"Vefatının 50. yılında Ali Fuad Başgil Sempozyumu"

- Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş: - "Türkiye'de bugün söylenmiş hiçbir sözün altı boş değildir, yarın söylenecek hiçbir sözün de altının boş olmayacağı gibi. Siyaset alanında da fikir dünyasında da her söylediğimiz sözün arkasında en az iki asırlık çile dolu bir mücadelenin etkileri vardır" - "Ali Fuad Başgil'in karşılaştığı 1960 darbesi eğer Türkiye'de olmasaydı Türkiye, milli iradenin çok daha güçlü bir şekilde kurumsallaştığı, millet ve devlet arasındaki farklılıkların yıllar öncesinden ortadan kaldırıldığı, devlet-millet bütünleşmesinin bütün anlamıyla tesis edildiği, sözün de kararın da sadece millette olduğu çok daha güçlü teamülleri olan bir demokrasiye sahip olacaktı"

19 Aralık 2017 Salı 15:07

ANKARA (AA) - Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Türkiye'de siyaset ve fikir alanında söylenen her sözün arkasında en az iki asırlık çile dolu bir mücadelenin etkilerinin olduğunu bildirdi.

Bakan Kurtulmuş, Bakanlık ve Genç Memur-Sen'in katkılarıyla Muhafazakar Düşünce Dergisi tarafından Grand Ankara Otel'de düzenlenen "Vefatının 50. yılında Ali Fuat Başgil Sempozyumu"na katıldı.

Kurtulmuş konuşmasında, Başgil gibi yakın tarihin önemli şahsiyetlerinden birinin bugüne ve gelecek nesillere taşınmasının önemine vurgu yaptı.

Türkiye'de son iki asırdır fikri ve siyasi anlamda iki farklı çizginin mücadele ettiğini aktaran Kurtulmuş, bir tarafta Türkiye'nin gelişmesinin, kalkınmasının yegane kaynağı olarak "Batılıcılık" anlamındaki modernleşmeyi tercih edenlerin diğer tarafta ise kendi medeniyet birikimlerine dönüp, onu yeniden tanımlayıp üreterek güç kazanılması gerektiğini düşünenlerin bulunduğunu dile getirdi.

"Yerli, milli, fikri, kültürel" mücadele denilen halkanın en önemli isimlerinden birinin Başgil olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, Başgil'in yaşadığı zorluklar, tanık olduğu siyasi olaylar ve fikirlerinin oluşmasına katkı sağlayan önemli süreçler hakkında bilgi verdi.

- "Demokrasi mücadelemizin abide şahsiyetlerinden birisiydi"

Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş, Başgil'in Fransa'da eğitim aldığı dönemin fikirlerinin şekillenmesinde en önemli dönemlerden biri olduğunu belirterek, İstanbul'a dönmesinin ardından geçen süreçte özellikle Anayasa hukuku, hukuk-siyaset felsefesi gibi alanlarda bilim çevresinde "parlayan bir yıldız" olduğunu anlattı.

Başgil'in siyasette de unutulmaz bir yeri olduğuna değinen Kurtulmuş, onun sanıldığı gibi 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden sonra değil, bu sürecin öncesinde de görüşlerini ortaya koyduğunu, yaklaşan tehlike hakkında uyarılarda bulunduğunu bildirdi.

Bakan Kurtulmuş, Başgil'in Cumhurbaşkanı adayı olduğunda, dönemin paşaları tarafından "Şayet aday olursan yeni bir darbe yapılır" tehditleri nedeniyle adaylıktan vazgeçtiğine değinerek, "Ali Fuad'ın Cumhurbaşkanı adayı olması nasıl yıllar içerisinde geliştirdiği vatanseverlik fikrinin bir sonucu ise Cumhurbaşkanlığı adaylığından bu baskı karşısında vazgeçmesi de aynı şekilde vatanseverliğinin, millete karşı olan merhametinin bir sonucudur. Onun için Ali Fuad Başgil'in bu büyük davranışını da tarihin takdirle yazacağını ifade etmemiz gerekir." diye konuştu.

"Ali Fuad Başgil, ahlak ve fazilet sahibi önemli bir bilim adamı, düşünür mütefekkir ve alimdir. Demokrasi mücadelemizin abide şahsiyetlerinden birisiydi." ifadelerini kullanan Kurtulmuş, onun bir dava adamı olduğunu vurguladı.

- "Türkiye'de ne 1980 darbesi ne 12 Mart..."

Bakan Kurtulmuş, tarihte "Keşke" demenin mümkün olması halinde söylenebilecekler olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Ali Fuad Başgil'in karşılaştığı 1960 darbesi eğer Türkiye'de olmasaydı Türkiye, milli iradenin çok daha güçlü bir şekilde kurumsallaştığı, millet ve devlet arasındaki farklılıkların yıllar öncesinden ortadan kaldırıldığı, devlet-millet bütünleşmesinin bütün anlamıyla tesis edildiği, sözün de kararın da sadece millette olduğu çok daha güçlü teamülleri olan bir demokrasiye sahip olacaktı.

İkinci 'eğer'imiz de şu, hadi darbe oldu diyelim, darbe sonrasında Türkiye'de sivil bir hayata geçmeyi düşünenler eğer Ali Fuad Başgil'in Cumhurbaşkanı adayı olmasına müsaade edecek bir fikri olgunluk içerisinde olsalardı, sizin temin ederim ki Türkiye'de ne 1980 darbesi ne 12 Mart ne 28 Şubat ne de 27 Nisan olurdu."

Kurtulmuş, Türkiye'de bahsettiği bu iki "eğer"den biri gerçekleşmiş olsaydı, 1961, 1982 anayasalarıyla birlikte kısmen demokratikleştirdikleri bugünkü anayasanın da çok daha ileri, halkın taleplerine uyun ve milleti taşıyabilecek bir güçte olacağını ifade etti.

- "Söylenmiş hiçbir sözün altı boş değildir"

Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş, "Ne yazık ki sadece kişisel menfaatleri, zorla, despotlukla ele geçirdikleri iktidar koltuklarını tankların gölgesinde ele geçirmiş oldukları iktidar imkanlarını millete zorla onaylattırmak isteyenlerin kişisel ikbal hevesleri Türkiye'nin en az 50-60 yılının kaybedilmesine vesile oldu." dedi.

Darbecilerin isimlerinin bugün hatırlanmadığını ama Başgil, Menderes gibi isimlerin her zaman hatırlandığına dikkati çeken Kurtulmuş, şu görüşlere yer verdi:

"Türkiye'de bugün söylenmiş hiçbir sözün altı boş değildir, yarın söylenecek hiçbir sözün de altının boş olmayacağı gibi... Siyaset alanında da fikir dünyasında da her söylediğimiz sözün arkasında en az iki asırlık çile dolu bir mücadelenin etkileri vardır. Bugün eğer biz siyasette üst perdeden, tok bir sesle konuşuyorsak en azından Ali Fuad Başgil Bey'in bu konuda çok önemli katkılarının olduğunu ifade etmek isterim."

Başgil ile birlikte birinci Meclis'teki Hüseyin Avni Ulaş'ı, Ali Şükrü Bey'i de yad eden Kurtulmuş, onların fikirlerini anlamanın ve gelecek nesillere anlatmanın önemine işaret etti.

Kurtulmuş, Türkiye'nin dünya sisteminin karşısında "Dünya 5'ten büyüktür" diyerek durabilmesinde Başgil gibi isimlerin oluşturduğu büyük halkanın, burada ortaya konulan fikir ve mücadelelerin çok önemli katkısı olduğunu vurguladı.

Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Şimdi bizim üzerimize düşen hem dünyadaki haksızlıklara, zulümlere karşı çıkmak, gördüğümüz bütün yanlışları dilimizle, elimizle düzeltebilme cesaretini ortaya koymak hem de kendi köklerimiz üzerinden bu ülkeyi daha fazla güçlü bir hale getirmek için bilimde, sanatta, edebiyatta, kültürde, siyasette, her alanda bütün gücümüzle çalışmaktır."

- Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın

Memur- Sen Genel Başkanı Ali Yalçın da sempozyumda yaptığı konuşmada, Başgil'in hatırasını yaşatmak üzere bir araya geldiklerini belirtti.

Başgil'in tarihe ismini yazdırmayı başaranlardan olduğuna dikkati çeken Yalçın, "Bugün gençler onun kitaplarından, mücadelesinden feyz alıyorsa bu son derece kıymetli. Bugün bu toplantının onun adına tertipleniyor olması altı çizilmesi gereken bir husus." dedi.

Yalçın, Başgil'in Türk siyasi hayatına örnek teşkil ettiğini, onun Türkiye'deki "karargah demokrasisine" karşı başkaldırıyı onur kabul eden ve millet iradesini önceleyen kişilerden olduğunu ifade etti.

Muhafazakar Düşünce dergisinin sahibi Serhat Buhari Baytekin ise tarihin önemli şahsiyetlerine yönelik yürüttükleri çalışmaların sadece onları anlamak değil bugünü de anlamlandırmak, geleceğe şekil vermek amacını taşıdığını dile getirdi. Başgil'i bir sempozyumla anlatmanın mümkün olmadığına dikkati çeken Baytekin, "Amacımız yakın dönem tarihimizin bu önemli şahsiyeti hakkında farkındalık yaratmak ve fikirlerini gençlerimizle buluşturmaktır." ifadesini kullandı.

Sempozyumda Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da bir konuşma yaptı.

Konuşmaların sonunda Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş'a hediye takdiminde bulunuldu. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Bakan Kurtulmuş ve diğer katılımcılar hatıra fotoğrafı çektirdi. Kalın ve Kurtulmuş, programın ardından Başgil anısına oluşturulan sergiyi de gezdi.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.