İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, uluslararası ticarette artan korumacılık söylemlerinin küresel makroekonomik görünüm üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerine dair endişelerin, mart başından itibaren tahvil getirilerinin bir miktar gerilemesine yol açtığını belirterek, "Ancak, gelişmiş ülkelerde merkez bankalarının para politikasında normalleşme sürecine dair beklentilerin güçlü kalmasıyla uzun vadeli tahvil getirileri yükselmeye devam etti." dedi.
Çetinkaya, yılın 2'nci Enflasyon Raporu'nun açıklandığı bilgilendirme toplantısında, son dönemde küresel ekonomide ve Türkiye ekonomisinde meydana gelen gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Enflasyon raporlarında konjonktürel gelişmeleri özetleyip tartıştıkları bölümlere ilave olarak ekonomik gündeme ilişkin öne çıkan bazı özel konulara dair çalışmalara yer verdiklerini anlatan Çetinkaya, bu raporda da uluslararası ticarette son dönemde gözlenen korumacılık eğilimlerinden bahsederek, bu eğilimlerin olası sonuçlarını ele aldıklarını bildirdi.
Çetinkaya, küresel iktisadi faaliyetin istikrarlı şekilde güçlenmeye devam ederken, küresel enflasyon gelişmelerinin ılımlı seyrettiğini aktararak, "Birinci çeyreğe ilişkin küresel büyüme tahminleri önceki çeyreğe kıyasla yükselişe işaret ediyor. Yıl geneline dair büyüme tahminleri de gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde yukarı yönlü güncellendi." diye konuştu.
Uluslararası ticarette artan korumacılık söylemlerinin küresel makroekonomik görünüm üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerine dair endişelerin mart başından itibaren tahvil getirilerinin bir miktar gerilemesine yol açtığına işaret eden Çetinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak, gelişmiş ülkelerde merkez bankalarının para politikasında normalleşme sürecine dair beklentilerin güçlü kalmasıyla uzun vadeli tahvil getirileri yükselmeye devam etti. Diğer yandan, küresel risk iştahına bağlı olarak sermaye akımları dalgalı bir seyir izlemekte. Şubat başından itibaren küresel finansal piyasalarda gözlenen oynaklıklar ve yakın dönemde ABD ile Çin arasında süregelen dış ticaretteki korumacılığa dair tartışmalar gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinde yükselişe neden oldu.
Türkiye'nin ülke risk primi de benzer hareket etti. Risk primindeki artış ve portföy girişlerindeki azalış, Türk lirasının değeri ve ima edilen oynaklığı üzerinde de etkili oldu. Arz ve talep yönlü gelişmelerin etkisiyle, ticari kredilerin büyüme eğiliminin tarihsel ortalamalara yakınsadığını, tüketicilere yönelik ihtiyaç ve konut kredilerinin büyüme eğiliminin ise 2017'nin son çeyreğinden bu yana bir miktar ivme kaybettiğini görüyoruz."
- "İlk çeyrekte iktisadi faaliyet bir miktar ivme kaybetmekle birlikte gücünü korudu"
Murat Çetinkaya, tüketici enflasyonunun yılın ilk çeyreğinde 2017 sonuna kıyasla 1,69 puan gerileyerek yüzde 10,23 seviyesine düştüğünü aktararak, "Alt gruplar genelinde görülen bu yavaşlamanın ağırlıklı olarak baz etkilerinden kaynaklandığını, çekirdek enflasyon göstergelerindeki iyileşmenin daha sınırlı kaldığını ve fiyatlama davranışında belirgin bir iyileşme kaydedilmediğini görüyoruz. Diğer taraftan, gerek üretici fiyatları kaynaklı maliyet baskıları gerekse güçlü seyreden talep koşulları tüketici enflasyonu üzerinde etkili olmayı sürdürüyor." ifadelerini kullandı.
Ocak Enflasyon Raporunda öngördükleri gibi, 2017'nin son çeyreğinde de güçlü seyreden büyümeyi özel ve kamu tüketiminin sürüklediğini gözlemlediklerini belirten Çetinkaya, ilk çeyrekte ise iktisadi faaliyetin bir miktar ivme kaybetmekle birlikte gücünü koruduğu tahmin ettiklerini bildirdi.
Çetinkaya, iş gücü piyasasındaki olumlu gelişmelerin desteğiyle tüketim harcamalarının birinci çeyrekte büyümeyi desteklemeyi sürdürdüğünü, kapasite kullanımının yüksek seyrettiği sektörlerde makine teçhizat yatırımlarının hızlandığını ve net ihracatın dönemlik büyümeye katkısının arttığını tahmin ettiklerini dile getirdi.
- "Finansal koşullar yılın birinci çeyreğinde bir miktar sıkılaştı"
TCMB Başkanı Çetinkaya, konuşmasının "Para Politikası Uygulamaları ve Parasal Koşullar" bölümünde, fiyatlama davranışlarına dair risklerin devam etmesi nedeniyle para politikası duruşunu 2017'nin son çeyreğinde kademeli olarak sıkılaştırdıklarını anımsattı.
Kasımda Türk lirası ve döviz likiditesine dair
önlemler aldıklarından bahseden Çetinkaya, aralıkta gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz artışı gerçekleştirirken, ocak ve martta enflasyon görünümde kalıcı bir iyileşme oluncaya kadar sıkı para
politikası duruşunu koruyacaklarını ve gerekli görülmesi halinde ilave sıkılaşmaya gidebileceklerini duyurduklarını ifade etti.
Çetinkaya, nisan ayındaki PPK toplantısında ise enflasyona ilişkin riskleri sınırlamak amacıyla ölçülü bir parasal sıkılaştırma yapmaya karar verdiklerini hatırlatarak, şunları söyledi:
"Bu doğrultuda, Geç Likidite Penceresi (GLP) borç verme oranı yüzde 12,75'ten yüzde 13,50'ye yükseltildi. Sistemin fonlama ihtiyacı kasımdan itibaren tamamen GLP'den sağlanıyor ve dolayısıyla piyasadaki gecelik repo faiz oranları GLP borç verme oranı seviyesinde oluşuyor. Türkiye'nin ülke risk priminin yükselmesi sonucunda, parasal koşullara dair önemli bir gösterge olan kur takası faizleri tüm vadelerde Ocak Enflasyon Raporu dönemine göre yükseldi.
Jeopolitik gelişmeler ve risk primindeki yükselişin etkisiyle Türk lirası diğer gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine kıyasla daha fazla değer kaybetti ve daha dalgalı bir seyir izledi. Ticari kredi büyüme oranları tarihsel ortalamalara yakınsıyor. Benzer bir yavaşlama eğilimini tüketici kredilerinde de görüyoruz. Finansal koşulları belirleyen tüm unsurları topluca değerlendirdiğimizde, finansal koşulların yılın birinci çeyreğinde bir miktar sıkılaşmış olduğunu gözlemliyoruz."
(Sürecek)