“HAK-İŞ Konfederasyonu, öteden beri, 12 Eylül askeri darbesine, 28 Şubat ‘Postmodern’
darbesine ve 27 Nisan ‘e-bildirgesine’, siyasi parti kapatmalarına karşı çıkmış her koşulda
demokrasiden yana taraf olmuştur. Son olarak 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı HAK-
İŞ, bütün teşkilatı ile birlikte olayın anlaşıldığı ilk andan itibaren sokaklara çıkmış, tanklara;
silahlara karşı göğsünü siper etmiş, bu uğurda şehit ve gaziler vermiştir.
HAK-İŞ olarak 43 yıllık onurlu tarihimizde olduğu gibi bugün de darbe, muhtıra ve başka
kılıflara bürünmüş bütün antidemokratik müdahaleleri, operasyonları reddediyoruz. 28 Şubat
1997 “postmodern” darbesini, muhtıraları, operasyonları, bütün antidemokratik oluşumları ve
bu tür yollara tevessül edenleri kınıyoruz.
28 Şubatta emek hareketinin önü kesilmiş, baskı ve korkularla, görevlendirmelerle, sivil ve
demokratik refleksler zayıflatılmıştır. Sendikalar, 1990’larda 12 Eylül travmasını atlatmış,
sivil ve demokratik reflekslere yeniden dönmüşken, 28 Şubat, sendikaların demokratikleşme,
sivilleşme ve güçlü, sivil ve bağımsız kurumlar haline gelme çabalarını durdurarak yeniden
geri çevirmeye çalışmıştır. 28 Şubat sürecinde, sendikalar içerisinde ciddi bir ayrım
mekanizması kullanılarak kendi otoriter karakterine ve anti demokratik anlayışa itaatkar bir
sendikal hareket yaratılmak istenmiştir. O dönem hükümeti yıkma görevi verilen medya
örgütlerinden, iş dünyasına, meslek kuruluşlarından sendikalara kadar süreçte aktif olarak rol
alan bütün kurum ve kişilerin rolleri ise yargı tarafından hala sorgulanmamıştır. Bu hukuki
durum, 28 Şubat sürecinin bütün boyutlarıyla hesaplaşılmasının bir gereğidir.
28 Şubat “postmodern” darbesinin üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra da olsa
sorumluların yargılanması Türkiye demokrasi tarihi açısından önemli bir girişim olmuştur. Bu
süreçle beraber 28 Şubat mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda önemli
adımlar atılmıştır. Ancak HAK-İŞ olarak, 28 Şubat mağdurlarının bütün mağduriyetlerinin
giderilmesini talep ediyoruz.
HAK-İŞ olarak, ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmenin ancak özgürlükçü ve demokratik
bir ortamda mümkün olabileceğini biliyoruz. Çünkü Türkiye’de demokrasinin askıya alındığı
bütün süreçler çalışanların ve emekçilerin, yani toplumun büyük bir kesiminin zarar
görmesine neden olmuştur. Türkiye’nin, demokrasisini her şart ve koşulda güçlendirerek ve
içselleştirerek yoluna devam etmesini memnuniyetle görüyoruz.
Emekçiler olarak; siyasi istikrarsızlıklar ve ekonomik krizlerin yanı sıra terör belasından çok
çektik; çok büyük kayıplar yaşadık. Terörle mücadele kapsamında sınır güvenliğimizi
sağlamak amacıyla Afrin’de yürütülen ‘Zeytin Dalı Harekatı’nı destekliyoruz.
HAK-İŞ olarak, Zeytin Dalı operasyonunun başarıyla sonuçlanmasını bekliyoruz.
Operasyona katılan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm unsurlarının Allah yardımcısı olsun.
Milletimizin duaları, Zeytin Dalı operasyonuna katılan evlatlarımızla ve terörizmle mücadele
eden tüm güvenlik güçlerimizle beraberdir.”