Mart'ta sokaktaki kadınlar şiddete uğradı, gözaltına alındı. Bir yandan 'Cennet, annelerin ayakları altındadır.' derken 'Kadın-erkek eşit değildir.' söylemleri oldu. Bir yandan İstanbul Sözleşmesi'ne ilk imza atan ülke olmakla övünürken bir yandan 'İstanbul Sözleşmesi kaldırılsın.' deyip altını oymaya başladık. Bir yandan 'Kadına şiddete sıfır tolerans' derken, muhalefetin bu yönde verdiği onlarca, yüzlerce önerge reddedildi ve bir cezasızlık kültürü artık ülkemize hakim oldu. Bir yandan 'çocuklarımız' derken çocuk istismarında çocuğu istismarcısıyla evlendirmenin, erken evliliklerin önü açılmak istendi."
-"Küresel bir sorun"
AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek, kadına karşı şiddetin toplumun geniş kesimlerinin nefretle yaklaştığı, kendini bilmezlerin ise bir şekilde bunun içinde yer aldığı bir hastalık olduğunu söyledi.
Bu sorunun kökünden kazınması noktasında canla başla mücadele edildiğini ifade eden Atabek, "Maalesef ki kadına yönelik şiddet tüm dünyada yaşanan küresel bir sorundur, belli bir coğrafyası, dili, dini ya da ırkı yoktur." dedi.
Türkiye'de çok yönlü gayretlere rağmen 2014-2019 yılları arasında 1938 kadın cinayeti işlendiğini, 2020'de 267, 2021'in ilk iki ayında ise 47 kadının şiddete uğrayarak hayatını kaybettiğini bildiren Atabek, "Bu elim vakalar toplum vicdanında derin yaralara sebep olmakta, hem bireylerin hem de toplumun sosyal psikolojisini olumsuz etkilemektedir." diye konuştu.
AK Parti iktidarları döneminde, başta kadına yönelik şiddet olmak üzere, kadını ilgilendiren her türlü meselede büyük bir hassasiyet ve gayret gösterildiğini belirten Atabek, "AK Parti, kadınlara ve kadınların güçlenmesinin önemini sadece cinsiyet temelli olarak ele almamakta, gelecek nesilleri büyütme, yetiştirme ve aileye güç katma değerini de göz ardı etmemektedir. Kadınlarımız toplumsal hayatın olduğu kadar, ailelerimizin de temel direği ve kalkınmamızın öznesidir." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin, kadınların güçlenmesi ve toplumsal hayata etkin katılımına yönelik geliştirdiği politikalarla hem Avrupa ülkelerine hem de İslam ülkelerine örnek teşkil ettiğini dile getiren Atabek, "Kadına yönelik şiddetle mücadele çok yönlü, bütüncül bir yaklaşımı ve toplumun tüm kesimlerinin ortak ve kararlı mücadelesini gerektirmektedir. Dolayısıyla bilimsel olarak da farklı disiplinler arası yaklaşımlarla ilgili çalışmaların yürütülmesi ve ilgili tüm tarafların önleme, koruma, cezalandırma ve politika boyutuyla sürecin içinde yer alması büyük önem arz etmektedir." dedi.
Atabek, kadınlara yönelik şiddet olayları üzerinden iktidarı hedef alanları kınadığını söyleyerek "Teşkilatlarında kadınlara yönelik şiddetin önüne geçemeyenlerin, şiddet gösteren insan müsveddelerini partisinden uzaklaştıramayanların bu konuda AK Parti'yi eleştirmeleri trajikomik bir durumdur." diye konuştu.
CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil Sütlü'nün, AK Parti Grup Başkanvekili Emin Akbaşoğlu'na yönelik "bıyıklı" ifadesine tepki gösteren Atabek, "Grup Başkanvekilimize 'bıyıklı' diye bir ifade bulunmak cinsiyet faşistliğidir. Burada 'bıyıklı, 'uzun saçlı' diye bir ayrım yapmak acizliktir." ifadelerini kullandı.
- "Sözleşmeler hızla iç hukukumuza aktarılmıştır"
AK Parti Kayseri Milletvekili Hülya Nergis, Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada her üç kadından birinin yaşamının herhangi bir döneminde fiziksel veya cinsel tacize maruz kaldığını ifade etti.
Gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun dünyanın her ülkesinde kadına yönelik şiddetin en uç noktasını kadın cinayetlerinin oluşturduğunu söyleyen Nergis, "Dünya Sağlık Örgütü 2015 yılı verilerine göre Brezilya'da 1 milyon kadında 42 kadın cinayete kurban giderken ABD'de bu rakam 22'yi bulmaktadır; Arjantin'de 13, Belçika ve Avustralya'da 8, İsrail'de de 1 milyonda 7 kadın cinayete kurban gitmektedir. Türkiye ise Almanya, İsveç, Norveç, Hollanda, İspanya gibi ülkelerle birlikte 1 milyonda 5 bandında seyretmektedir." bilgisini verdi. Nergis, şunları kaydetti:
"Uluslararası alanda şiddetin önlenmesine yönelik olarak Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi önemli çalışmalar yürütmüştür ve bu kapsamda oluşturulan sözleşmeler ülkemizin de imzalayarak yürürlüğe koyduğu sözleşmelerdendir. İç hukuka aktarılması yönünde çalışmalar yapılmış ve bu sözleşmeler hızla iç hukukumuza aktarılmıştır. Ülkemiz, taraf olunan tüm sözleşmeler, Anayasa ve temel kanunlarımız başta olmak üzere reform niteliğinde yasal düzenlemeler ve kadına yönelik şiddete karşı mücadele ve kadınların güçlenmesine yönelik yürütülen politika ve programlarıyla özellikle son 19 yıl içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümetimizce bu alanda yürütülen kararlı ve istikrarlı politikalarla çok ciddi ilerlemeler sağlamıştır."