ANKARA (AA) - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye'de kullanılabilir su miktarının 112 milyar metreküp düzeyinde olduğunu belirterek, "81 milyon olan ülke nüfusumuza göre kullanılabilir su miktarı bin 382 metreküpe kadar inmiş durumda. Önümüzdeki 30-40 yıl içinde kişi başına kullanılabilir su miktarı bin metreküpler düzeyine inecek. Suyun damlasını bile ziyan edemeyiz." ifadesini kullandı.
Bayraktar, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, suyun dünyada dengeli dağılmadığını, bazı bölgelerde kişi başına on binlerce metreküp kullanılabilir su düşerken, bazı bölgelerde temiz suya ulaşımının neredeyse imkansız bir hal aldığını bildirdi.
Gıda güvenliğinin ve kullanılabilir temiz suya ulaşımın gün geçtikçe daha da zorlaştığına işaret eden Bayraktar, sürdürülebilir bir su politikasının izlenmesi, akılcı ve kalıcı çözümler üretilmesi gerektiğini anlattı.
Bayraktar, tarımsal verimlilikte en önemli unsurun su olduğunun altını çizerek, tarımsal sulamanın yaygınlaştırılması, yüzde 60'a varan oranda su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerinin kurularak su kayıplarının azaltılması, yanlış sulamanın topraklara ve çevreye verdiği zararın en aza indirilmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin hızla su fakiri bir ülke olmaya doğru gittiğine dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:
"Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı bin metreküpten daha az olan ülkeler 'su fakiri', bin-2 bin metreküp arasında kişi başına kullanılabilir suyu olanlar 'su azlığı olan ülkeler', 8 bin-10 bin metreküpten daha fazla kişi başına kullanılabilir suyu olan ülkeler ise 'su zengini' olarak sınıflandırılıyor. Türkiye'de kullanılabilir su miktarı, 95 milyar metreküpü yurt içi akarsu, 3 milyar metreküpü komşu ülkelerden gelen akarsular, 14 milyar metreküpü ise yeraltı suyu potansiyeli olmak üzere 112 milyar metreküp düzeyinde bulunuyor. 81 milyon olan ülke nüfusumuza göre kullanılabilir su miktarı bin 382 metreküpe kadar inmiş durumda. Önümüzdeki 30-40 yıl içinde kişi başına kullanılabilir su miktarı bin metreküpler düzeyine inecek. Su fakiri olmamıza çok az zaman kaldı. Suyun damlasını bile ziyan edemeyiz. Herkes bunun bilincinde olmalı ve bu bilinçle hareket etmelidir. Acil önlem almazsak, yer altı sularının seviyeleri düşmeye, göller küçülmeye, sulak alanlar yok olmaya devam edecek."
Bayraktar, Türkiye'de suyun yüzde 74'ünün tarımda kullanıldığını ve iklim şartları nedeniyle ülkenin büyük bölümünde sulamayla tarımda verimliliğin artırılabildiğini belirterek, ülkenin tarımdaki potansiyelinin tam kullanılması için teknik ve ekonomik olarak sulanabilir bütün arazilerin sulanması ve basınçlı sulama sistemlerine geçilerek "vahşi sulama"ya son verilmesi gerektiğini bildirdi.
Ülkedeki tarım arazilerinin iklim şartları, topoğrafik yapı, toprak yapısı gibi hususlar göz önüne alınarak bitki deseni için en uygun sulama yönteminin seçilmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, tarımsal altyapı hizmetleri başta olmak üzere sulama ve drenaj uygulamalarıyla kırsal kalkınma projelerinin bir an önce tamamlanması gerektiğini ifade etti.
Bayraktar, sulamadaki randımanın hızla artırılmasının önemine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Teknik ve ekonomik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektarlık arazinin hala 2,15 milyon hektarını sulama altyapısı tamamlanamadığı için sulayamıyoruz. 2,15 milyon hektar tarım arazisinin suya kavuşturulması, gıda talebinin karşılanması tarımda çalışan nüfusun işsizlik sorunlarının çözülmesi ve üreticilerimizin hayat standartlarının yükseltilmesi açısından oldukça önemlidir."
Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Halis Uysal da suyun dünyada kıt kaynaklardan birisi olduğunu belirterek, "Su, hayatın da olmazsa olmazlarındandır. Her şeyin yapayı üretilmiş ancak suyun yapayı asla üretilememiştir. Onun için ilk yapılacak şey tasarruftur." değerlendirmesinde bulundu.