İSTANBUL (AA) - AYŞE ERKEÇ - Eski bir otoparkı dönüştürüp sürdürülebilir gıda için "topraksız ve dikey tarım" uygulamasına başlayan Elif Boyner, minimum karbon ayak izi, minimum atık ve üretildiği yerde tüketimin mümkün olduğu alanlar oluşturmayı amaçlıyor.
Son yıllarda dünyada ve Türkiye'de örnekleri artan topraksız tarım metoduyla daha az su ve gübre kullanılarak yüksek verim ve kalitede ürün alınırken, dikey tarım uygulaması da enerji maliyetini yüzde 40 oranında azaltıyor.
Topraksız ve dikey tarım uygulamasının çevre dostu yanlarını göz önünde bulundurarak Kadıköy'ün Caddebostan Mahallesi'nde daha önce otopark olarak kullanılan bir alanı dönüştürüp 2 ay önce dikey tarım projesi "Vertical"i hayata geçiren Elif Boyner, AA muhabirine, projesinin detaylarını anlattı.
Sürdürülebilir dikey tarıma ilgisinin üniversite yıllarında başladığını belirten Boyner, "Amerika'daydım ve eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore'un yeşil politikalar üzerine konuşmaya başladığı, yeşil dünya ve sürdürülebilirlik üzerine çıkış yaptığı zamanlardı. Okulda zorunlu olarak sürdürülebilir tasarım ve sürdürülebilirlik üzerine birçok ders alıyorduk. Böylece farkındalığım oluşmaya başlamıştı." diye konuştu.
Boyner, ön tarafında restoran arka tarafında ise dikey tarım alanı bulunan "Vertical"i hayata geçirme sürecine ilişkin ise şunları söyledi:
"Pandemiyle beraber birçok şehirli 'Şehir sürdürülebilir değil, köye taşınacağım, kasabaya taşınacağım.' diyerek romantik hayallerle şehirleri terk etmeye başlamıştı ve bu durum 'Çiftçi olacağım, tarım yapacağım.' şekline dönüştü. Sonra insanlar zamanla ya geri döndü ya da süpermarkete gitmeye devam ettiler çünkü adaptasyonları biraz zor oldu. Bu noktada, 'Şehirler kötü yerler değil, biz ne kadar güzelleştirirsek o kadar güzel olur.' diyerek projemizi hayata geçirmeye karar verdik."
- Atıklarla kompost yapılıyor
"Vertical" adının "vertical farming" yani "dikey tarım"dan geldiğini aktaran Boyner, uyguladıkları atık yönetimi konusunda şunları aktardı:
"Minimum karbon ayak izi, minimum atık ve mümkün olduğunca üretildiği yerde tüketilebilen alanlar oluşturmayı amaçladık. Minimum atığı olan bir yer olsun istedik, atık yönetimi bizim için çok önemli. Bütün atık yağlarımız sıvı el sabununa, kahveden çıkan posalarımız cilt bakım ürünlerine dönüşüyor. Ayrıca kompostun minerallerini güçlendirerek o kompostla mantar yetiştiriyoruz. Daha sonra o mantar mutfağımıza gidiyor ve mutfaktan tabaklara geliyor. Tabakta kalan yemekler 24 saat içinde iyi besini olan komposta dönüşüyor. Bir sonraki hedefimiz gıda atıklarını hayvan mamasına dönüştürüp barınaklara göndermek."
Boyner, mekandaki mobilyaların çoğunun ileri dönüşüm atölyelerinde atık paletlerle yapıldığını ayrıca farklı markaların ileri dönüştürülmüş malzemelerden ürettiği veya ikinci el olarak satın alıp tamir ettikleri mobilyaları kullandıklarını anlattı.
Vertical'in bulunduğu Bağdat Caddesi'nin İstanbul'un tüketim odaklı noktalarından biri olduğuna dikkati çeken Boyner, "Şehirlerde de sürdürülebilir alanlar yaratmak mümkün. Bu projeyle hem kendimize hem de dışarıya bunun zor olmadığını kanıtlamak istedik. Her geçen gün yeni bir şey öğreniyoruz, yeni entegrasyonlar yapıyoruz. 'Mutfakta başka nelere dikkat edebilir, nasıl daha az atık çıkarabiliriz ve var olanı nasıl değerlendirebiliriz?' soruları üzerine çalışıyoruz." ifadesini kullandı.
- "Üretilen yerde tüketmek karbon ayak izini yüzde 98 azaltıyor"
Sürdürülebilirliği şehirde sağlayıp, üretilen yerde tüketebiliyor olmanın karbon ayak izini yüzde 98 azalttığı bilgisini veren Boyner, dikey tarımda su tasarrufunun yüzde 95 civarında olduğunu, kimyasal ilaç ve koruyucular kullanılmadıklarını dile getirerek, "Dikey tarımda pestisitlere ve farklı kimyasalların hiçbirine yer yok çünkü topraksız tarım yapılıyor." dedi.
Boyner, halihazırdaki çalışmaları hakkında şunları kaydetti:
"Bahçemizde fesleğen, kuzukulağı, roka, maydanoz gibi bitkilerin denemelerini yaptık, mikro yeşillikler de geliyor. Ayrıca mantarımızın alanını da büyüteceğiz. Şu anda 2 modülümüz var, diğerleri bakımdan geçiyor ama yakında toplam 20 modül olacak ve mahsullerimizi restoranımızın ihtiyacını karşılayacak şekilde geliştireceğiz. Mantar ve sebzeler de buna dahil olacak. Mantar dışında yaban mersini, çilek, domates, mini hıyarlar yetiştirilebiliyor. Deniyoruz fakat yüksek bir verim için bu tür ürünlerde biraz büyük alanlara ihtiyaç var."
İş dünyasına bu alanda yatırım çağrısında bulunan Boyner, sözlerini şöyle tamamladı:
"Dünyada çok ciddi kıtlık ve susuzluk var, bu sistemle beraber iklim krizinin önüne geçilebileceğini düşünüyorum. Dikey tarım bünyesinde gıda tedarik zinciri çok daha kolaylaşıyor. Büyüyeceğine inanmaktan öte buna mecbur kalacağımıza inanıyorum. Türkiye'de çok büyük zihinler var. Bunu gerçekten yapabilecek girişimler, ekipler ve biz gençler olarak, neden dışarıdan gıdamızı almak zorunda kalalım? Biz yapabiliriz, yapabilen harika ekipler var, bu ekiplerin desteklenmesi gerekiyor. Türkiye bunu yapan ülke olsun ve lütfen yatırımcılar ve iş insanları şehirli tarımcılardan desteğini esirgemesin."