ANTALYA (AA) - Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır, "Dünyada 100 milyar dolarlık coğrafi işaretli ürün pazarı var. Türkiye'deki pazar ise 100 milyon lira olarak ölçülüyor. Bunun yüzde 10'u yani 10 milyon liralık kısmı ürün ekonomiye kazandırılmış durumda." dedi.
Çandır, ATB tarafından, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) desteğiyle ANFAŞ Antalya Fuar Merkezinde düzenlenen 8. Yöresel Ürünler Fuarının (YÖREX) açılışında yaptığı konuşmada, hükümetin ekonomik büyüme bakımından birinci sırada yüksek katma değerli ürünlerin üretim ve ihracatını artırma hedefini koyduğunu belirterek, "Ülkemizin kısa sürede bu hedefe ulaşmasında Coğrafi İşaret Tesciline sahip yöresel ürünlerimizin hayati bir yeri bulunmakta." dedi.
Gelecek nesillere emanet bin yıllık zeytin ağaçlarından elde edilen zeytin ve zeytinyağlarının, incirin, fındığın, pirincin ve daha nice ürünün ne bir eşi ne de bir benzeri olduğuna işaret eden Çandır, kamudan en büyük taleplerinin Anadolu'nun eşsiz nitelikli ve coğrafi işaretli bu ürünlerin üretim ve ihracatına stratejik bir değer verilmesi ve en önemli teşviklerin sağlaması olduğunu dile getirdi.
Çandır, çünkü Avrupa Birliği içerisinde sadece tarım ve gıda ürünleri maharetiyle 22 milyar avronun üzerinde bir satış değerine ulaşıldığını ifade etti.
"Bizim mevcut coğrafi işaretli tarım ve gıda ürünümüzün yarısı kadar ürüne sahip bulunan Almanya 4 milyar avroluk, yarımızdan daha az sayıdaki İngiltere ise 1,5 milyar avroluk bir gelire sahip." diyen Çandır, bu konuda Avrupa'nın liderliğinin 6'şar milyar avroluk gelirle Fransa ve İtalya'da bulunduğu bilgisini verdi.
Çandır, Türkiye'nin potansiyelinin bu liderleri bile zorlayacak düzeyde olduğuna işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Ülkemiz genelinde bu potansiyeli harekete geçirebilmek için birbirinden değerli uğraşılar verilmektedir. Ancak bunlar ayrık ve dağınık bir yapıda yürütülmektedir. Birlikte hareket etmenin ve güç birliğinin avantajlarından yararlanmak için özellikle Kalkınma Bakanlığımızın çatısı altında müstakil bir yapıya kavuşturmamız gerekmektedir. Böylece Türk Patent ve Marka Kurumunun tescil yetkisiyle birlikte çok daha üretken ve verimli bir sektör yaratma gücüne sahip olabiliriz."
-"Anadolu'nun hemen bir nefeste sayabilecek yöresel ürünlerinin sayısı 2 bin 500 civarında"
Ali Çandır, Anadolu'nun hemen bir nefeste sayabilecek yöresel ürünlerinin sayısının 2 bin 500 civarında olduğunu, bunların sadece yüzde 10'unun coğrafi işarete sahip olduğunu söyledi.
Önerdiği müstakil yapılanma gerçekleştirildiğinde ve devlet coğrafi işaretli yöresel ürünlere hak ettiği desteği sağladığında, hem ülkede hem de dünyada şimdiki ile karşılaştırılamayacak ölçüde büyük bir pazara ulaşacaklarını belirten Çandır, bir diğer taleplerinin ise YÖREX hakkında olacağına işaret ederek, "Sizlerin desteği ve öncülüğü ile coğrafi işaretli ve coğrafi işaret başvurusunda bulunan ürünlerimiz başta olmak üzere yöresel ürünlerimizi YÖREX çatısı altında müstakil olarak ya da uluslararası bir fuarın içerisine taşımalıyız." ifadelerini kullandı.
Çandır, bu konuda milli bir hassasiyetle öncü olmalarını beklediklerini ifade eti.
Bir diğer beklentilerinin ise coğrafi işaret tescilini gerçekleştiren ve çalışmalar yürüten kurumlarımızdan olduğuna işaret eden Çandır, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yöresel ürünlerimizi coğrafi işaretlerle tescil ettirmeyi bir amaç değil, araç olarak görmeliyiz. Yöresel ürünlerimizi ekonomiye kazandıracak tabandaki birlik ve beraberliği artıracak örgütlenmenin sağlanmasına yardımcı olmalıyız. Kamu, sivil toplum ve özel sektörün birlikte sahiplenmesiyle her yıl gelişen YÖREX, bu yıl 70 ilimiz ve KKTC'den 125'i oda ve borsamız, 16 kalkınma ajansımız, 71 farklı kurum ve kuruluşumuzun yanı sıra 200'ü aşkın firmamızla 400'den fazla katılımla gerçekleşecektir. Geçtiğimiz yıl 155 binden fazla kişinin ziyaret ettiği YÖREX'in bu yılki ziyaretçi hedefiyse 200 bin kişidir. Gelen firmalarımızın ise daha fazla iş bağlantısı sağlamasıdır."
- "Fransa, coğrafi işaretli peynirlerini yüzde 57 daha pahalı satıyor"
ATB Başkanı Çandır, YÖREX kapsamında basın mensuplarına yaptığı açıklamada, YÖREX'te sadece tarım ürünlerinin yer almadığını, yöresinin adını alan tüm ürünlerin yer alacağını, tarım ürünlerinin YÖREX'in yüzde 60-65'ini kapsayacağını bildirdi.
YÖREX'e bu yıl 8 Avrupa ülkesinden katılım olacağını aktaran Çandır, coğrafi işaret sistemini önemsediklerine vurgu yaparak Fransa'nın coğrafi işaretli peynirlerini yüzde 57 daha pahalı sattığını, İtalya'nın bu anlamda yaptığı ihracattan 6 milyar avro gelir elde ettiğini dile getirdi.
Çandır, YÖREX'e başladıklarını 109 üründe coğrafi işaret olduğunu, şu anda 206 ürünün coğrafi işaret aldığına işaret ederek, "373 ürün coğrafi işaret kabulü alıp askıya çıktı. Odalar ve borsalarımızda 700'e yakın ürünün coğrafi işaretini almak için çaba sarf ediyor. Tüm Türkiye'de 2 bin 500 tane coğrafi işaret alabilecek ürünümüz var. Diğer ülkelerde bu kadar sayı yok, bu zenginlik sadece bizim topraklarımızda." ifadelerini kullandı.
Dünyada 100 milyar dolarlık coğrafi işaretli ürün pazarı olduğunu, Türkiye'deki pazarın ise 100 milyon lira olarak ölçüldüğünü kaydeden Çandır, "Bunun yüzde 10'u yani 10 milyon liralık kısmı ürün ekonomiye kazandırılmış durumda. Bunları ihraç etmemiz daha kolay olacak. Ve dünya ölçeğinde coğrafi işaretlerimizi kabul ettirmeliyiz." şeklinde konuştu.
Çandır, tarımda hep sonuçlar üzerinden yol alınmaya kalkışıldığından bahsederek, konuyla ilgili şunları anlattı:
" 'Şu üründe açığımız var ithalat yapalım mı?' diye tarım aklımıza geliyor. Ya da her ay enflasyon açıklanınca, bunun içerisinde gıdanın payı yüzde 21 olduğu için 'Gıda, enflasyonu kışkırtıyor' deniyor. Halbuki 15 sene önce geriye doğru baktığımızda tarım ürünlerinin enflasyonu sadece 3 yıl yukarıya itmişliği vardır, onun dışındaki bütün yıllarda gıda aslında enflasyonu aşağı çeken özelliktedir.
O yüzden tarımı bir tarafından değil ya da 'Antalya'da domates 50 kuruş, İstanbul'da 8 lira' popülizminden öteye, üreticiye üretim materyali hazırlayandan başlayıp üreticiye giden zincirin bütün halkalarının ele alınması, yeniden tasarlanması, güncellenmesi, uygun hale getirilmesi lazım. Bunun dışındakilerin hepsi şuna çıkıyor; üreticiye ürün satan tedarikçi şikayetçi, üretici şikayetçi, üreticide çalışan şikayetçi, ondan ürün alıp satan tüccar şikayetçi, tüketici şikayetçi, e bakandan da şikayetçi. Şikayetten öteye gidemiyoruz, o yüzden yeni bir hikaye yazmamız lazım ya da yeni bir format atmamız lazım."
Çandır sözlerini şöyle tamamladı:
"Tarımsal örgütlenmeyi sağlarsanız, tüketicinin birlikte alım yaparak maliyetlerin azalmasını sağlarsanız piyasa biraz daha düzelmiş olur. Burada dikkat edilmesi gereken konu yurt içi ve yurt dışı tüketici fiyatları. Oradaki enflasyon yüzde 18-20 civarında. Dolayısıyla enflasyon sepetinin içinde yüzde 21 olan gıdayı göz önüne alırsanız, enerjideki, diğer ürünlerdeki artışları göz ardı edersiniz. Oradan bakarsak bu kadar dolarize olmuş bir ekonomide, buradaki gelişmelerin enflasyona yansımasını arındırdıktan sonra dönem dönem enflasyonda tarımın olmadığını göreceksiniz. Enflasyon sepetinde gıdanın payı yüzde 21 oldu ama Türkiye gibi ekonomilerde gıdanın hane halkı ekonomisi içindeki payı yüzde 33 civarında."