ANKARA (AA) - İş adamı Ömer Faruk Ilıcan'ın Ankara'daki evinin önünde uğradığı silahlı saldırıda öldürülmesine ilişkin biri firari 9 sanığın yargılanmasına başlandı.
Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanıklar Lukman Menek, Abdurrahman Doğala, Abdülbaki Kadooğlu, Mehmet Emin Bülbül ve Şemsettin Özden ile tutuksuz sanıklar Burhan A, Şansser K. ve Tarkan B, maktul Ilıcan'ın karısı "mağdur" Neslihan Ilıcan katıldı.
Firari sanık Tarkan Kadooğlu'nun ise hakkındaki yakalama kararının henüz infaz edilemediği açıklandı.
Kimlik tespitinin ardından savunma yapan sanık Menek, Kadooğlu ailesinin şirketinde çalıştığını, Gaziantep'te yaşadığını, şirket işleri için sıklıkla Ankara'ya geldiğini beyan etti.
Olay tarihinden kısa süre önce Ankara'ya geldiğini belirten Menek, sanık Doğala'nın, yakını Şemsettin Özden'i hastaneye götüreceğini söyleyerek kendisinden araba istediğini, bunun üzerine Burhan A'nın arabasını aldığını ve Doğala ve Özden ile hastaneye doğru yola çıktıklarını anlattı.
Yolda Doğala'nın kısa süreliğine bir yere uğramak istediğini ve Ümitköy'deki bir evin önünde durduklarını ifade eden Lukman Menek, Doğala ve Özden'in arabadan inerek bir eve yöneldiklerini, kendisinin ise arabada beklediğini ileri sürdü. Menek, kısa süre sonra 2-3 el silah sesi duyduğunu, ardından da Doğala ve Özden'in telaşla arabaya geldiklerini söyledi.
Neler olduğunu sorduğunda Doğala'nın, "Bana silah çekti, ben de 2-3 el ateş ettim." dediğini anlatan Menek, "Benim başımı belaya mı sokacaksınız?" diyerek yaklaşık 200 metre sonra adı geçen sanıkları arabadan indirdiğini savundu.
Olaydan sonra arabayı sahibine teslim ettiğini belirten Lukman, cinayetle ilişkisinin bulunmadığını ve suçsuz olduğunu öne sürdü.
Sanıklardan Abdülbaki Kadooğlu ise olay esnasında şirketlerine ait Mevlana Bulvarı üzerindeki petrol ofisinde olduğunu, gün boyu rutin işlerle ilgilendiğini iddia etti.
Cinayette sorumluluğunun bulunmadığını söyleyen Kadooğlu, suçsuz olduğunu ileri sürdü.
- "Ondan hızlı davrandım ve iki el ateş ettim"
Tutuklu sanık Abdurrahman Doğala da Kadooğlu ailesinin şirketinde çalıştığını, görevinin toptan satışlarla ilgilenmek ve çek, senetlerin tahsilatlarının takibini yapmak olduğunu dile getirdi.
Doğala, Ilıcan'ın, bir akaryakıt istasyonunu almak isteyen hatta bunun için kapora veren sanık Mehmet Emin Bülbül'ün, istasyonu alamaması üzerine irtibatı olduğu için kendisinden Ilıcan ile görüşmesini istediğini anlattı.
Bülbül'ün talebi üzerine Ilıcan ile görüşmeye karar verdiğini anlatan Doğala, telefonlarına cevap vermemesi üzerine sanık Lukman Menek'in kullandığı araçla yakını Şemsettin Özden'i hastaneye götürürken Ilıcan'ın evine uğradığını söyledi.
Görüşmede Ilıcan ile tartışmalarının ardından silahların çekildiğini beyan eden Doğala, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Evin önünde bir süre bekledim. Ilıcan evinden çıktı, kendisine, 'Başkan' diye seslendim. 'Tahsilat için kapının önüne mi geliyorsun?' dedi. Elini beline attı, silahını çıkardığı sırada ben ondan hızlı davrandım ve iki el ateş ettim. Biraz arkamda olan Şemsettin Özden'in de yere ateş ettiğini gördüm. Koşarak arabaya gittim. Lukman ne olduğunu sordu, az ileride arabadan indim. Taksiye bindim. Bu süreçte Özden de yanımdaydı.
Önce bir alışveriş merkezine gittik. Bir süre burada oyalandıktan sonra Gölbaşı tarafına geçtik. Silahları çöp konteynerine attık. Burada bir Batman firmasına ait otobüsle Ankara'dan ayrıldık."
- Silahların kullanıldığını söylememiş
Sanık Mehmet Emin Bülbül, Ilıcan'a ait akaryakıt istasyonunu almak istediğini, bir miktar kapora vermesine rağmen devir işlemi gerçekleşmediği için tanıştıklarını bildiği Doğala'dan Ilıcan'la konuyu görüşmesini istediğini söyledi.
Cinayetin işlendiği sırada olay yerinde olmadığını, Ilıcan'ın öldürülmesine dair planlamada yer almadığını savunan Bülbül, olaydan sonra kendisini arayan Doğala'nın çok heyecanlı şekilde Ilıcan ile aralarında kavga çıktığını söylediğini ancak silahların kullanıldığına dair bir şey söylemeden telefonun kapandığını öne sürdü.
- Şemsettin Özden'in savunması
Tutuklu sanık Şemsettin Özden, sağlık problemleri nedeniyle Ankara'ya geldiğini, yakını Doğala'nın kendisini Ümitköy'de bir hastaneye götüreceği sırada kısa süreliğine bir yere uğramak istediğini dile getirdi.
Arabayı sanık Lukman Menek'in kullandığını, aracın durmasından sonra Doğala'nın indiğini, kendisinin canının sıkılmaması için Doğala'nın arkasından gittiğini ifade eden Özden, "Yaklaşık 10 dakika bekledikten sonra bir adam evden çıktı. Kim olduğunu, ne iş yaptığını bilmiyorum, kendisini tanımıyorum. Doğala, 'Başkanım' diyerek adamın yanına hızlı adımlarla yaklaştı. Aralarında küfürleşme oldu. Ilıcan elini beline götürdü, silahını çekerken Doğala hızlı davrandı ve kendi silahını çekerek yere doğru ateş etti. O anda ben de silahımı çektim, adamın yüzü bana dönüktü. Ben yere sıktım. Doğala'nın 2-3 el ateş ettiğini gördüm." beyanında bulundu.
- Tutuksuz sanıkların savunmaları
Tutuksuz sanıklardan Şansser K. de Ilıcan ile karşılıklı ticaret yaptıklarını ve aralarında husumet bulunmadığını savundu.
Cinayetle alakası olmadığını iddia eden sanık, beraat talebinde bulundu.
Tutuksuz sanıklardan Tarkan B. ise Kadooğlu ailesinin şirketinde çalıştığını, olay tarihinden kısa süre önce sanıklardan bazılarını Ankara'ya getirdiğini ve Mevlana Bulvarı'nda bıraktıktan sonra ayrıldıklarını anlattı.
Cinayeti sonradan öğrendiğini beyan eden Tarkan B, beraatini istedi.
Tutuksuz sanık Burhan A. ise Lukman Menek'e ricası üzerine araba verdiğini ve cinayetten haberdar olmadığını ifade ederek beraat talebinde bulundu.
- Maktulun eşi şikayetçi olmadı
Sanık savunmalarının ardından öldürülen iş adamı Ilıcan'ın eşi Neslihan Ilıcan "mağdur" sıfatıyla ifade verdi.
Kadooğlu ailesinin şirketiyle alacak verecek konusunda tartışmalar yaşandığını anlatan Ilıcan, eşinin başkaları tarafından da tehditler aldığını kaydetti.
Ilıcan, sanıklardan şikayetçi olmadığını dile getirdi.
- Ara karar
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına, firari Tarkan Kadooğlu hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
İddianamede sanıklar Abdurrahman Doğala ve Şemsettin Özden'in "kasten öldürme", Tarkan Kadooğlu'nun "kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi, diğer sanıkların ise "kasten öldürmeye yardım" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapsi isteniyor.