İSTANBUL (AA) - Limak Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, arz ve talebin bir an önce dengelenmesini isteyerek, "Çünkü, inşaat sektöründe maliyetler gerçekten artmış durumda. Sadece Türkiye'de de değil, biz 15 ülkede iş yapıyoruz. Yani her yerde kömür arttı, her yerde enerji arttı, her yerde çimento arttı." dedi.
Vodafone Business ana sponsorluğunda düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi kapsamında yapılan "2022 Hedef ve Stratejileri" başlıklı panel, Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Kestioğlu moderatörlüğünde, Akkök Holding İcra Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü, Doğan Holding Üst Yöneticisi (CEO) Çağlar Göğüş, Limak Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, Pegasus Havayolları Genel Müdürü Mehmet Nane ve Akfen Holding CEO’su Selim Akın'ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Burada konuşan Limak Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının iş yapış şekillerini değiştirdiğine değinerek, salgının seyrindeki yavaşlamanın ardından tüm dünyadaki talep artışıyla beraber, imalat ve hizmet sektörünün çok hızlı bir aksiyon içine girdiğini söyledi.
Özdemir, salgın süresince belirsizliklerin arttığını ifade ederek, "Arz ile talep birbirini karşılamıyor. Tüm dünyada, inanılmaz bir talep enflasyonu oldu. İnanılmaz bir maliyet enflasyonu oldu. Dolayısıyla bizim de kendi sektörlerimizde maliyetler arttı." ifadelerini kullandı.
İnşaat sektörünün dijital dönüşüme adeta direnen bir sektör olduğunu ifade eden Özdemir, salgının bu anlamda sektörün dijitalleşmesine katkı sağladığını dile getirdi.
Özdemir, dünya ticaretinde kartların yeniden dağıtıldığını belirterek, "Dünya yeniden bir düzene alışmaya çalışıyor. Dolayısıyla herkes Çin'le ticaretini gözden geçirirken, Türkiye aslında yeni bir üretim üssü olabilir mi? Ama tabii üretim üssü olmak çok da kolay değil. Çünkü Çin müthiş bir güçle orada. Dolayısıyla Türkiye aslında üretim gücü olma ihtimalini yeniden değerlendirebilir mi? Bu ekonomideki bütün paydaşların her birlikte değerlendirebileceği bir konu olarak dikkati çekiyor." diye konuştu.
İnşaat sektöründeki çimento, demir ve enerji girdilerindeki fiyat artışı nedeniyle maliyetlerin arttığını anlatan Özdemir, şunları kaydetti:
"Sektörde, işçi bulmakta zorlanıyoruz. İş gücü fiyatlamasının yeniden yapılabileceği bir döneme giriyoruz ki tüm dünya enflasyonu konuşuyor. Bu enflasyon geçici mi, kalıcı mı? Burada dünya ikiye ayrılmış durumda. Biz de ihtiyatlı optimistler olarak inşallah arz ve talep dengesinin bir an önce, yerini bulmasını istiyoruz. Çünkü, inşaat sektöründe maliyetler gerçekten artmış durumda. Sadece Türkiye'de de değil, biz 15 ülkede iş yapıyoruz. Yani her yerde kömür arttı, her yerde enerji arttı, her yerde çimento arttı. Dolayısıyla, artışlar şu anda olumsuz olarak tüm dünyada sektöre yansımaya devam ediyor."
Özdemir, 2022'de tüm şirketlerin asimetrik, garip, enflasyonist ortamda ellerindekini korumaya odaklanması gerektiğini ifade ederek, "Bunu sürdürülebilir kılmaya odaklanmalıyız. Evet finansal sonuçlar, finansal başarılar önemli ama aynı zamanda bunu sürdürülebilir kılmamız gerekiyor. Türkiye dünyanın bir parçası. Arkamızı dönemeyiz. Bu büyük rekabet ortamında var olmak için dönüşmemiz de gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "CEO'ların konuştuğu konuların başında enflasyon, tedarik zinciri ve çalışma ortamı geliyor"
Pegasus Havayolları Genel Müdürü Mehmet Nane de salgının ekonomik etkileri bakımından bu yılın geçen yıldan iyi olduğunu, gelecek yılın da bu yıldan çok daha iyi olacağını dile getirdi.
Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği'nin (IATA) salgın süresince hazırladığı raporla salgının sektöre etkisine ışık tuttuğunu belirten Nane, "IATA'nın raporlarında bile 2 ay içerisinde ciro kaybı tahmini oranı 10 kat değişti. Bu neyin göstergesi? Bu ciddi bir belirsizliğin göstergesi. Benzer bir belirsizlik 2021 yılının ortasında nisan, mayıs ayında, özellikle de bu delta varyantının hayatımıza girmesiyle oluştu. Yoksa biz bütçelerimizi yaparken 2021 sonunda, 2019 seviyesini yakalamayı öngörüyorduk sektör olarak." diye konuştu.
Nane, Rusya ve İngiltere'nin delta varyantını gerekçe göstererek Türkiye'ye sınırları geç açmasının turizm gelirlerini olumsuz etkilediğini belirterek, "Halen gelmeye devam etseler de özellikle yüksek yaz sezonunda biz bu misafirleri kaçırdık. Hali hazırda ciddi anlamda turist geliyor ama bu yılı kurtarmaya yetecek mi? Hayır. Bu 2019'la başa baş gelmeye yetecek mi? Hayır. Ancak 2020'den daha iyi olacağımızı söylemek mümkün." ifadelerini kullandı. Dünyada CEO'ların konuştuğu konuların başında enflasyon, tedarik zinciri ve çalışma ortamı geldiğini aktaran Nane, havacılık sektörü özelinde ise sektörün salgındaki gelişmelere çok duyarlı olduğunu söyledi ve özellikle kendi kontrolleri ve yaptıkları işin dışında oluşan gelişmelerin de kendilerini etkileyeceğine vurgu yaptı.
- "Ekonomide belirsizlikler olsa da 2022'nin ilk yarısı adına iyimserim"
Akfen Holding CEO’su Selim Akın ise salgının ekonomiye etkilerini makro ve mikro ölçekte değerlendirirken, ön görülemeyen bir dünya ekonomisiyle karşı karşıya olunduğunu söyledi
Akın, Türkiye özelinde ise büyüme rakamlarının gayet kuvvetli ve cari açığın küçülüyor olmasına rağmen, hem kur dalgalanmasının hem de enflasyon baskısının hissedildiği bir döneme girildiğini belirtti.
Akfen Holding olarak 2022 yılında emtia fiyatlarını gün ve gün takip ederek, günlük stratejilerini değiştirebileceklerini aktaran Akın, "Biz birçok farklı sektördeyiz. Bakır madenimiz var, oradaki emtia fiyatlarını takip ediyoruz. Bir yandan petrol fiyatları ne olacak diye ona bakmaya çalışıp, önlemlerini almaya çalışıyoruz. Enerji fiyatlarında işte hem doğal gaz fiyatına bakıyoruz. Hem bir yandan iklim koşullarına bakıyoruz. GYO'da otel yatırımlarımız var. Dolayısıyla böyle günlük kararlar aldığımız, günlük strateji belirlediğimiz bir yıl gibi olacak 2022." ifadelerini kullandı.
Ekonomide belirsizlikler olsa da 2022'in ilk yarısı adına iyimser olduğunu dile getiren Akın, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çünkü neden iyimserim? Enerji fiyatlarını konuşuyoruz. Türkiye'nin aslında ne kadar ucuz kaldığı konuşuyoruz. Biz ilk enerji fizibilitemizi yaparken kilowattsaati 10 dolar sentten bakıyorduk. Şu anda daha yeni 7 dolar sente daha yeni geldik. Aradan 12 sene geçti. Yani dolayısıyla biz ucuz kaldık. Türkiye aslında yabancı yatırımcı için hem yatırım fırsatlarının çok olduğu, hem de çok ucuz olduğu bir ülke. BBVA'nın Garanti'de yapacağı geri alım programı bunun en büyük örneği. Bu Türkiye'nin ne kadar ucuz kaldığını, ne kadar aslında geleceğinin parlak olduğunu ve ne kadar önem verildiğinin çok önemli bir örneğiydi. Dolayısıyla ben sermaye piyasalarında hem ucuz olduğumuzu hem de çok fırsat olduğuna inanıyorum."