Çocukların aşırı teknoloji kullanımı otizme neden olabiliyor

- Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan: - "Çocuklarımıza özellikle 0-3 yaş arasında telefon ya da tablet verip yalnız bırakmak onları otizm adayı haline getirir. Duygusal ihmal çocuğa zarar verir" - "Çocuğun sosyalleşmesi için 3 yaşında kreşe verilmesi öneriliyor. Çocuk, annesi ve babası dışında başka kimseyi görmüyorsa her gün 2-3 saatlik sosyal alanlara götürülmesi lazım. Anaokulu ve okul öncesi eğitimler çok önemli"

05 Temmuz 2022 Salı 11:37
Çocukların aşırı teknoloji kullanımı otizme neden olabiliyor

İSTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Çocuklarımıza özellikle 0-3 yaş arasında telefon ya da tablet verip yalnız bırakmak onları otizm adayı haline getirir. Duygusal ihmal çocuğa zarar verir." ifadelerini kullandı.

Üsküdar Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre, Sağlık Bakanlığınca otizmli bireylerin aileleri için ‘"Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) Aile Rehberi" hazırlandı. Otizm sıklığının 20 yılda 200 kat arttığı belirtilen rehberde, fazla teknolojik alet kullanımına dikkat çekildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, otizm spektrum bozukluğu da denilen otizmin nöro gelişimsel bir hastalık olduğunu belirterek, hastalığın geniş bir yelpazede farklı özelliklerle görüldüğünü kaydetti.

Asperger sendromunda bireyin çok zeki olmasına karşın sosyal ilişkilerinin çok zayıf olduğunu belirten Tarhan, "Asperger sendromunda kişinin mantıksal zekası çok yüksek. İki ay sonra ayın 28’inin hangi güne denk geldiğini hemen hesaplıyor ve söylüyor fakat oturup birisiyle sohbet edemiyor, konuşamıyor. Herkes gülüp espri yapıyor, o anlayıp gülemiyor, katılamıyor. Duygusal okuryazarlığı zayıf. Bu zihin kuramı sadece insanda var. Diğer canlılarda yok." ifadelerini kullandı.

Tarhan, ileri düzeydeki otizmli çocuklarda genetik olarak zihin kuramı oluşturmayla ilgili gen olmadığını aktararak, yapılan çalışmaların otizmin yüzde 10-15’inin genetik kaynaklı, yüzde 70-80’inin ise sonradan geliştiğini gösterdiğini kaydetti.

Otizmli bireylerde ince motor beceriler ve kaba motor becerilerin olmasına rağmen kişinin duygusal aktarım yapamadığını belirten Tarhan, "Otizmli bir çocuk, zamanında yürüyebiliyor. Mesela 1 yaşında yürüyor ama gecikmiş konuşma ortaya çıkıyor. Çocuk sosyalliği ve duygusallığı öğrenemiyor. Herkes güldüğü zaman o gülemiyor. Duygusal aktarım yapamıyor. Göz teması kuramıyor. Beyni daha çok kolay öğrenmeye yönelik şeylerle ilgileniyor. Mesela ileri otistik bir çocuğu kucağınıza alınca kutu gibidir ve tepki vermez. Ama sağlıklı bir çocuk kolayca bir ilişki kurabilir." değerlendirmesinde bulundu.

- "Ailelerin çocuklarını çok iyi gözlemlemesi gerekiyor"

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailelerin çocuklarını çok iyi gözlemlemesi gerektiğine dikkati çekerek, "Çocuk göz teması kuramıyorsa, duygulara karşılık veremiyorsa, anne ve babanın gülümsemesine karşılık veremiyorsa otizmden şüphelenmek lazım. Otizm, 1 yaşında bile yakalanabiliyor. Çocukta gecikmiş konuşma varsa genelde 3-4 yaşında yakalanıyor. Gecikmiş konuşmadan başka diğer öncül belirtiler de bulunuyor." ifadelerini kullandı.

Sağlık Bakanlığının otizmle ilgili hazırladığı kitapçığa değinen Tarhan, “Çok başarılı bir çalışma. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Bu çok işe yarayacak bir kitapçık olacak. Aileler, erken tanıyla ilgili Sağlık Bakanlığı web sayfasından indirip inceleyebilirler. Orada çok güzel bilgiler var." değerlendirmesinde bulundu.

Tarhan, çocuğun otizm olma riskinin daha önceki yıllara oranla artış gösterdiğini aktararak, şunları kaydetti:

"Son yıllarda resmi istatistiklere göre, yüzde 200 arttı. Artan kısmı genetik olan otizm değil, öğrenilmiş otizm. Kişi normalde otistik olmaz ama aile bağlarının zayıf olması, sosyal öğrenmenin zayıf olması, duygusal öğrenmenin zayıf olması, tek yönlü öğrenme olduğu için çocuk sadece belli bir alanda başarılı oluyor. Diğer alanlarda başarısız oluyor. İzole bir şekilde yalnız oluyor. Şu anda sosyal izolasyon ve yalnızlık insanlığın, gençlerin hastalığı durumunda. Otizm, aslında içe kapanıklık ve yalnızlık hastalığıdır. Otistik kişi ayrı bir dünyada, ayrı bir hayat içerisinde yaşıyor. Temel ihtiyaçlarının karşılanması yeterli oluyor, otistik kişi başka bir şey aramaz.”

Öğrenilmiş otizmin genellikle yatkınlık geni olanlarda hızla çıktığını aktaran Tarhan, otizmin, yatkınlık geni olmayanlarda çok ileri derecede uyaran mahrumiyeti varsa ortaya çıkabildiğini bildirdi.

Tarhan, otizmin en büyük ilacının sosyal temas olduğunu belirterek, "Birebir eğitimle eksikler tamamlanır ama kişinin sosyal ve fiziksel teması çok önemlidir. Sosyal medya kavramı yanlış kullanılıyor. Aslında sosyal medya, sosyal medya değil sanal medyadır. Orada sosyallik yok. Sadece sanal bir ortamda görüşme var. Sosyal olması için yüz yüze olması lazım, insanların birbirine dokunması lazım. Çocuk için de aynısı geçerlidir. Çocuğun koşması, oynaması, eğlenmesi lazım." ifadelerini kullandı.

- "4 yaşına kadar bunu düzelttik düzelttik, düzeltmedik ondan sonra beyin kendini kapatıyor"

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuklarda teknoloji kullanımının sınırlı ve kontrollü olması gerektiğini belirterek, tek yönlü uyarımın çocuğun üzerindeki olumsuz etkilerini şöyle anlattı:

"Teknolojinin bilinçsiz kullanımı çocuğu sosyal izolasyona götürüyor. Tek yönlü öğrenme yapıyor. Öğrenilmiş otizmin ilk belirtisi gecikmiş konuşmadır ve bu durum popüler psikiyatride klip sendromu diye geçiyor. Klip sendromunda çocuk tek yönlü mesaja maruz kalıyor. Genellikle bir müzik kanalı açık oluyor ve çocuk sürekli dönen klipleri izliyor. Çocuk herhangi bir çaba göstermiyor. Kafa yorma ve öğrenme yok. Sadece eğlence var. Çocuk kendini oraya kaptırıyor. Bu nedenle 'ucuz bakıcı' diyoruz. Anne de çocuğa tableti ya da akıllı telefonu veriyor ya da televizyonu açıyor. Çocuk tek yönlü maruziyet yaşıyor. Beyni sadece görsel algı alıyor. Çocuk sözcük üretme ihtiyacı hissetmediği için beynin o bölgesi köreliyor. 4 yaşına kadar bunu düzelttik düzelttik, düzeltmedik ondan sonra beyin kendini kapatıyor. Ondan sonra öğrenmek çok zorlaşıyor. Çok özel çaba ve eğitimlerle oluyor."

Teknolojiden kaçınmanın mümkün olmadığını vurgulayan Tarhan, "Özellikle teknoloji ile ilişkimiz bizim sosyal ilişkimizin bir parçasıdır. Teknoloji ile ilişkimiz sağlıklı değilse biz çocuklarımızı otizm adayı yaparız. Bunu kesinlikle çok açık söyleyebiliriz. Çocuklarımıza özellikle 0-3 yaş arasında telefon ya da tablet verip yalnız bırakmak onları otizm adayı haline getirir. Duygusal ihmal çocuğa zarar verir." uyarısında bulundu.

- "Otizmin en büyük özelliği empati yoksunluğudur, başkalarının duygularını okuyamazlar"

Tarhan, çocukların iletişim kurmayınca hayatı öğrenemediğini belirterek, hayvan beyninin öğrenmiş olarak dünyaya geldiğini, insan beyninin ise insani değerleri dünyaya geldikten sonra öğrendiğini bildirdi.

Çocuğun empatiyi öğrenmesi gerektiğini aktaran Tarhan, "Otizmin en büyük özelliği empati yoksunluğudur, başkalarının duygularını okuyamazlar. Kendi duygularını da çoğu zaman okuyamazlar. Empati yoksunluğu, bu asrın en büyük sorunudur. Şu anda dünyanın en çok yoksulluk ve fakirlik çektiği alandır. Bu manevi fakirliktir. Onun da ana konusu empati yoksunluğudur." ifadelerini kullandı.

Tarhan, büyükşehir yaşamının çocukların sosyalleşmesindeki engellerden biri olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Eskiden çocuğun yürümeye başladıktan sonra arkadaşları oluyordu. Mahallede arkadaşları ve komşuları vardı. Onlarla sosyal temas içinde hayatı öğreniyordu. Ama şimdi apartman çocuğu. Annenin başka imkanı yok, çocuğu sosyal medya ya da akıllı telefona bağlıyor. Bu çocuğa zarar veriyor. O nedenle çocuğun sosyalleşmesi için 3 yaşında kreşe verilmesi öneriliyor. Çocuk, annesi ve babası dışında başka kimseyi görmüyorsa her gün 2-3 saatlik sosyal alanlara götürülmesi lazım. Anaokulu ve okul öncesi eğitimler çok önemli. Okul öncesi eğitim iyiyse çocuk otizmle ilgili risk grubundaysa direk otizm başlamayabiliyor. Okul öncesi 0-3 yaş eğitim bütün dünyada otizmin çaresi olarak düşünülüyor."

Oyunun çocuğun gelişiminde çok önemli bir yeri olduğunu aktaran Tarhan, "Çocuğun en ciddi işi oyundur. Çocuk, oyunda kendini ifade eder ve yaşar. Çocuğun en büyük iki ihtiyacı vardır; biri oynamak, diğeri de sevilmek. Bu ikisi varsa uyuyan otizm bile varsa canlanmıyor. Riski varsa da risk grubunda tetiklenmiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.