ANKARA (AA) - Türkiye Barolar Birliğinin (TBB) Rize'nin İkizdere ilçesinde yapımı planlanan taş ocağına ilişkin hazırladığı raporda, "El değmemiş, yolu bile olmayan bir ormanlık alanda, ÇED değerlendirmesi yapılmaksızın faaliyete başlanması, çevre koruma anlayışındaki eksikliği gözler önüne sermektedir." değerlendirmesine yer verildi.
TBB'den yapılan açıklamaya göre, Çevre ve Kent Hukuku Komisyonunca, Rize'nin İyidere ilçesinde planlanan Lojistik Liman ve Dip Taraması Projesi'nde kullanılacak dolgu malzemesinin, İkizdere'de yapılmak istenen taş ocaklarından karşılanması girişimine ilişkin "Rize İkizdere'de Olan Nedir?" başlığıyla bir rapor hazırlandı.
Açık kaynaklardan erişilen bilgilere dayalı hazırlanan raporun değerlendirme bölümünde, çevre hakkının korunması alanında en önemli uluslararası anlaşmalardan biri olan Aarhus Sözleşmesi'ndeki "çevresel bilgiye erişim", "karar süreçlerine katılım" ve "yargıya başvuru hakkı"nın, çevre hukukunun da temeli olduğu kaydedildi.
TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Avukat Gökhan Candoğan imzalı raporda, Anayasa'nın 56. maddesinde tanımlanan "sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı"nın, bu temel uygulanmadan yaşama geçirilebilmesinin imkansız olduğu vurgulandı.
Sürece ilişkin detaylı, doğru ve güncel bilgi sağlanmasında idarenin eksikliğinin bulunduğu ifade edilen raporda, "Bugün İkizdere sürecinde neyin ne olduğu konusunda sağlıklı bir bilgiye erişim için epey zaman harcamak gerekmektedir." tespitine yer verildi.
- "Ülkemizde de yaşama geçmesi gerekiyor"
Raporda, ÇED Yönetmeliği'nin konuyu düzenleyen hükmünün sürekli değiştirilmesinin, yurttaşların idareye duyduğu güveni sarstığına dikkat çekilerek, şu ifadeler kullanıldı:
"Miktarla oynama yapılarak taş ocağı işletmesinin ÇED sürecinden kaçırılması ve 'ÇED gerekli değildir' kararlarının ardına sığınılması, projenin bir bütün olarak çevresel etkilerinin değerlendirme dışı bırakılmasına neden olmaktadır. El değmemiş, yolu bile olmayan bir ormanlık alanda, ÇED değerlendirmesi yapılmaksızın faaliyete başlanması, çevre koruma anlayışındaki eksikliği gözler önüne sermektedir. Orman tek tek ağaçlardan öte, onu aşan bir ekosistem demektir. Dolayısıyla bir ormanlık alanın göbeğinde gerçekleştirilecek faaliyetin çok ciddi kümülatif etkisi olacaktır. Bir ağacı dikip büyütmek ile orman oluşturmak aynı şey değildir."
Türkiye'nin İklim Kanunu'nu çıkarmadığı, Paris İklim Anlaşması'nı ise imzaladığı fakat onaylamadığı ifade edilen raporda, "Oysa, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede uygulanabilir ve gerçekçi çözümler var. Karbon salınımını önce tespit edip ardından da sınırlamaya yönelik bu çözümlerin ülkemizde de bir an önce yaşama geçmesi gerekmektedir." değerlendirmesi de yapıldı.