İSTANBUL(AA) - İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Ormancılık Meslek Yüksekokulunca yürütülen halkalama çalışmaları, kuşların göç güzergahı, beslenme, üreme, yaşlarının takibi ve göç esnasında sergiledikleri davranış şekillerinin tespitini sağlama noktasında bilim insanlarına önemli katkılar sunuyor.
Çalışma kapsamında karga büyüklüğünde veya biraz daha küçük olan bıldırcın, balaban, yalı çapkını gibi ötücü kuşlar yakalanıyor, takılan halkaya yazılan bilgiler sayesinde göç eden kuşlar, tekrar yakalandığında popülasyonları, göç etme zamanları, yağ-kas oranları, cinsiyet ve göç zamanları netleştiriliyor.
Küçük ötücü kuşlara yaptıkları halkalama çalışmaları hakkında AA muhabirine bilgi veren İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Ormancılık Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi ve Yaban Hayvan Biyoloğu Ergün Bacak, 2016'da halkalanan karatavuk kuşunun 2020'de geri geldiğini belirterek, böylece kuşun en az 5 yaşında olduğunun tespit edildiğini söyledi.
Bacak, kısa ömürlü olduğu bilinen bazı küçük kuşların halkalanıp doğaya salındıktan sonra geri döndüklerini, halka sayesinde 7-8 sene yaşadığına vakıf olduklarını belirterek, "2020'nin sonbaharında ilk yakaladığımız kuş bu sene tekrar ağlarımıza geldi. Ağlarımızı kurmuşuz, ilk onu yakalamışız ama o tekrar bizim ağlarımıza geri gelmiş. Onu tekrar görmek, atmaca veya bir kedinin avcılık baskısına ve rekabete maruz kaldığı halde hala sağlıklı ve hayatta olduğunu bilmek çok mutluluk vericiydi." diye konuştu.
Benzer hadiselerin yurt dışında yapılan bilimsel çalışmalarda da yaşandığını sözlerini ekleyen Bacak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yurt dışında, albatros türünde bir kuşa halkalama yapılıyor, geçtiğimiz şubat ayında yaklaşık 76 yaşlarında olduğu tespit ediliyor. Bu da halkalama çalışmasının neden önemli olduğunu ve bilime nasıl katkı sunduğunu gösteriyor. Her canın muhakkak bir görevi vardır. Mesela ardıç kuşları ardıç tohumlarını yer ve ardıç tohumunun çimlenebilmesi için kuşun kursağında sindirilmesi lazımdır çünkü kuş onu sindirmeden asla çimlenme yeteneği kazanmaz. Tohumlar ardıç kuşunun kursağında sindirildikten sonra doğaya dağıtılır ve çimlenebilme yeteneği kazanır. Buna benzer pek çok canlı var. Bazı kuşlar da doğa ve tarım için zararlı olan kurtları, salyangoz gibi türleri yerler. Az önce halkalama çalışmasını yaptığımız kızıl gerdan en çok solucan ve tarım için zararlı olan pek çok tırtıl türünü yiyen bir türdür."
"Kızıl gerdan olmasaydı keneler belki de insanlara bulaşacak ve zarar verecekti"
Ağlara takılan kuşların tedaviye müsait olduğu zaman gerekli işlemin yapılarak doğaya yeniden salındığını aktaran Bacak, "Veteriner Fakültesi ve başka bölümlerden öğrencilerimiz kuşların tedavisi ve halkalama çalışmalarına gönüllü olarak katılıp bize destek veriyorlar. Biz de üstümüze düşen küçük müdahalelerde bulunuyoruz fakat asıl yaptığımız uzmanlara teslim etmek oluyor. Kuş halkalama çalışmasının hedefi kuşların ölçümlerini, göç zamanlarını bulmak kadar kuşlar aracılığıyla hangi hastalıkların, parazitlerin taşındığını, hastalıkların tespitini ve yoğunluğunu da belirleyebilmektir." dedi.
Yaban Hayvan Biyoloğu Bacak, en çok kene taşıyan kuşların kızıl gerdan olduğunu anlatarak, şunları söyledi:
"Bir kızıl gerdandan bazen 70-80 kene çıkabiliyor. Kenelerin belirli bir türe ait özelliği yoktur 2 veya 3 konaklı keneler olur, bu kenelerin çoğu insanlara zarar vermiyor ama bu kadar kızıl gerdan olmasaydı keneler belki de insanlara bulaşacak ve zarar verecekti. Kızıl gerdana bulaşan keneler kuşun üzerinde döngüsünü tamamlayıp, insana bulaşmadan hayatını devam ettirebiliyorlar yani onların yaşam döngüsünün nedenlerinden biri de kenelerin kuşların vücudunda olması, belki diğer canlılara bulaşmadan çoğalmasını engellemesi için kenenin asılı kalması veya ölmesine neden olabilir. Bizler de halkalama yaptığımız zaman aldığımız notlar sayesinde ve araştırmalarımızın sonucunda bunları öğrenmeye çalışıyoruz."
"Gençlere sevdikleri işi yapmalarını öneriyorum"Kuşlara olan ilgi ve merakının 6-7 yaşlarında başladığını anlatan Bacak, "Dedem eskiden avcılık yaparmış bize hikayelerini anlatırdı. Turnaların, çullukların, kız kuşlarının geldiğini anlatırdı, bizler de dinlerdik. Küçükken ansiklopedilere bakıp ornitoloji (kuş bilimi) kelimesinin anlamını öğrenip, 'Ben ornitolog olacağım.' demiştim. Sonrasında bunun eğitimlerini aldım, biyoloji ve yüksek lisans, doktora derken kuş bilimci oldum." dedi.
Bacak, kuş bilimine ilgi duyan gençlere şu mesajı verdi:
"Farkına varabilmeniz için doğada bulunmanız, ilişkileri incelemeniz ve güzellikleri görmeniz lazım çünkü doğada kalmak sizlere bunları gösteriyor. Kuş merakı da böyle, küçücük kuşların 10 binlerce kilometre yol aldığını görüyorsunuz. Söğütbülbülü diye bir kuş var mesela Türkiye'de üremiyor, 10 gramlık bir kuş ilkbaharda Yakutistan'a gidip, sonbaharda Güney Afrika'ya her yıl minimum 24 bin kilometre gidip-geliyor. Bu muhteşemliği incelemek istemez misiniz? Bununla ilgili bir şey öğrenmek istersiniz, hangi faktörler veya fizyoloji buna sebep oluyor? Akademisyen ve bir kuş bilimci olarak gençlere, ömürlerini mutlu olarak geçirmek istiyor ve hayallerini emeklilikten sonrasına bırakmak istemiyorlarsa ki insanın en büyük gayesinden biri de mutlu olmaktır, sevdikleri işi yapmalarını öneriyorum."