KAYSERİ (AA) - ESMA KÜÇÜKŞAHİN - Kayseri'de emekli öğretmen Yılmaz Güler, evinin bahçesinde kurduğu atölyede ceviz, kayısı, armut gibi kurumuş ağaçlardan çeşitli objeler yapıyor.
Talas ilçesi Derviş Güneş Ortaokulundan emekli 70 yaşındaki Güler, bu okulun yanındaki evinin bahçesine kurduğu atölyede yaptığı el emeği ahşap işlerle öğrenciyken gönül verdiği hobisini sürdürüyor.
Güler, AA muhabirine, merhum babasının 2. Ana Bakım Fabrika Müdürlüğünde işçi olarak çalıştığını, zanaata elinin yatkın olduğunu, bu yeteneğin aileden geldiğini düşündüğünü söyledi.
Kırşehir'de öğretmen okulundan mezun olduğunu belirten Güler, burada okurken iş eğitimi öğretmeninin yönlendirmesiyle hafta sonları bir arkadaşıyla okulun atölyesinde çalıştıklarını, burada ceviz ağacından tavla yaptığını anlattı.
O yıllardan başlayarak ağaç işlerine ilgisinin sürdüğünü ifade eden Güler, "Üzerimde sürekli çakı, bıçak vardır, oturduğum yerde ağaçla uğraşırım. Öğretmen okulundan 1972'de mezun oldum. Öğretmen okulunda bize işimizin sadece öğretmenlik olmadığı söylenirdi. Yaz tatillerinde okulda bize ders verilirdi, eve gelmezdik. Kimimiz atölyede kimimiz tarım işlerinde kimimiz ranzalarımızın tamirinde, okulun badana boyasında çalışırdık." diye konuştu.
- Emekliliğini atölyesinde geçiriyor
Önce Bingöl'de daha sonra Kayseri'nin Sarız ilçesinde öğretmenliğe devam ettiğini, son olarak da Talas'ta, ilkokulu okuduğu okulda öğretmenlik ve müdür yardımcılığı yaptığını aktaran Güler, şöyle konuştu:
"Bu okulda müdür yardımcısıyken iş eğitimi öğretmenleri okula atölye istedi, belediyeden tezgah, masa istedik, yaptılar. Sonra sanayiden malzeme toplayıp atölyeyi kurduk. Boş zamanlarımda ben de onların derslerine giriyordum. Yaz tatilinde atölye boş olunca ağaç işlerine devam ettim. Okulun iki hizmetlisi vardı, onlarla beraber maket kağnı yapmaya başladık. Üçümüz çok sayıda kağnı yaptık. Emekli olunca da kahvehane alışkanlığım vardı ama nereye kadar? Kalp krizi geçirdim, stent takıldıktan sonra kahvehaneye ara verdim. Atölyemi kurdum, kendi kafama göre sobamı yakıyorum, ıhlamurumu, çayımı kaynatıp içiyorum."
- El emeği ürünlerini satmaya kıyamıyor
Güler, ağaçları bahçesinden, bağlardan bulduğunu, çevresinde onu tanıyanların da bağında kurumuş ağaç varsa kesip getirdiğini anlattı.
Genelde işlemesi kolay olduğu için meyve ağaçlarını tercih ettiğini belirten Güler, yapacağı figürü önce bir kağıda sonra da ağacın üzerine çizdiğini, testere, iskarpela, keser ve bıçakla yontup şekil verdiğini söyledi.
Atölyesinde 150'den fazla ağaçtan heykel olduğunu ifade eden Güler, şöyle devam etti:
"Maddi kazanç için yapmıyorum. Çocuklarım, gelinlerim ya da yeğenlerime hediye ettiklerim var. Her üründen bir tane var, sadece çok sevdiklerimden iki tane yapıyorum. Bunun bir sancısını çektiğim için çok da hediye etmek istiyorum çünkü bunun bende bir hatırası var. Öğretmen okulunda okurken yaz tatilinde Kayseri'de fuar açılacaktı. Ağabeyimle çavdar sapından pano yapıp fuarda satacaktık. Tarlalardan çavdar sapı topladık, siyah karton ve diğer malzemeleri aldık. 20-30 pano yaptık. Uzaktan bir akrabamız geldi, panoları çok beğendi, durumları da yerinde. Panoların 8-10 tanesini aldılar. Para verseler almayacağız, akrabamız çünkü. En iyilerini aldılar, bizim de hevesimiz kırıldı, diğerlerini de dağıttık. Geri çevirmek istemiyorum ama kolay kolay da veremiyorum, çok sevdiğim insanlara hediye ediyorum."
Güler, gazete ve kitaplarda gördüğü resimlerden esinlendiğini, daha çok sporcu figürlerini ağaçlara işlediğini, ayrıca hurma çekirdeğinden de "nalın" adı verilen minyatür ayakkabı yaparak çocukları sevindirdiğini dile getirdi.
Çevresindekilerin sergi açması yönünde öneride bulunduğunu belirten Güler, "Tüm arkadaşlar, eş dost, bir sergi açmamı söylüyor. Benim böyle bir deneyimim yok, nasıl olur bilmiyorum. Geçen yıl ciddi ciddi düşünmeye başlamıştım, pandemi araya girdi. Bir sergi açayım isterim, herkes görsün, illa meraklıları vardır." ifadelerini kullandı.