SİVAS (AA) - SERHAT ZAFER - Dünyaca ünlü halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu'nun Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde yaşayan torunu Cevriye Keçeci, her yönüyle örnek aldığı dedesini vefatının 48'inci yılında sevgi ve rahmetle yad ediyor.
Aşık Veysel'in oğlu Ahmet Şatıroğlu'nun çocuklarından olan 59 yaşındaki Cevriye Keçeci, AA muhabirine, dedesi vefat ettiğinde çocuk yaşlarda olduğunu söyledi.
Dedesini görmek için köye sürekli misafirlerin geldiğini belirten Keçeci, ozanın misafirleri için saz çalıp türkü söylediğini anlattı.
Aşık Veysel'in evlerinin önündeki elma ağacının altında daha çok zaman geçirdiğini dile getiren Keçeci, "Sandalyesini isterdi, sandalyesini götürürdüm, su dökerdim, ellerini yıkardı. Dedem bizi, biz de dedemi çok severdik." dedi.
- "Ne mutlu bana ki Aşık Veysel'in torunuyum"
Keçeci, dedesiyle daha çok zaman geçirmeyi istediğini ancak bunun mümkün olmadığını ifade ederek, "Keşke dedem yaşasaydı da büyüyene kadar onu daha iyi anlasaydık." diye konuştu.
Dedesiyle her zaman gurur duyduğunu vurgulayan Keçeci, şunları kaydetti:
"Adımı dedem koydu ve beni 'kızım' diyerek severdi, bize hiç kızmazdı. Çok kalabalık bir aileydik, çocuklar misafirlerin yanına girmezdi. Dedem misafirleriyle hep bu odada otururdu, dışarıda biz hep merak ederdik. Misafir gelince sevinirdik, gelen misafirler hep dedemi görmek ve onu dinlemek için gelirdi. Ne mutlu bana ki Aşık Veysel'in torunuyum."
Aşık Veysel'in değerinin ölümünden sonra daha iyi anlaşıldığını söyleyen Keçeci, "Dedeme ölümünden sonra daha çok değer verildi. Seveni daha çok oldu." şeklindeki düşüncesini dile getirdi.
Ozanın sürekli birlik, beraberlik mesajları verdiğine dikkati çeken Keçeci, "Ne güzel, ne mutlu ki bu köye böyle bir aşık gelmiş, sayılmış ve sevilmiş. Çocuklarıma da dedemi örnek almalarını sürekli söylerim." ifadelerini kullandı.
- "Gezerdi ama ayağına bir damla çamur bulaşmazdı"
Büyük ozanın gözleri görmemesine rağmen gönül diliyle her kesime hitap ettiğini belirten Keçeci, sözlerini şöyle tamamladı:
"Onun gözü görmüyordu ama görenlerden daha saygılıydı, her şeyi biliyordu. Köyün içerisinde gezerdi ama ayağına bir damla çamur bulaşmazdı. Biz gözümüz açıktı ama gider çamurla gelirdik. Şimdi dedem için köye gelenlere elimden geldiği kadar ikramımı yaparım, sayarım, severim. Misafirperverlik babamdan, dedemden gelen bir şey."