- Medicana International İstanbul Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sebahattin Ateşal, obezite hastalarını Kovid-19'a karşı uyararak, "Obez hastaların gerek yoğun bakım tedavileri ve gerekse mekanik solunum cihazlarına bağlanması ve entübasyon işlemleri güçlükler içermektedir. Çin’den gelen veriler ve ABD’den bildirilen verilere göre, obezite Kovid-19 hastalığı için yüksek oranda risk teşkil ediyor." uyarısında bulundu.
Ateşal AA muhabirine, pandemi sürecinde obezite ve kalp hastalıklarında dikkat edilmesi gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu.
Kovid-19 enfeksiyonunda hastaların yüzde 80 kadarında hastalığın belirtisiz ya da çok az hastalık belirtiyle görüldüğünü aktaran Ateşal, "Kovid-19, hastalarının yüzde 15’inde orta şiddette, yüzde 5 kadarındaysa çok ağır seyretmektedir. Ağır vakaların yarısı ise her türlü tedaviye rağmen maalesef kaybedilmektedir." bilgisini verdi.
- "Ölenlerin yüzde 23’ünde kalp ve damar hastalığı vardır"
Hastalığın şiddetini belirleyen en önemli etkenlerin ileri yaş, erkek cinsiyeti ile birlikte kalp ve damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet (şeker hastalığı) olduğunu anlatan Ateşal, bunu daha az sıklıkla kronik akciğer hastalığı (KOAH), kanser ve kronik böbrek hastalıklarının izlediğini söyledi.
Genel olarak bu hastalıkların bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen, vücut direncini azaltan hastalıklar olduğunu belirten Ateşal, şöyle konuştu:
"Yoğun bakıma alınan hastaların yüzde 30’unda hipertansiyon, yüzde 15’inde de kalp ve damar hastalıkları vardır. Ölenlerin de yüzde 23’ünde kalp ve damar hastalığı vardır. Bütün bunlar Covid-19 hastalığının akciğeri etkilemesinin dışında kalp ve damar sistemini de direkt etkilediğini düşünülmektedir.
Kalp, damarlar, damarlar içerisindeki kan, kan içerisinde taşınan oksijen ve bu oksijeni sağlayan akciğerler bir sistem halinde çalışır. Bunlardan birinin görevinin azalması ya da bozulması diğer organların yedek gücü ile karşılanır. Bu yedek güç azalınca da ölümle sonuçlanabilen hasarlanmalar oluşur.
Covid-19 hastalığında akciğerlerde kan gazı değişimini yapan dokularda hasar oluşur. Alveol denen hava kesecikleri ile kan taşıyan kılcal damarlar arasındaki yapı bütünlüğü bozulur. Akut solunum yetmezliği oluşur. Kandaki kırmızı hücrelere (alyuvarlara) saldıran virüs hemoglobinin yapısında olan oksijeni bağlayan demir iyonunu açıkta bırakarak kanla oksijen taşınmasını da olumsuz yönde etkiler."
- "Pıhtılaşmanın artması kalp krizlerine neden olabilir"
Ateşal, Kovid-19 vürisünün, kendisine karşı vücut savunma hücrelerinin mücadele yeteneğini de şaşırttığını ifade ederek, savunma sistemini daha fazla ve anormal yanıt vermeye ittiğini kaydetti.
Ateşal şu bilgileri verdi:
"Oluşan doku ve hücre harabiyetleri, kılcal damarlarla döşeyici hücrelerindeki harabiyetleri artırarak pıhtılaşmaya yol açar. Bunlar da damarlarda tıkanmalara ve dokuların oksijenlenmesinin bozulmasına neden olur. Bu reaksiyon ve savaştan kalp kası ve onu besleyen damarlar da etkilenir.
Nadiren virüsün kendisi, çoğunlukla da virüse karşı verilen iltihabi reaksiyon kalp kası inflamasyonu (myokardit), buna bağlı kalp yetmezliği ve ritim bozuklukları oluşturabilir.
Akciğerlerin yetersizliği, kanın oksijen taşıma kapasitesinin bozulmasının neden olduğu hipoksi (dokuların oksijensiz kalması), akciğer basıncının artması, kalp atım sayısının artması, hastalığın vücutta neden olduğu sempatik aktivite artışı kalp işinin artmasına neden olurken pıhtılaşmanın artması, var olan koroner tıkanıkların artması ve koroner plakların yırtılması, virüsün koroner damarları etkilemesi gibi pek çok nedenin bir araya gelmesiyle kalp krizlerine, ölümcül ritim bozukluklarına, geri dönüşümsüz şoklara neden olabilir."
- "Hastalıkla mücadelenin esasları düzenli ve sağlıklı beslenmektir"
Ateşal, ayrıca hastalığın en sık belirtilerinden olan halsizlik, yorgunluk, nefes darlığı gibi semptomların da kalp hastalığının semptomları arasında yer aldığını belirterek, zaman zaman Kovid-19 hastalığının gözden kaçırılabileceğini söyledi.
Tedavide kullanılan ilaçların da kardiyak yan etkilerinin, bazen ciddi ritim bozuklukları olması da ayrı bir tehlike arz ettiğini anlatan Ateşal, şunları kaydetti:
"Obezite; hipertansiyon, diyabet, kan yağlarının artışı yanında bağışıklık sisteminin güçsüzlüğüne yol açan bir durumdur. Obezitede solunum fonksiyonları da bozulmuştur. Obez hastaların gerek yoğun bakım tedavileri ve gerekse mekanik solunum cihazlarına bağlanması ve entübasyon işlemleri güçlükler içermektedir. Çin’den gelen veriler ve ABD’den bildirilen verilere göre, obezite Kovid-19 hastalığı için yüksek oranda risk teşkil etmektedir.
Henüz direkt etkili virüs ilacı olayan, semptomları çoğu hastada görülmeyen, kuluçka süresi uzun olan ve halen aşısı bulunmayan bu hastalıkla mücadelenin esasları; el hijyeni, maske ile korunmak, sosyal mesafeyi korumak, düzenli ve sağlıklı beslenmektir.
Ev hayatı ile Kovid-19’dan korunurken hareketsiz kalmamız, aşırı ve düzensiz beslenmemiz nedeni ile oluşan obezite, kan dolaşımının bozulması özellikle toplar damarlarda oluşan pıhtıların yol açtığı akciğer damar tıkanmaları sonucunda hastane dışındaki ölümlerde artış olmuştur. Bütün bunları göz önüne alırsak sebze ağırlıklı, yağsız beslenmek, ev içinde de olsa hareketsiz kalmamak kalp ve damar hastalıklarında olabilecek artışları ve ölümleri azaltacaktır."