Geçen yıl 20, bu yılın ilk iki ayında ise 6 yeni obruğun oluştuğu Konya Ovası'nda, toplam obruk sayısı 325'e ulaştı.
Jeolojik faktörler ve yer altı sularının kontrolsüz kullanımına bağlı bu oluşumların Orta Anadolu'nun geneli için risk oluşturduğu belirtilirken, ilgili kurumlar ve üniversitelerin iş birliğinde çözüm bulunması öneriliyor.
Konya Teknik Üniversitesi (KTÜN) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Konya'nın Karapınar ilçesinde 6 gün içerisinde 3 obruğun oluştuğunu söyledi.
Obruk oluşumlarının temel tetikleyicisinin jeolojik faktörler ve yer altı suyunun kontrolsüz kullanımı olduğunu belirten Arık, "Özellikle Karapınar bölgesinde obruk oluşumu artarak devam ediyor. Bölgede son bir hafta içerisinde 3, yılbaşından bu yana 6 obruk oluştu. 2017 yılında yapılan sayımlarda bölgede tam 299 obruk tespit edilmişti. Geçen yıl oluşan 20 civarında obruk ve bu yılkileri eklersek şu anda 325 sayısından bahsedebiliriz. Bu çok ciddi bir rakam. Bunlar geçmişten bugüne oluşan, tespit edilebilen obruklar." ifadelerini kullandı.
Bölgede yetiştirilen mısır, yonca, yem bitkileri gibi su isteyen ürünlerin yetiştirilmesinin yer altı suyu kullanımını arttırdığına dikkati çeken Arık, şöyle devam etti:
"Konya Kapalı Havzası dışında, hemen sınırındaki Yukarı Sakarya Havzası'nda yani Eskişehir bölgesinde obruklar oluşmaya başladı. Ayrıca Çankırı bölgesinde obruklar oluşuyor. Obruklar neredeyse bütün Orta Anadolu'yu tehdit eden bir noktaya geldi. Eskişehir çevresinde de çok su tüketen bitkilerin üretimi yaygınlaştıktan sonra obruk oluştuğu raporlanıyor. Dolayısıyla bununla ilgili acil önlemler alınması gerekiyor."
Arık, obruk oluşumunun bazı tedbirlerle azaltılabileceğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tarımsal üretim modeli ve yer altı suyu kullanımıyla devam edersek obruk oluşumları kaçınılmaz. İleride belki daha ciddi tehdit oluşturabilir. Acilen birtakım tedbirler almamız gerekiyor. Yetkililer ve vatandaşlar durumun farkında. Tarımsal üretimle ilgili sorgulamalar da yapılıyor ama etkin bir çözüm ortaya konulmuş değil. Vatandaşa 'tarımı bırakın' demek yanlış bir yaklaşım ama tarımı daha sürdürülebilir hale getirmek için suyu verimli kullanan teknolojilere ve daha az su tüketen bitkilere yönelmemiz gerekiyor. Bunu da tek başına bir kurum değil ilgili bakanlıkların ortak kararıyla yapmak gerekiyor. Şu ana kadar obrukla doğrudan yaralanma ya da hayat kaybı söz konusu değil. Buna şükretmemiz lazım ama bölgede bir kilometreye uzanan çapta obruklar var. Böyle bir obruk oluşursa bir evi, hatta bir mezrayı, bir yerleşim alanını tamamen içine alabilir."
- "Ne zaman nerede oluşacağı belli değil"
KTÜN Uygulamalı Jeoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tahir Nalbantçılar da obruk oluşumlarının Karapınar'daki kayaç yapısı ve su sorununa benzer şartlar taşıyan her yerde görülebileceğini anlattı.
Bunun yeri ve zamanını tam olarak tespit etmenin mümkün olmadığını vurgulayan Nalbantçılar, şöyle konuştu:
"Ancak jeoloji mühendisleri tarafından tahmini olarak yapılan ölçümlerle, hangi bölgede risk alanı oluşturduğu ortaya konuluyor. Bölgedeki hassas dengenin, jeolojik yapı ve yer altı suyu dengesinin olumsuz yönde ilerlemesinin sürekli tetkik edilmesi ve çözüm önerilerinin ortaya konulması gerekmektedir. Bu konuda başta AFAD olmak üzere, MTA ve üniversitelerdeki uzmanlar tarafından uzun süredir çalışmalar devam etmektedir. Bunlar bütünleştirilerek özellikle bu sorunun çok fazlaca öne çıktığı Konya bölgemize uyarlanması gerekmektedir."
Nalbantçılar, obruk oluşumunun yoğun yaşandığı bölgelerde vatandaşların endişe içinde olduğuna değinerek, şunları kaydetti:
"İnsanımızın tedirgin olması çok normal. Çünkü ne zaman nerede nasıl olacağını kestiremediğimiz bir oluşum. Obruklar, şu anda kaba bir tabirle adeta kolonu kesilmiş bir bina durumunda. Ne zaman nerede patlak vereceği belli değil. Can ve mal kaybı konusunda çok fazla dikkati çekmediği için sürekli meydana gelen bu doğal oluşum hep gözardı ediliyor. Obrukların zaman içerisinde ABD'deki gibi kentlerimizin, yerleşim yerlerimizin içerisinde de olabileceğini düşünerek şimdiden acil üzerine düşmemiz gereken bir araştırma konusudur. Bu konuda devlet kurumları, akademisyenler araştırmalar yapmaktadır. Önemli olan, son noktayı koymak, acil çözüm için adımlar atmaktır."
Yeni bitki üretim rejimine geçilmesi gerektiğinin altını çizen Nalbantçılar, "Bakanlıklarımızın çiftçimize destek vererek sulu tarımdan vazgeçmelerini sağlaması gerekiyor. Herhangi bir su dağıtım ya da enerji hattının olduğu yerde obruk oluşumu söz konusu olduğunda, bir afet, bir facia meydana gelebilir. Afet gelmeden önce tedbirini almamız en akılcı yöntemdir." değerlendirmesinde bulundu.