İSTANBUL (AA) - Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Yörük, "Total işitme kaybı olup biyonik kulak ameliyatı ile işitmesini geri kazanmış, konuşma ve konuşmayı anlama performansı yüksek çocukları gördükten sonra aileler bunun bir kader olmadığını, çözülebildiğini görüyorlar." ifadelerini kullandı.
Cochlear açıklamasında görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Özgür Yörük, 2020 yılı itibarıyla yapılan yenidoğan işitme taraması programına göre, işitme kayıplı yenidoğan oranının yüzde 3 olduğunu ve bu grubun yüzde 80'inde total işitme kaybı tespit edildiğini belirtti.
Türkiye'deki işitme kaybı istatistikleri ve hasta hikayelerindeki bölgesel farklılıklara değinen Yörük, soğuk hava koşullarına sahip bölgelerde özellikle erişkin yaşta "kronik otitis media"ya bağlı total işitme kayıplarına daha sık rastlandığını aktardı.
Yörük, kırsal bölgelerde doğuştan işitme kayıplı çocukların ailelerinde kadercilik anlayışı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Kırsal bölgelerde çocuklarının hastalığını kabullenme ve bununla yaşama gibi bir davranış hakim. Bu davranışlar nedeniyle tedavi imkanlarından en az faydalanan hasta grubuna Doğu Anadolu'da rastlıyoruz. Örneğin, ülkemizde her yıl ortalama koklear implant ameliyatı ile duyabilecek 3 bin 500 civarında total işitme kayıplı çocuk doğuyor ancak bu çocukların maalesef 2 bin 500'ü bu ameliyattan faydalanabiliyor. Yaklaşık 7 yıldır koklear implant ameliyatlarını yapıyoruz ancak total işitme kaybı olup biyonik kulak ameliyatı ile işitmesini geri kazanmış, konuşma ve konuşmayı anlama performansı yüksek çocukları gördükten sonra aileler bunun bir kader olmadığını, çözülebildiğini görüyorlar."
- "İşitme kaybına karşı koklear implant tedavisi SGK kapsamında"
İşitme kaybına karşı koklear implant tedavisinin SGK kapsamında olduğunu aktaran Yörük, "Total işitme kayıplı doğan çocukların cihazlandırılması veya koklear implant ile işitmenin yeniden kazandırılması SGK geri ödeme kapsamında olmasına rağmen ailelerin haberdar olmadıklarını görüyoruz. 2014 yılından beri üniversitemiz bünyesinde herhangi bir ücret alınmaksızın koklear implant ameliyatı yapıyoruz. Bölgemizdeki 3. basamak merkezlerin kapasite ve yeterlilikleri oldukça iyi hatta batı illerimizden buradaki imkanları duyup tedavi olmak için gelen hastalarımız da oluyor. Ayrıca günümüzde ilaç tedavilerinden, cihaz ve cerrahi çözümlere kadar (koklear implant) tüm imkanlar merkezlerimizde sunuluyor. Tanı aşamasında da odyolojik tanılama ve ölçüm yöntemlerinin tamamı yapılabiliyor. İşitme kaybı yaşayan bireylerin bilgilendirilmesi için yazılı ve görsel medya araçlarının yoğun bir şekilde kullanılması toplumsal bilinç düzeyini arttıracaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Yörük, işitme kaybı sorununu çözmekte problemin nereden kaynaklandığını ayırt etmenin önemli olduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
"Medikal tedavi, yani ilaç tedavisi ile düzelmeyen, hafif ve orta derecedeki işitme kayıplarında kulak zarları delik değilse işitme cihazları verilmeli. Kulak zarı delikse mutlaka ameliyat ile önce kulak zarının kapatılması, zar kapatıldıktan sonra işitme kaybı devam ediyorsa işitme cihazıyla ilerlenmesi önem taşıyor. Özellikle yenidoğanlarda total işitme kayıpları, okul öncesi ve okul döneminde 'sekretuar otitis' ve 'kronik otitis media'ya bağlı hafif ve orta şiddette işitme kayıpları, erişkinlerde ise 'presbiakuzi' ve 'kronik otitis media'ya bağlı orta ve ileri derece işitme kayıpları daha fazla görülüyor. Bireyde orta ve ileri derece iletim veya mikst tip işitme kaybı varsa ve işitme cihazından fayda görmüyorsa kemiğe veya orta kulağa implante edilen işitme çözümleri ameliyat ile takılabilir. Bireyde ileri ve çok ileri derece işitme kaybı var ve işitme cihazından fayda görmüyorsa koklear implant ameliyatı ile işitme yeniden kazandırılabilir."