KONYA (AA) - Anadolu'da yüzlerce yıldır sürdüğü bilinen, 1970'li yıllardan sonra demir ve çeliğin yaygınlaşmasıyla popülaritesini kaybeden bakırcılık zanaatının Konya'daki son temsilcisi Kemal Arslan, ömrünü adadığı mesleğini yaşatma mücadelesi veriyor.
Günümüzde kaybolmaya yüz tutmuş meslekler arasında yer alan bakırcılığı, Konya'daki Bakırcılar Sitesi'ndeki atölyesinde 45 yıldır çeşitli tekniklerle sürdüren Kemal usta, mesleğe çocuk yaşta başladı.
Çırak olarak başladığı mesleğin bugün kentteki son temsilcisi olan Arslan, 3 çocuğunu büyüttüğü, geçimini sağladığı mesleğinin tarihin tozlu sayfalarına karışmasını istemiyor.
Kemal usta, gelişen teknoloji ve demir-çelik sanayisinin yaygınlaşmasıyla neredeyse yok denilecek kadar az kalan bakırcılığın son ustalarının kıymetinin bilinmesi ve mesleğin devamlılığı için nitelikli eleman yetiştirilmesi gerektiğini söylüyor.
Kemal Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı döneminde Anadolu’da, daha sonra da Balkanlar’da bakır yataklarının işletilmesi sonucunda altın çağını yaşayan bakırcılık zanaatının, bugün teknolojiye karşı tehlikede olduğunu söyledi.
Mesleğini çocukluğundan beri severek sürdürdüğünü belirten Arslan, "Mesleğimi sevdiğim için devam ettim. İnsanın yaradılışında imal etmek, ortaya herhangi bir malzeme çıkarmak var. Ben de üretmekten hoşlanıyorum. O yüzden devam ediyorum. Mesleğimde 45 yılı kelimelerle anlatmam çok mümkün değil. 'Anlatılmaz, yaşanır' diye bir söz vardır. Ne kadar anlatsam da aynı ortamda yaşamayan anlayamaz. Bu meslekle biraz maceralı bir hayat yaşadım diyebilirim." diye konuştu.
Demir ve çeliğin 1970'li yıllardan sonra yaygınlaşmasından sonra insanların bakır kullanma alışkanlığının kaybolmaya başladığını, dolayısıyla mesleğin de kaybolma noktasına geldiğini ifade eden Arslan, şöyle devam etti:
"Üzücü olan şu ki; hani insan bir ağaç diker, o ağacın kuruduğunu gördüğü zaman gücüne gider veya Allah göstermesin insanın çocuğu vardır, hastadır, onun hastalıktan eriyişini seyreder ya, şu anda ben aynı duyguları yaşıyorum. Maalesef sevdiğim bir mesleğin gün geçtikçe eriyip kaybolduğunu görüyorum. Şu anda Konya’da çekiç tutup çalışabilecek tek bakırcı ustası maalesef benim. Benden sonra da herhalde usta gelmeyecek. Gerçekten çok üzücü."
- "Vatandaş, bakır ürünün özellikleri ve kullanımı hakkında bilgilendirilmeli"
Bakırcılığın devamı için yeni çıraklar yetişmesini isteyen Arslan, ayrıca bakır ürünlerin tanıtımının doğru şekilde yapılması ve sağlıklı yönünün de vurgulanması gerektiğini vurguladı.
Arslan, keşfedildiği tarihten itibaren birçok alanda kullanılmış madenler arasında olan bakırın, işlenerek genellikle mutfak eşyaları, çeşitli aletler ve süs eşyaları olarak kullanıldığını dile getirerek, "Vatandaş, bakır ürünün özellikleri ve kullanımı hakkında bilgilendirilmeli ki bu ürünleri daha çok tercih etsin." dedi.
- Bakır tava ve tencere kullanım formulü
Bakır mutfak eşyalarının nasıl kullanılacağına ilişkin bilgi veren Kemal usta, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bakır tavalar, tencereler mümkün olduğu kadar kısık ateşte kullanılmalı. En gerekli bakır kullanım formülü budur. Kadın güne gidiyor, akşam eve geliyor, yarım saat sonra eşi gelecek. Hemen düdüklü tencereye malzemeleri doldurup ocağın üzerine koyuyor, dizisini seyretmeye gidiyor ama bakır tencerede yemek yapan tencereyi ocaktan indirene kadar mutfaktan çıkmamalı. Özenle yemeğini yapmalı, başında durmalı."
Bakırın çok sağlıklı olduğunu anlatan Arslan, insanlara bakır ürünler kullanması tavsiyesinde bulundu.
Mesleğine duyduğu saygı ve sevgi dolayısıyla 45 yıldır dükkanını sabahın erken saatlerinde açıp akşama kadar özveriyle çalıştığına dikkati çeken Arslan, şunları kaydetti:
"Bakıcılık mesleğinin bitmemesi, insanlığa hizmet etmesi gerekiyor. Bakır kullanımı insanlar için gereklidir. Benim gibi eliyle çalışan, tabiri yerindeyse dişiyle tırnağıyla çalışan el sanatları, zanaatkar ruhuyla yetişen insanların yapmış olduğu hiçbir şeyin bitmesini istemiyorum. Çünkü benim geçmişim, kültürüm budur. Benim ecdadım budur. Onun için zanaatkarların yaptığı hiçbir işin, ister demircilik, ister kalaycılık, ister bakırcılık, çarıkçılık, çömlekçilik, ne olursa olsun, bu ruhla çalışılan mesleklerin bitmesini istemiyorum. Çünkü onlar bittiği zaman ben de damla damla eriyorum."