24 Temmuz’da Bolu’dan başladıkları yürüyüşü bugün Ankara’da tamamlayan Memur-Sen’e bağlı sendikalar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, kazanımlarını korumak, taleplerine sahip çıkmak için bu yürüyüşü gerçekleştirdiklerini söyledi. Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, Enerji Bir-Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tonbul ve Ulaştırma Memur-Sen Genel Başkanı Kenan Çalışkan taleplerini bir kez de basın toplantısında dile getirdi.
YAZGAN: ÜZÜM YEMEK İSTİYORUZ
Yürüme eylemini gerçekleştirmeye mecbur bırakıldıklarını söyleyen Yazgan, “Basın toplantısı ile taleplerimizi açıkladık, taleplerimizi kokart olarak yakamızda taşıdık ve bir hafta ses çıkmaması halinde kitlesel basın açıklaması yapacağımızı açıkladık. Kimse sesimizi duymadı. Kitlesel basın açıklaması yaptık, dilekçe kampanyaları düzenledik, yine kimse sesimizi duymadı. Yürüyeceğimizi bir kez daha ilan ettik. Kamu bürokrasisinden, yönetiminden bir Allah’ın kulu, ‘derdiniz nedir’ demedi.” Şeklinde konuştu. Seslerini duyurmak için bu eylemi gerçekleştirdiklerini söyleyen Yusuf Yazgan, “Umarım ki bu kez sesimizi duyar, taleplerimizi dinlerler. Biz her zaman doğruya doğru, yanlışa yanlış dedik. Bundan sonra da doğruluktan vazgeçmeyeceğiz. Bizim derdimiz herhangi bir kurum ya da siyaset kurumu ile restleşmek, inatlaşmak değil. Biz üzüm yemek istiyoruz, bağcı ile ve de bağcının kimliği ile bir sorunumuz yok. Biz diyoruz ki böyle böyle sorunlarımız var, bunlar da sorunlarımızın çözüm önerileri. Oturup görüşelim.” Dedi.
Memurların da işadamları, holding sahipleri gibi muhatap alınmayı, taleplerine karşılık verilmesini istediğini belirten Yazgan, büyük şirketlere büyük vergi afları gelirken, ay sonunu getiremeyen, tatil yapmayı unutan memurların da muhatap alınmasını istedi.
Yürüme gerekçelerini de paylaşan Yazgan; “Emekten tasarruf olmaz, diye yürüdük. Toplu Sözleşme kazanımlarından geri dönüş yok, diye yürüdük
Servisler, toplu sözleşme kazanımıdır, geri alamazsınız, diye yürüdük
3600 Ek Gösterge birinci dereceye gelen herkese verilmelidir, diye yürüdük
Mülakatın gitmesi, liyakatın gelmesi için yürüdük. Memurlara kira yardımı için yürüdük. Bütün memurları şiddetten koruyan tek bir yasa çıksın, diye yürüdük.
Fazla çalışma ve mesai ücretleri hakkıyla ödensin, diye yürüdük. Yardımcı Hizmetler Sınıfı kaldırılsın, diye yürüdük. Kamu görevlilerinin alım gücü yükseltilsin, refah seviyesi artsın, diye yürüdük. Kamu görevlileri, TÜİK’in bozuk hesap makinasına mahkum olmasın, diye yürüdük. Toplu sözleşme masasında elde edilen kazanımların altında imzası olan bürokratların, kazanımlar tasarrufa kurban edilirken sessiz kalışını haykırmak için yürüdük. Tasarrufun emekten değil, israftan yapılması gerektiğini, memurları şimşek gibi ezenlere duyurmak için yürüdük. Tasarruf deyince akıllarına ilk memurlar gelenlerin yanlış yaptığını yedi düvele haykırmak için yürüdük. Memurların kazanımlarının geri alınmasına tepki göstermeyen, taleplerine kulaklarını tıkayanlara isyanımızı duyurmak için yürüdük. Memurları sınıf sınıf ayırıp, kimisine verip, kimisine vermeyenlere, kimisinin sesi olup, kimisine kulak tıkayanlara tepkimizi ortaya koymak için yürüdük.” ifadelerini kullandı.
Eylem süreçlerinin başında, toplu sözleşme ikramiyesinin yeniden ödenmesinin de talepleri arasında olduğunu belirten Yazgan, eylem sürecinde bu taleplerinin hayata geçtiğini, emeği geçen herkese teşekkür ettiğini söyledi.
Emeklilerin sorunlarına da dikkat çeken Yazgan, “Ülkemizde maaşıyla geçinemeyen milyonlarca emeklimiz bulunmaktadır. Kamu görevlileri emekli maaşı ile geçinemeyeceği için emekli olmamaktadır. Emekli olanlar da ay sonunu getirememektedir. Yıllarca bu ülkeye hizmet eden, üreten, ülke kalkınmasına, insan yetişmesine katkı sunan emeklilerimiz hak ettiği değeri görmeli, emekliliklerinde yaşam zorluğu çekmemelidir.” Şeklinde konuştu.
Hamas’ın Siyasi Büro Lideri İsmail Heniyye’nin İran’da düzenlenen suikastla katledilmesine de değinen Yusuf Yazgan, Bu saldırıyı gerçekleştirenleri ve işbirlikçilerini bir kez daha şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Bizler her zaman Filistin halkının yanındayız. Sayın Cumhurbaşkanımız her daim Filistin’in haklı taleplerinin sözcüsü olmuş, özgür Filistin mesajını dünyanın her yerinde cesurca haykırmıştır. Bu vesile ile, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımıza yönelik hadsizce ve siyasi nezaketle bağdaşmayan üslupla dil uzatan İsrail Dışişleri bakanını kınıyoruz. Türkiye her zaman mazlum ve mağdur coğrafyaların umudu olmuş, Cumhurbaşkanımız da bu umudun öncüsü ve sözcüsü olmuştur. Milli irade ve idarenin temsilcisi Cumhurbaşkanımıza bu şekilde hitaplarda bulunmak kimsenin haddi değildir.” Dedi.