ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 473 sanığın yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya şehit yakınları ve gaziler ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, darbe girişimi sırasında Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi'nde görevli sanık eski astsubay Tuğrul Cılız savunma yaptı.
Cılız, Datça Hava Radar Mevzi Komutanlığı'ndan, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezi'ne 2016'da tercihinde olmamasına rağmen uçuş takip astsubayı olarak ataması yapıldığını belirterek, 20 Haziran'da göreve başladığını ve 15 Temmuz'da ilk nöbetini tuttuğunu söyledi.
Akşam 18.00 gibi tuğgeneral Kemal Mutlum'un harekat merkezine gelip terörle mücadele harekatı olduğunu, harekat merkezi amiri albay Devrim Orhan'ı sorduğunu ve çağırmalarını istediğini belirten Cılız, ona ulaşamadığını ancak bir süre sonra Orhan'ın kendiliğinden geldiğini iddia etti.
Cılız, planlı uçuşların listesini çıkarırken albay Devrim Orhan'ın, Antalya'da Solo Türk gösteri uçuşu olduğunu ve Cumhurbaşkanı'nın da Antalya'da bulunup bulunmadığını sorduğunu dile getirerek, bunun uçuş planında bulunmadığını, Eskişehir ve Esenboğa'ya da bunu sorduğunu söyledi. Cılız, Orhan'a bilgi verdiğini ancak Antalya meydana da sormasını istemesi üzerine orayı da arayıp görüştüğünü ve durumu teyit ettiğini aktardı.
Bir süre sonra, 19.00 civarında havada uçak kalmamasıyla ilgili durumu öğrendiklerini ifade eden Cılız, ancak kısa süre sonra Solo Türk ve bazı uçuşlara izin verildiğini aktardı.
Cılız, bu arada Kemal Mutlum'un "kırmızı alarm" diyerek can güvenliği gerekçesiyle kapıları kapattırdığını belirterek, Mutlum'un, telefonlara bakmamalarını, gerekirse kendisinin bakacağını söylediğini öne sürdü.
Ne olduğunu anlamadan beklerken Kurmay Başkanı Vekili Tümgeneral Cevat Yazgılı ve beraberindeki bazı personelin harekat merkezinin kapısını zorladığını kameradan gördüklerini ve şaşkınlık içinde kaldıklarını savunan Cılız, Mutlum'un kapıya telefonla uluşmaya çalıştığını ancak ulaşamadığını söyledi.
Cılız, bir süre sonra kapıya gelen başka bir personele kapıdaki telefon vasıtasıyla ulaşabilen Mutlum'un, içerideki personelin durumunun iyi olduğunu ilettiğini bildirdi.
Mutlum'un bir ara Erzurum'dan bir uçak kalkışı olup olmadığını Esenboğa'ya sormalarını istediğini ifade eden Cılız, sorduğunda bir yolcu uçağından başka kalkış yapılmadığını öğrendiğini kaydetti.
Cılız, ilerleyen saatlerde telefonların ve elektriklerin kesildiğini belirterek, 16 Temmuz'da 17.30 gibi kapılar açıldıktan sonra Merkez Komutanlığı ekiplerince gözaltına alındıklarını dile getirdi.
FETÖ ile bir bağı bulunmadığını savunan Cılız, tahliye talebinde bulundu.
- Eski tuğgeneral de suçlamaları kabul etmedi
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda Plan Prensipler Başkanlığı Proje Yönetim Daire Başkanı olarak görev yapan sanık eski tuğgeneral Fikri Özgür de savunmasında, isnat edilen suçları kabul etmediğini söyledi.
Özgür, 15 Temmuz'da Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğününe davetli olduğunu ancak birinci amirinin yurt dışında görevde, yerine bakacak kıdemli generalin de yıllık izinde olmasından dolayı Plan Prensipler Başkanlığı'na vekalet etmesi gerektiğini, bunun için katılamayacağını düğün sahiplerine ilettiğini bildirdi.
Cuma günü 18.30-19.00 gibi mesaiden çıktığını ve evine gittiğini anlatan Özgür, ailesiyle birlikte vakit geçiriyorken uçak sesleri duyduğunu, bunun üzerine aradığı numaralara ulaşamadığını öne sürdü.
Özgür, yakınında oturan harekat başkanlığından tuğgeneral Ercan Dursun'un evinin kapısını çaldığını, eşinin çıktığını ve Dursun'un karargaha gitmek üzere ayrıldığını söylediğini belirtti. Özgür, normal olmayan bu uçuşların sebebini öğrenebilmek için kendisinin de karargaha gelmek üzere yola çıktığını, birliğe geldiğinde arka nizamiyedeki uzman çavuşun, güvenlik harekat merkeziyle de görüşmesine rağmen içeri almadığını öne sürdü.
Beklerken yanına başkalarının da geldiğini, bu sırada kendini üsteğmen olarak tanıtan, güvenlik taburundan birinin ikinci denemesinde giriş yapabildiğini ifade eden Özgür, kendisi ve beraberinde bekleyen diğerlerinin de aracın peşinden giriş yaptığını iddia etti.
Neler olduğunu öğrenmek için komuta katı olan birinci kata çıktığını, burada Hava Kuvvetleri Genel Sekreteri eski albay Veysel Kavak'ın odasına girdiğini belirten Özgür, Kavak'ın sürekli telefonla görüştüğünü, Orgeneral Abidin Ünal ile de görüşme yapıp kimsenin birliğe giriş çıkış yapmamasını emrini ilettiğini söyledi.
Özgür, Cevat Yazgılı'nın da karargahta olduğunu öğrendiğini, onun odasına gittiğinde harekat merkezin girişinde ateş açtığı ve tutuklama yapılmasına dair girişimleri konuştuğunu belirterek, kendisinin de Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi'ne gidip girmeye çalıştığını ancak içeri alınmadığını öne sürdü.
"Öğrenebildiğim bilgiler doğrultusunda Hava Kuvvetleri Komutanı ile temasta olduğunu öğrendiğim Kurmay Başkanına vekalet eden Tümgeneral Cevat Yazgılı'nın yanında kalıp emirlerini yerine getirmeye çalıştım." diyen Özgür, karargahın bazı camlarının Genelkurmay'dan gelen atışlar yüzünden kırılması üzerine giriş kata indiklerini ancak daha sonra Güvenlik Harekat Merkezi'ne geçtiklerini kaydetti.
Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi'nin iletişim ve elektriğinin kesildiğini de anlatan Özgür, kaçma girişiminde bulunulması ihtimaline karşılık havalandırmalara da asma kilit takıldığını söyledi.
Özgür, cumartesi günü olaylar sona erinceye kadar Güvenlik Harekat Merkezi'nde beklediklerini, sonrasında da Yazıgılı'nın harekat merkezinde bulunanların gözaltına alınmasını Merkez Komutanlığı'ndan istediğini bildirdi.
Orgeneral Ünal'ın, karargaha geldikten sonra orada bulunanların evlerine gitmelerini istediğini, bunun üzerine 20.00 gibi çıktığını ifade eden Özgür, 19 Temmuz'da gözaltına alınıp, 23 Temmuz'da tutuklandığını dile getirdi.
Özgür, terör örgütü ile de bağı bulunmadığını iddia ederek, tahliye talebinde buludu.
Duruşmada savunma yapan sanık eski üsteğmen Burak Deniz de terör örgütüyle bir bağı olmadığını iddia etti.
İsnat edilen suçları kabul etmeyen Deniz, tahliyesini istedi.
Duruşma, yarına ertelendi.