Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Japonya'daki 80 kadın üniversitesini incelemek suretiyle Türkiye'de de bunun adımının atılacağını bildirdi.
G20 Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere Japonya'ya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Mukogawa Kadın Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı tevdi edildi.
Mukogawa Kadın Üniversitesinde gerçekleştirilen törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şahsına ve heyetine gösterilen misafirperverlik için üniversite yönetimine teşekkür etti.
Erdoğan, fahri doktora unvanı için Mukogawa Kadın Üniversitesine, rektör ve senato üyelerine en kalbi şükranlarını sunarak, üniversitenin şahsına fahri doktora unvanı tevdi etmesinden büyük bir gurur duyduğunu, bu unvanı Türk-Japon dostluğunun yeni bir nişanesi olarak ömür boyunca gururla taşıyacağını söyledi.
Bugün Japonya'da yeni bir tespiti yapma fırsatı bulduğunu ifade eden Erdoğan, Mukogawa Kadın Üniversitesinin Bahçeşehir Üniversitesi ve Türkiye ile geliştirdiği yakın iş birliğinin güçlenerek devam edeceğine olan inancını dile getirdi.
Erdoğan, Japonya'da 800 üniversite bulunduğunu, bunun yüzde 10'unun kadın üniversitesi olduğunu aktararak, "Bu tabii gerçekten bizler için çok ama çok anlamlı. Doğrusu bizde böyle bir şey yok. Olması halinde de neler olur o ayrı bir soru işareti ama Japonya bu noktada çok önemli bir örnek ve şu anda çatısı altında bulunduğumuz üniversitede tabii hemen daha anaokulundan alıp ilk, orta, lise ve üniversite... Üniversitede 10 bin öğrenci, diğerlerinde de 2 bin öğrencinin olması ayrı bir anlam taşıyor. Bu vesileyle ben üniversite yönetimini, rektörü, senatosu, hepsini ayrı ayrı kutluyorum, tebrik ediyorum." diye konuştu.
G20 Zirvesi vesilesiyle gerçekleştirdiği Japonya ziyaretine böylesine anlamlı bir programla başlamanın kendisi için ayrıca bir mutluluk kaynağı olduğunu dile getiren Erdoğan, gerek G20 kapsamında gerekse ziyaret sırasında yapacakları temasların ülkeler ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bizler Asya'nın doğu ve batı ucunda yer alan iki ülkeyiz. Aramızdaki binlerce kilometrelik mesafeye rağmen, Türkler ve Japonlar arasındaki dostluk ve yakın iş birliği takdirle karşılanıyor. Ulaşım ve iletişim imkanlarının geliştiği günümüz dünyasından çok daha önce de bizler iyi ve kötü günlerimizde hep birbirimizin yanında durmaya özen gösterdik. Farklı kültürlere, farklı inançlara, farklı dillere sahip ancak birbirine bu kadar yakın, bu derece sevgi besleyen, ortak noktaları olan başka iki ülke yoktur.
Japonların dirayetini anlatmak için 7 defa düşse bile 8 defa ayağa kalkmayı başaran bir halk olduğu söylenir. Japon halkı çalışkanlığıyla, cesaret, disiplin ve azmiyle her türlü zorluğun üstesinden gelmeyi başarmıştır. Tarihlerinde çok ağır travmalar yaşasalar dahi Japonlar her seferinde yepyeni bir başlangıç yapmışlardır. Türk milletinin 2 bin 200 yılı aşan tarihi de tıpkı Japon halkı gibi yeni başlangıçların, küllerinden yeniden doğuşun tarihidir."
"Her zorluğun ardında muhakkak bir kolaylık vardır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim inancımıza göre her zorluğun ardında muhakkak bir kolaylık vardır. Yine inancımıza göre ilk başta sıkıntılı, aleyhimize görünen pek çok şeyde daha ardından hayır olabilir." dedi. Gerek kişisel siyasi serüveninde gerekse Türk milletinin mazisinde bu tarz yüzlerce örnek bulunduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şahsımın siyasi hayatında okuduğum şiirden dolayı çarptırıldığım bir hapis bazı çevreler tarafından adeta bir son, bitiş, tükeniş olarak görülürken bizim önümüzde yepyeni bir yol açıldı. 1999 yılında bir mahkeme kararıyla nokta koyulmak istenen hikayemiz, 2001'den itibaren yeni bir kimlikle yeni bir dinamizmle çok daha güçlü bir kadroyla adeta yeniden dirildi. Aynı şekilde milletimizin mazisinde de ilk başta bize acı çektiren, üzüntü ve sıkıntı veren hadiselerin daha sonra hayırlara vesile olduğunu görüyoruz. Bizim tarihimizde bir İnebahtı olayı vardır. Bu İnebahtı'da öyle diyordu komutan, 'Onlar İnebahtı'nda bizim sakalımızı traş ettiler ama biz öyle bir an gelir ki kollarını keseriz, kesilen sakal gür biter ama kol yerine gelmez.' Onun için bu tür yenilgiler bir bitiş değil, ardından bazen öyle olur ki yeni bir dirilişin aynen o Japon darbımeseliyle ilgili ifade ettiğim gibi ayağa kalkmaya vesile olur."
Bugün birçok ülkenin imrenerek baktığı Türk-Japon dostluğunun temellerinin böyle elim bir hadiseyle atıldığını anımsatan Erdoğan, 129 yıl önce meydana gelen ve 532 Türk denizcinin şehit olduğu Ertuğrul Fırkateyni faciasının Türkiye ile Japonya arasında dostane ilişkilerin başlamasına vesile olduğunu söyledi.
Erdoğan, "Bizler siyasetçiler olarak, sizler akademisyenler olarak 532 denizcimizin fedakarlığı üzerinde yükselen bu kadim dostluğu güçlendirmek ve yeni nesillere aktarmakla mükellefiz. Türkiye ile Japonya arasındaki siyasi iş birliğinin geliştirilmesi, stratejik ortaklığımızın temellerinin güçlendirilmesi bu bakımdan çok önemlidir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Başbakanı Şinzo Abe ile yapacakları görüşmelerde ikili münasebetlerin her alanda derinleştirilmesi üzerinde duracaklarını bildirdi.
2019 yılının Japonya'da "Türk Kültür Yılı" ilan edildiğini hatırlatan Erdoğan, yıl boyunca Türkiye'nin zengin kültürel mirasını Japon dostlara tanıtacak pek çok etkinlik düzenlendiğini, bunlardan ilkinin Tokyo'da gerçekleştirildiğini ifade etti. "Hazineler ve Osmanlı İmparatorluğu'nda Lale Geleneği" adlı Topkapı Sarayı sergisinin Tokyo'da oldukça yoğun bir ilgiyle karşılandığını dile getiren Erdoğan, Japonya Prensesi Akiko Mikasa ile sergiyi ziyaret edeceklerini açıkladı.
Ziyaret sırasında ayrıca Tofuku-ji Tapınağı'nda dünyanın en iyi 7 sanatçısından biri olarak gösterilen Ara Güler'in fotoğraf sergisinin açılışını gerçekleştireceklerini aktaran Erdoğan, tüm Japon halkını bu anlamlı sergiye davet etti.
"Suriyeli mülteciler için 37 milyar doları aşan harcama yaptık"
Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada son yıllarda oldukça sancılı hadiseler yaşandığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ülkemiz güney komşusu Suriye'de 8 yıldır süren bir iç savaşla, batısında düzensiz göçle, doğusunda istikrarsızlıkla mücadele ediyor. Afganistan'dan İran'a, Kuzey Afrika'dan Yemen ve Libya'ya uzanan kriz kuşağında yer alıyoruz. Hem coğrafi konumumuz hem de tarihi, kültürel ve beşeri bağlarımız sebebiyle bu kriz kuşağında yaşanan her hadiseyle ilgilenmek mecburiyetinde kalıyoruz. Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgemizdeki tüm krizlerde demokrasinin, özgürlüklerin, adaletin ve hakkın yanında yer aldık. Sınırlarımıza dayanan az önce de ifade edildi, 3,6 milyonu aşkın Suriyeli, bunun dışında Iraklıları, Afganları da kattığımız zaman 4 milyona ulaşıyor. Hiçbir ayrım gözetmeden kapımızı ve gönlümüzü açtık ve birilerine rağmen bunu yaptık. BM hesaplamalarına göre bugüne kadar Suriyeli mülteciler için 37 milyar doları aşan harcama yaptık."
Erdoğan, Türkiye'nin son 2 yıldır insani kalkınma yardımlarında milli gelirine oranla dünyada ilk sırada yer aldığını vurguladı.
Türkiye'ye gelen desteğin ortalama 2 milyar avro olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bu süreçte ne yazık ki pek çok Batılı komşumuz yüksek duvarlar arkasına saklanmayı, dikenli tel örgülerin arkasında huzur aramayı tercih etti. Ne evlatlarının minik cansız bedenlerine sarılan annelerin, babaların feryatları ne hapishanelerden yansıyan işkence görüntüleri ne de masum çocukların gözyaşları maalesef birilerini harekete geçirmeye yetmedi." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede ve dünyada yaşanan hemen her krizin öncelikle kadınları hedef aldığını, Suriye'de en ağır bedeli ödeyenlerin kadınlar olduğunu ifade etti.
Filistin'de devam eden işgal ve ablukanın da en büyük zararı kadınlara verdiğini aktaran Erdoğan, "Bugün Yemen'de, Myanmar'da, Irak'ta, Afganistan'da en büyük acıları yine kadınlar yaşıyor." dedi.
Ülkelerde artan kültürel ırkçılığın da en büyük mağdurlarını kadınların, özellikle de mülteci kadınların oluşturduğuna dikkati çeken Erdoğan, kıyafetinden ve dış görünüşünden dolayı da en fazla ayrımcılığa yine kadınların maruz kaldığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların sokakta fiziki saldırıya, iş yerinde de mobbinge maruz kaldığını, sosyal hayattan dışlandığını, aynı şekilde dünyanın birçok ülkesinde kadınlar ve çocukların son derece kötü şartlarda, adeta karın tokluğuna çalıştırıldığını söyledi.
"Çoğu zaman ucuz iş gücü olarak görülen kadınların emeği ve alın teri sömürülüyor." diyen Erdoğan, çalışma ücretinden, sosyal haklara kadar kadınlara hak ettikleri imkanların ne yazık ki verilmediğini anlattı.
Erdoğan, ayrımcılığın arttığı, kadınlara yönelik dışlayıcı politikaların yaygınlık kazandığı, aile kavramının erozyona uğradığı bir dönemde Türkiye olarak son 17 yılda kadın hakları konusunda birçok tarihi reforma imza attıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Şahsen siyasette sorumluluk üstlendiğim her yerde kadınlarımızla birlikte yol yürümeye, onlarla birlikte iş birliği içinde çalışmaya daima özen gösterdik. 40 yıllık siyasi hayatımda elde ettiğim tüm başarıların gerisinde mutlaka kadınların gayreti, emeği, fedakarlığı bulunuyor. 4,5 yıllık İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevimizde sadece siyasi değil, tüm sosyal faaliyetlerde de kadınlarımız en başta yer alıyordu. 12 yıllık Başbakanlığım döneminde kadınların meselelerinin çözümü daima önceliklerimin ilk sıralarında yer aldı. 5 yıldır sürdürdüğüm Cumhurbaşkanlığında da aynı hassasiyetle hareket ediyoruz."
Erdoğan, kadınların çalışması, yönetmesi, üretmesi, okuması ve Türkiye istikamet çizgisinde yer almasının en önemli hedefleri olduğunu belirtti.
Siyasete kadın elinin değmesi için kurucusu ve genel başkanı olduğu siyasi partide de kadınlara her kademede öncelik verdiklerini dile getiren Erdoğan, "Türk siyasi tarihinde bizim gibi kadınları içine alan, ön plana çıkaran, çok daha ötesi kadını politikalarının merkezine yerleştiren bir başka siyasi hareket yoktur." değerlendirmesini yaptı.
AK Parti kadın kollarının 4,5 milyon üyesiyle çok güçlü olduğunu anlatan Erdoğan, "Üniversite hocalarımızdan, yargı kadrolarına, öğretmenlikten, diplomatlığa, mimarlıktan, bankacılığa kadar iş hayatının her alanında kadınlarımız geçmişe oranla çok daha yüksek oranlarda temsil ediliyor." diye konuştu.
"Kamu istihdamında kadın oranı yüzde 38'i geçti"
Kamu istihdamında toplam kadın oranının yüzde 38'i geçtiğine de dikkati çeken Erdoğan, kendi dönemlerinde kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 28'den yüzde 34'e, kadın istihdam oranının ise yüzde 25'ten yaklaşık yüzde 30'a yükseldiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışma hayatındaki 9 milyonu aşan kadının, Türkiye'nin gücüne güç kattığını, üretimleri ve başarılarıyla yüzlerini ağarttığını belirterek, "Elbette bu rakamların hepsi önemlidir ama bizim gözümüzde asla yeterli değildir. İnşallah önümüzdeki dönemde de kadınlarımızı hayatın her alanında hak ettikleri imkanlara kavuşturmanın gayreti içinde olacağız. Şartlar ne olursa olsun Türkiye olarak etnik kimliğine, inancına, teninin rengine bakmadan mazlum ve mağdurlara sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Vicdanların çölleştiği günümüz dünyasında insanlığın vicdanı olacak, hak, adalet ve özgürlük mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz." ifadelerini kullandı.
Mukogawa Kadın Üniversitesinin şahsına tevdi ettiği fahri doktora unvanının kendilerine zorlu mücadelelerinde güç ve cesaret vereceğini söyleyen Erdoğan, "Bu üniversiteyi inceleyeceğim. Bunun yanında toplam 80 kadın üniversitesini, şu anda Büyükelçime de görev veriyorum, incelemek suretiyle ülkemde de bunun adımını atacağız. Binlerce kilometre ötede sizin gibi vicdan sahibi dostlarımızın olduğunu bilmek, Türkiye'nin ve Türk Milletinin kararlılığını da arttıracaktır." değerlendirmesini yaptı.
Etkinlikten dolayı rektöre ve üniversite yönetiminde teşekkürlerini ileten Erdoğan, Mukogawa Kadın Üniversitesinin Türk üniversiteleri ve Türkiye ile kurduğu bağları daha güçlendireceğine olan inancını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tecrübe paylaşımı ile öğrenci ve akademisyen değişim programları başta olmak üzere her alanda mevcut iş birliğinin ilerletilmesi temennisini de iletti.