ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Bugünkü karar, 'hakimleri Kızılay'da yürütmeyiz' diyenlere bir cevaptır. 'Kızılay'da yürürseniz yüzünüze tükürürIer' diyenlere bir cevaptır. 'Sizi Yüce Divan'da yargılarlar' diyenlere bir cevaptır. Bütün bu tehditlere karşı Türkiye'nin demokratik kapasitesini, hukuki olgunluğunu gösteren bir cevaptır." dedi.
Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
MYK toplantısı sürerken "herkesi kucaklamak istiyoruz, 16 milyona saygı duyuyorum, 82 milyonu kucaklamak istiyorum" diyen CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayının büyük bir saldırganlıkla önüne geleni gafletle, delaletle suçlayarak cümleler kurmaya başladığını dile getiren Çelik, "Bütün bu süreç boyunca göstermeye çalıştığı birtakım sempatik cümleler yerine, çatışmacı ve sürece saygı göstermeyenlerin üslubuna uygun bir sonuç davranışı ortaya koymuş oldu. Sürece saygı göstermediler, şimdi sonuca da saygı göstermiyorlar." diye konuştu.
Kararı İstanbul halkının vereceğine işaret eden Ömer Çelik, şunları kaydetti:
"Bu kadar kine, bu kadar öfkeye bu kadar telaşa bu şekildeki tehdit cümlelerine hiçbir şekilde gerek yok. Kendinden emin olanın sükunetini koruması lazım. Kendinden emin olanın demokratik meşruiyet içinde ve hukuk sınırlarında kalması lazım. Baştan beri 'YSK'ya saygı duyuyoruz' diyenlerin 'YSK'yi kınıyoruz' diye meydanlarda YSK'yi yuhalatmaya kalkması, gafletten, delaletten, hıyanetten bahsederek böyle çatışmacı bir üslupla provokatif bir yaklaşım ortaya koyması, bu telaş nedir? sorusunu herkesin önüne getiriyor. Bu telaş karşısında şüphe işaretleri daha da artıyor."
Sözcü Ömer Çelik, YSK'nin verdiği kararda seçimin iptali ile suç duyurularında bulunmasının son derece ciddi bir olay olduğuna işaret ederek, "Bunun arkasından muhalefet sözcüleri, tüm bunlar karşısında saygılı bir tutum ortaya koyacakları yerde geliyorlar şimdi daha karar açıklanır açıklanmaz Türkiye'yi yabancılara şikayet etmeye başlıyorlar." ifadesini kullandı.
Türkiye'de ne olup bittiğini kavramamış olan, ülkedeki bazı marjinal siyasi çevrelerin güdümünde kalan Avrupa Parlamentosu raportörünün, "Türkiye'de demokratik bir geçiş olmayacağını anladık." cümlesini bugün muhalefet partilerinden birisinin açıklamasında birebir gördüklerini aktaran Çelik, şöyle devam etti:
"İnsan en azından cümleyi biraz değiştirmeye çalışır. Kes-kopyala-yapıştır usulü ile aynı cümlenin kullanılması, ağzını açan herkesin Türkiye'nin demokrasisine sahip çıkacağı yerde Türkiye'yi yabancılara şikayet eden bir üslupla hareket etmesi son derece dikkat çekicidir. Bu cümleleri, milletin önüne getirmek nasıl bir siyasi vizyonsuzluk içinde olduklarını gösteriyor."
- "Bunların adı demokratik geçiş olmuyor mu?"
Ömer Çelik, Türkiye'de yerel seçimlerin ardından bazı illerin başka partilerin yönetimine geçtiğini dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunlar olurken bunların adı demokratik geçiş olmuyor mu? Bunlar Türkiye'nin demokrasi kapasitesinin göstergesi olmuyor ama CHP bir şeyi istediğinde o olmadığı zaman bu demokrasi hanemize eksi olarak yazılıyor. Böyle bir mantık, ancak CHP'ye nasip olacak bir mantıktır. Çünkü zihniyet şudur, 'Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir' cümlesinin peşine 'Egemenlik ancak bizim elimizle kullanılır' cümlesini koyan bir zihniyettir karşımızdaki, ancak Yüce Divanla konuşan bir zihniyettir, ancak vesayetle konuşan bir zihniyettir. Buradan şöyle bir tablo çıkıyor. Sadece usulsüzlüklere göz yumarsak bize demokrat diyecekler. Usulsüzlüklere göz yummadığımız için demokratlığımızı eleştirmeye kalkıyorlar."
Ömer Çelik, şöyle konuştu:
"Buradaki problemimiz şudur. Demokrasi konusunda da hukuk konusunda da kurdukları cümlelerin hemen hemen tamamının sadece tercüme cümlesi olmasıdır. Dışarıda birileri söylüyor, onu sadece içeriye tercüme etmekle sınırlı bir tutum sergiliyorlar. 'Hakimler Kızılay'da yürüyemez' diyenler, 'AK Parti'nin YSK üzerinde baskı kurduğunu' söylüyorlar. 'İstediğimiz gibi karar çıkmazsa hepinizi Yüce Divan'a göndeririz' gibi Yassıada zihniyetini tekrar hortlatmaya çalışanlar, AK Parti'nin YSK üzerinde baskı kurduğunu söylüyor.
Baskı açıktır ve alenidir. Aslında bugünkü karar, 'hakimleri Kızılay'da yürütmeyiz' diyenlere bir cevaptır. 'Kızılay'da yürürseniz yüzünüze tükürürIer' diyenlere bir cevaptır. 'Sizi Yüce Divan'da yargılarlar' diyenlere bir cevaptır. Bütün bu tehditlere karşı Türkiye'nin demokratik kapasitesini, hukuki olgunluğunu gösteren bir cevaptır. Sonuçta da olan şudur; millet iradesine başvurmakla ilgili bir sürecin önü yeniden açılmıştır. Hoşumuza gitse de gitmese de sürece saygı gösterdiğimiz için sonuca saygı gösteriyoruz. Bazı yerlerdeki sonuçlar istediğimiz gibi olmadı, yine saygı gösterdik."
- "Yeniden seçim yapılacak"
Seçimlerin yeniden gerçekleşeceğine işaret eden Çelik, "Memleketin yönetilmesinde yegane söz sahibi olan milletimize başvuracağız. İstanbul halkına başvuracağız. İstanbul halkı ne derse seçimin sonunda bunu hepimiz büyük bir saygıyla büyük bir sevgiyle karşılayacağız." dedi.
Ömer Çelik, "Herkesle barış içerisinde yaşamak istiyorum" diyenlerin hukuk ve demokrasi süreçlerinde istenmeyen bir karar ortaya çıktığı zaman öfke kusan birtakım cümlelerle provokatif birtakım yaklaşımlar ortaya koymasının altının çizilmesi gerektiğini vurguladı.
Süreci olgunlukla yürüteceklerine işaret eden Çelik, memlekette geçmiş yıllarda olduğu gibi vatandaşın iradesinin çalınacağı birtakım mekanizmaların ortadan kaldırıldığını anlattı.
Sözcü Çelik, bununla uzun bir süre mücadele ettiklerine değinerek, AK Parti'nin büyümesi ile Türkiye'deki demokrasi mücadelesinin güçlenmesi ve sivil siyasetin alanının genişlemesi arasında doğrudan bir ilişki bulunduğunu belirtti.
Seçimlerden AK Parti'nin nihayetinde birinci parti olarak çıktığını dile getiren Çelik, "Biz demokrasinin güçlenmesi, Türkiye'deki demokratik süreçlerin güçlenmesi ile kendi varoluşumuz arasında birebir ilişki kurmuş bir partiyiz ve bunun için bedel ödemiş bir lidere, bir genel başkana ve yönetici kadrolarına, teşkilatlara sahibiz." değerlendirmesinde bulundu.
Ömer Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Birinci amacımız, demokratik iradenin tam olarak ortaya çıkmasıdır. Bununla ilgili hak arayışımızı da hukuk içinde gerçekleştirmiş olduk ve tablo bu şekilde çıktı. Bundan sonrasında yine gideceğiz. Demokrasinin en güzel tarafı, her ne olursa olsun kazanan ve kaybeden partiler olur ama kaybeden tek bir vatandaşımız olmaz. O sebeple vatandaşlarımıza bu karardan sonra çeşitli yerlerde ortaya konulmaya çalışılan provokasyonları dikkatle izlediğimizi arz etmek isterim. Bu provokatörler, Türkiye'nin demokrasisinden yana, Türkiye'nin hukuk sisteminden yana kişiler değillerdir. Bunlar sürekli olarak gri hava, puslu hava ararlar, Türkiye'nin güvenliğine, hukuk sistemine karşı birtakım düşmanlıklar üretmeye çalışırlar.
Her ne olursa olsun parti adlarımız farklı olabilir, aidiyetlerimiz farklı olabilir, adlarımız farklı olsa da hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Hepimiz seçimlere gidiyoruz, demokrasiyi güçlendiriyoruz. Bu kararlar vatandaşlarımızın iradesinin merkezde olduğu, hakem olduğu süreçleri işletecektir. Hiç kimse bir diğerine husumetle bakmasın. Hiçbir vatandaşımızın tırnağına taş değsin istemeyiz. CHP adayının yaptığı provokatif konuşmada olduğu gibi, vatandaşın bir kısmını bir kısmına karşı kışkırtmak, bir kısmını bir kısmına karşı yuhalatmak gibi tavırlar elimizin tersiyle ittiğimiz tavırlardır. Barış içinde, kardeşlik içerisinde bu demokrasi sürecini de yürüteceğiz. Türkiye'nin hukuk gücü, demokrasi gücü, bu süreçleri son derece olgunlukla ve sakinlikle yürütmeye muktedirdir. Memlekette olağanüstü bir durum yoktur."
Sözcü Çelik, seçimleri yaptıklarını, sonuçların açıklandığını, birtakım belediyelerin el değiştirdiğini, birtakım belediyelerin aynı partilerle devam ettiğini vurgulayarak, "Sonuçta İstanbul ile ilgili ortaya çıkan bu sıkıntılı durum, bu yanlışlar bu kanunsuzluklar hukuk yollarına başvurularak seçimin yenilenmesi aşamasına geldi. Sonuçta yine milletimiz karar verecek, İstanbullular karar verecek. Siyasi partiler şimdi görevini yapacak. Sandıkta irade tecelli ettiği zaman bir kere daha 'sonuç ne olursa olsun başımızın üstünde yeri vardır' diyeceğiz ve bunu saygıyla karşılayacağız. Biz üzerimize düşeni yapacağız, vatandaşımız gereğini yapacaktır. Türkiye'deki mekanizmalar sağlıklı bir şekilde işleyecektir." sözlerini kullandı.
(Sürecek)