ANKARA (AA) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, küresel büyümenin yılın ilk yarısında istikrar kazandığını ve gücünü korumaya devam ettiğini belirtti.
Yılın üçüncü enflasyon raporunun tanıtımı amacıyla Sheraton Ankara Oteli'nde toplantı düzenlendi.
Çetinkaya, burada yaptığı konuşmada, küresel büyümenin yılın ilk yarısında istikrar kazandığını ve gücünü korumaya devam ettiğini söyledi. ABD ekonomisinde büyüme daha istikrarlı bir görünüm arz ederken, Avro Bölgesi, Japonya ve İngiltere'de ekonomik büyümenin yılın ilk çeyreğinde yavaşladığını ifade eden Çetinkaya, bu ülkeler için yıl sonu tahminlerinin aşağı yönlü güncellendiğini dile getirdi.
Gelişmekte olan ülkelerde ise para birimlerindeki değer kayıpları, yükselen petrol fiyatları ve dış ticarette küresel ölçekte artan korumacılık söylemleri nedeniyle büyüme görünümünün ülkeler arasında farklılaştığına dikkati çeken Çetinkaya, yükselen emtia fiyatları ve enerji fiyatlarına karşın, tüketici ve çekirdek enflasyon oranlarının, küresel ölçekte ılımlı seyrettiğini bildirdi.
Çetinkaya, olumlu büyüme performansı ve destekleyici maliye politikasına bağlı olarak Amerikan Merkez Bankasının (Fed) para politikasındaki normalleşme sürecini hızlandırma ihtimalinin belirgin ölçüde yükselerek, ABD tahvil getirilerinin artmasına neden olduğunu belirtti, ABD dolarındaki yükselişin son dönemde küresel finansal piyasalarda dalgalanmalara yol açtığını hatırlattı.
Gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algısının bozulmasıyla portföy akımları yılın ikinci çeyreğinde zayıflarken, döviz kurlarında da değer kaybı ve oynaklık artışı gözlendiğini dile getiren Çetinkaya, "2018 yılının ikinci çeyreğinde küresel finansal piyasalarda artan oynaklıklar ve gelişmekte olan ülkelerin risk primlerindeki yükselişler etkili oldu. Bunlara ilave olarak, yurt içi belirsizlikler ve cari açık ile enflasyonda görülen yükseliş Türkiye'nin ülke risk primi ile döviz kurlarına dair göstergelerin olumsuz ayrışmasına yol açtı. Sıkılaşan finansal koşullara paralel olarak ikinci çeyrekte bankaların işletmelere uyguladığı kredi standartları da sıkılaştı, yavaşlayan faaliyetin de etkisiyle işletmelerin kredi talebi azaldı. Böylelikle kredilerin büyüme hızı ikinci çeyrekte de gerilemeye devam etti." diye konuştu.
Çetinkaya, tüketici enflasyonunun ikinci çeyrekte hızlı bir artış kaydederek yüzde 15,4 seviyesine ulaştığını, enflasyondaki yükseliş alt gruplar geneline yaygın olmakla birlikte özellikle gıda, temel mal ve enerji kalemlerindeki artışın dikkati çektiğini söyledi.
Çekirdek enflasyon göstergelerinin de kötüleştiği ve ekonomik birimlerin fiyat artırma eğiliminin oldukça güçlendiğinin gözlendiğini anlatan Çetinkaya, toplam talep koşullarının enflasyon üzerindeki etkisinin ikinci çeyrek itibarıyla kademeli olarak zayıflamaya başlamakla birlikte maliyet yönlü baskılar ve bozulan fiyatlama davranışlarının enflasyon görünümünü olumsuz etkilediğini söyledi.
- "Büyümenin sürükleyicisi özel tüketim harcamaları oldu"
İktisadi faaliyet yılın ilk çeyreğinde Nisan Enflasyon Raporu'nda öngörülenden bir miktar daha güçlü seyrederken, büyümenin sürükleyicisinin ağırlıklı olarak özel tüketim harcamaları olduğunu belirten Çetinkaya, iktisadi faaliyetin yurt içi talepteki yavaşlamaya bağlı olarak ikinci çeyrek itibarıyla dengeleme eğilimine girdiğini, diğer taraftan turizmdeki güçlü toparlanmanın desteğiyle net ihracatın büyümeye desteğinin sürdüğünü bildirdi.
Çetinkaya, nisan ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısındaki 75 baz puanlık sıkılaştırmadan sonra iki faiz artırımı ile toplamda 425 baz puanlık ilave parasal sıkılaştırma yaptıklarını ifade etti. Çetinkaya, "Önceki rapor döneminden sonra 23 Mayıs 2018'deki ara toplantıda, piyasalarda gözlenen sağlıksız fiyat oluşumları ve enflasyon beklentilerinde süregelen yükselişin genel fiyatlama davranışlarına dair riskleri artırdığı hususları dikkate alınarak Geç Likidite Penceresi borç verme faiz oranı 300 baz puan artırıldı." dedi.
Para politikasının öngörülebilirliğini artırmak ve aktarım mekanizmasını güçlendirmek amacıyla 28 Mayıs'ta açıklanan kararla da para politikasının operasyonel çerçevesinin sadeleştirilmesi sürecinin 1 Haziran'dan geçerli olmak üzere tamamlandığını aktaran Çetinkaya, böylece bir hafta vadeli repo ihale faizini politika faizi olarak tanımlayarak fonlamayı asli olarak bu kanaldan yapmaya başladıklarını dile getirdi.
Gecelik vadedeki piyasa faizlerinin, gecelik borçlanma ve borç verme oranları arasındaki simetrik koridorda, politika faizinin etrafında oluştuğu bir çerçeveye geçtiklerini bildiren Çetinkaya, haziran ayı PPK toplantısında ise enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyelerin fiyatlama davranışları üzerinde risk oluşturmaya devam ettiği vurgusuyla parasal sıkılaştırmanın güçlendirilmesine karar verdiklerini ve politika faizini yüzde 16,50'den yüzde 17,75'e yükselttiklerini söyledi.
- "Sıkı para politikasının uzun bir müddet korunmasına karar verdik"
Çetinkaya, temmuzdaki PPK toplantısında ise iç talep koşullarındaki yavaşlamayla para politikasının gecikmeli etkilerinin izlenme gereğini dikkate alarak, politika faizini değiştirmediklerini belirterek, "Bununla birlikte enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyelerin fiyatlama davranışları üzerinde risk oluşturmaya devam ettiğine dikkati çekerek sıkı para politikasının uzun bir müddet korunmasına karar verdik." ifadelerini kullandı.
Mayıs ve haziran aylarındaki parasal sıkılaştırma ve Türkiye'nin risk priminde gözlenen artışın, kur takası faizlerinin tüm vadelerde bir önceki rapor dönemine göre yükselmesine neden olduğuna işaret eden Çetinkaya, "Getiri eğrisi daha negatif eğim alarak gerek önceki rapor dönemine göre gerekse emsal ülkelere kıyasla daha sıkı parasal koşullar ima eden bir görünüm sergiledi." dedi.
Gelişmekte olan ülkelere yönelik bozulan risk algısına ilave olarak jeopolitik gelişmeler ile yurt içindeki makroekonomik görünüme dair endişeler sonucunda, Türk lirasının ima edilen oynaklığının Nisan Enflasyon Raporu dönemine kıyasla belirgin şekilde yükseldiğini anlatan Çetinkaya, şunları kaydetti:
"Ticari kredi büyümesi, kredi koşullarındaki sıkılaşma ve kredi talebindeki düşüş kaynaklı olarak yılın ikinci çeyreğinde yavaşlarken, tüketici kredileri büyümesi, konut kredilerindeki kampanyalara bağlı olarak bir miktar hızlandı. Yılın ikinci çeyreğinde belirgin şekilde bir sıkılaşmaya işaret eden finansal koşullar endeksine başta getiri eğrisinin eğimi ve risk primindeki gelişmeler olmak üzere tüm bileşenler sıkılaştırıcı yönde etkide bulundu."
(Sürecek)