BBP Genel Başkanı Destici, basın mensupları ile iftar programında bir araya geldi. 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri’ni değerlendiren Destici, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), Van'da seçimi kazanan DEM Parti adayı Abdullah Zeydan'a mazbatanın verilmesinin kararlaştırması ile ilgili, “Bir yargılama süreçlerinde ceza kesinleşmediği için maalesef aday olma imkânı veriliyor. Bence burada bir düzenlemeye ihtiyaç var. Terör suçlarından yargılananlar aday olamamalı. Bunlar iyi hal kâğıdı alamamalı ve müracaat dahi edememelidir. Ceza almış ama memnu hakların iadesine başvurmuş. Ve cezasını çektikten sonra memnu haklarla ilgili süre tamamladıktan sonra adaylık hakkı kazanılıyor. Bir de bu yol var. Şimdi burada bakıyoruz. Bu terör örgütü uzantısı ki açıktan tabii bizi hayrete düşüren şu hem Cumhuriyet Halk Partisi cephesinden hem işte HÜDA PAR diyelim, TİP diyelim, ne dersek diyelim. Şimdi burada sanki demokratik bir hak elinden alınmış, sanki seçilme hak hukuken yasal anayasa olarak sahip ve mazbatası verilmemiş gibi bir hava oluşturuldu. Ve neticede bu hava başlayan bu olaylarla bugün Yüksek Seçim Kurulu'nun mazbatayı bu PKK uzantısına verilmesinin yönünde bir karar aldığını öğrendik. Bir kere şahsen bu karar bizim içimize sinmemiştir. Açıktan PKK'lı olan birisinin devlete, ülkeye, millete meydan okuyan ‘PKK sizi Türklüğüyle boğar’ diyen bir eşkıyanın Van gibi kadim ve büyük bir şehrimize belediye başkanı olmasının yolu açılmıştır. Bu bizim içimizi sızlatmıştır. Ve bu asla ve kata bizim içimize sinmemiştir. Ve biz bunu kabullenmiş değiliz” diye konuştu.
"BU ŞARTLARDA KAYYUM ATANMASINI DOĞRU BULURUZ"
Destici, Yüksek Seçim Kurulu’nun mazbata verme gerekçelerini hukuki açısından kamuoyu ile paylaşması gerektiğini vurgulayarak, “Yüksek Seçim Kurulu mazbatayı bu terör sevicisine vermişse, o zaman bunu verme gerekçelerini hukuki açısından kamuoyuyla paylaşmalı, bizleri tatmin etmelidir. Vatandaşımıza, milletimize tatmin edici bir açıklama yapmak zorundadır. Hukuki süreç budur. Eğer seçilenler terör örgütünün onayıyla seçilmişse, listeleri terör örgütü tarafından belirlenmişse ve seçildikten sonra da terör örgütüyle irtibatlarını sürdürüyorlarsa, teröristleri ya da terör uzantılarını belediyelere dolduruyorlarsa, belediyenin imkanlarını terör örgütünün emrine sunuyorlarsa elbette ki, oralara kayyum atanır. Ve bu şartlarda kayyum atanmasını da biz doğru buluruz. Onun için ‘kayyum uygulaması sona ersin’ diyenler doğru söylemiyorlar. Devlet elbette ki tedbir alacaktır ve uygulaması, terör örgütü uzantılarıyla ilgili elbette daha öncelikli ve ivedilikli olarak işletilecektir. Ama diğer hukuksuz birtakım hadiselere karışan belediye başkanlarıyla ilgili de biliyorsunuz görevden alma, el çektirme ve kayyum uygulamaları vardır. Ve bu da devam etmelidir bize göre” dedi.
"ÖZGÜR ÖZEL NEYİ VE KİMİ SAVUNUYOR?"
Destici, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Ben şimdi Özgür Özel'e soruyorum; PKK terörist başına güzellemeler yapan, PKK terör örgütünü açıktan savunan onun için çalışan ve ‘PKK istese sizi tükürüğüyle boğar’ diyen bir vatan düşmanına, millet düşmanına Van gibi bir şehrin büyükşehir belediye başkanlığına emanet edilir mi? Özgür Özel neyi ve kimi savunuyor ya? Yüksek Seçim Kurulu nasıl oluyor da devlete, ülkeye, millete meydan okuyan ve bir PKK'lıya nasıl oluyor da mazbata verir? Bu anlaşılabilir bir şey değil ya. Milletimiz hadiseye bir de bu boyutundan bakması gerekir. Ya biz bunlara boyun mu eğeceğiz? Asla boyun eğmeyeceğiz. Millet olarak da eğmeyeceğiz. Devlet olarak da eğmeyeceğiz. Elbette ki, hukuk için de gereğini yapacağız. Ama CHP bunlarla el ele tutuşarak, kol kola girerek koyun koyuna gezerek yerel seçimleri kazanmıştır. Şimdi niyeti, arzusu, özlemi yine bunlarla el ele kol kola genel seçimleri kazanmak için bugün açıkça terör örgütünün siyasi partisinin ve onun terörist adaylarının arkasında durmaktadır ve onları savunmaktadır. Mesele bu, meselenin özeti budur.”