ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, Fatsa'da "Siyanüre hayır" yürüyüşü yapan ve belirtilen güzergahı takip etmedikleri gerekçesiyle Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu'na muhalefet suçundan 5 ay hapis cezası verilen başvurucuların, Anayasal haklarının ihlal edildiğine karar verdi.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Fatsa'da bir şirketin siyanürle altın elde etme faaliyetlerinin çevre ve insan sağlığına zararlı olduğu gerekçesiyle yürüyüş yapmak isteyen bir grup, bu konuda idareye bildirimde bulundu.
Yaklaşık 500 kişilik grup, 25 Ocak 2015'te idareye bildirilen güzergahta döviz ve pankartlarla yürüyerek geçiş yaptı. Cumhuriyet Meydanı'na gelen grup adına Fatsa Ünye Doğa Koruma Platformu Üyesi Ö.Y. basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasının ardından, grup, uyarıya rağmen izin verilen güzergahın sonu olan Ata Caddesi'nin bitişinde yürüyüşü sonlandırmadı ve Sevgi Köprüsü girişinde bekleyen araçlara binerek, Yukarı Bahçeler Köyü'ne hareket etti.
Emniyet yetkilileri tarafından gösteri yürüyüşünü düzenleme kurulu başkanı Metin Karaman'a güzergahın aşılması halinde yasal işlem yapılacağı konusunda uyarı yapıldı.
Grubun belirtilen güzergahı aşarak yürüyüşe devam etmesi ve kolluk amirine verilmesi gereken, toplantının yapıldığı yerde bulunduklarına dair tutanağı teslim etmedikleri gerekçesiyle, düzenleme kurulu başkanı ve üyeleri hakkında, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu'na muhalefet suçundan dava açıldı.
Fatsa 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada, kurul başkanı ve üyeleri, yürüyüş alanında bulunduklarına dair tutanağı o gün için emniyete vermeyi unuttuklarını ve yürüyüş yapan kalabalığı engelleyemedikleri için yürüyüşün devam ettiğini savundu.
Mahkeme, sanıklar hakkında 5 ay hapis cezasına hükmetti ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Bu karara yapılan itirazın, Ünye Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmesi üzerine, gösteri yürüyüşü düzenleme kurulundaki 6 kişi, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Yüksek Mahkeme, başvurucuların, Anayasa'nın 34. maddesinde güvenceye alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verdi. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesi, başvuruculara ayrı ayrı bin lira manevi tazminat ödenmesi kararlaştırıldı.
- "Bildirimin amacı tedbir alma imkanı sağlamak"
Kararda, öncelikle bir toplantı ve gösteri yürüyüşünden önce idareye bildirim yapılması yükümlülüğünün amacının toplantı, yürüyüş veya diğer gösterilerin düzgün bir şekilde yapılmasını güvenceye almak için yetkililere makul ve uygun tedbir alma imkanı sağlamak olduğunun hatırda tutulması gerektiği belirtildi.
Devletin, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılmasında, toplantı ve gösteriye zorunlu sosyal ihtiyaç baskısı olmadığı sürece müdahale etmemesinin negatif yükümlülüğünün yanında, bazı pozitif yükümlülüklerinin de bulunduğu aktarılan kararda, trafiğin düzenlenmesi, başka gösteri varsa önlem alınması, gösterici grupların korunması, yeterli sayıda ambulans ve sağlık görevlisi bulundurulması gibi önlemlerin bunlar arasında sayılabileceği ifade edildi.
Anayasa Mahkemesinin yalnızca usulüne uygun olarak düzenlenmemiş bir toplantının veya gösteri yürüyüşünün varlığını temel hak ve özgürlüklere müdahale için yeterli kabul etmediği hatırlatılan kararda, bazı özel nedenlerle bir toplantı veya gösteriye yapılacak müdahalenin kamu düzeninin sağlanması için gerekli olduğunun ve cezaların kamu düzeninin bozulması veya bozulma tehlikesinin ortaya çıkması sebebiyle verildiğinin yetkili mercilerce gösterilmesi gerektiği vurgulandı.
Bu kapsamda, başvurucuların ceza almalarına neden olan tutanağı zamanında teslim etmemelerinin somut olayda kamu düzeni açısından ne şekilde sonuç doğurduğunun incelenmesi gerektiği belirtilen kararda, belirlenen yerleri aşacak şekilde yürüyüş yapılması ve bununla bağlantılı olarak düzenleme kurulunca verilmesi gereken tutanağın teslim edilmemesi nedeniyle toplantının barışçıl olmaktan çıktığına ve kamu düzeninin bozulduğuna dair dosyada bir tespit bulunmadığı kaydedildi.
Göstericilerin şiddete başvurmadıkları ya da katlanılması gerekmeyen toplumsal bir kargaşaya yol açmadıkları durumlarda, kamu makamlarının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına belirli bir ölçüye kadar müsamaha göstermesi gerektiği ifade edilen kararda, barışçıl bir gösterinin veya basın açıklamasının ilke olarak cezai yaptırım tehdidine maruz bırakılmaması gerektiği bildirildi.
- "Gösteriyi barışçıl olmaktan çıkarmaz"
Kararda, "Bu çerçevede somut olayda olduğu gibi gösteri yürüyüşünün belirlenen yerler dışına taşması veya düzenleme kurulu başkan ve üyelerinin toplantı yerinde bulunduğuna dair tutanağın verilmemesi ya da geç verilmesi de dahil bazı usule ilişkin eksikliklerin giderilmemesi tek başına gösteriyi barışçıl olmaktan çıkarmayacaktır. Dolayısıyla bu eksikler, mahkemece, barışçıl niteliğini kaybetmemiş ve şiddet içermeyen toplantı ve gösteri yürüyüşünü düzenleyenler hakkında 5 ay hapis cezası ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi şeklindeki müdahaleyi tek başına haklı kılmaz." tespitine yer verildi.
Mahkemece, toplantı ve gösteri yürüyüşünün barışçıl olup olmadığının, eylem nedeniyle toplumsal hayatın etkilenip etkilenmediğinin ve kamu düzeninin bozulup bozulmadığının değerlendirilmediği anlatılan kararda, "Göstericilerin kamusal yararı oldukça yüksek olan bir amaca yönelik olarak bir araya geldikleri ve düşüncelerini barışçıl ve iyi niyetli şekilde ortaya koydukları dikkate alınmamış, usule ilişkin eksiklikler gerekçe gösterilerek cezalandırma yoluna gidilmiştir. Dolayısıyla belirtilen hususlar çerçevesinde, müdahalenin zorunlu bir sosyal ihtiyaca karşılık geldiği yönünde herhangi bir tespit de yapılmamış olup, ilk derece mahkemesi tarafından müdahalenin gerekli olduğu gösterilebilmiş değildir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Kararda, bu nedenle verilen ceza hükmü ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının gerekçesinin müdahale için ilgili ve yeterli olduğunun söylenemeyeceği ifade edildi.
Öte yandan, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı nedeniyle başvurucuların 5 yıl denetim altına alındığı hatırlatılan kararda, barışçıl bir gösteri nedeniyle cezai yaptırım tehdidi altında bulunma sonucunu doğuran söz konusu kararın, kural olarak meşru amaçları gerçekleştirmek için gerekli görülen önlemler ile barışçıl toplanma hakkı arasındaki dengeyi sağladığının söylenemeyeceği kaydedildi.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı nedeniyle başvurucuların tekrar bir toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeleri ya da bunlara katılmaları ve mahkum olmaları durumunda, ceza yargılamasının devam etmesi ve yargılama sonucunda ceza alma ihtimallerinin bulunduğuna işaret edilen kararda, bu durumun caydırıcı bir etkisinin olduğu belirtildi.
Kararda, "Sonuç olarak mevcut başvuruda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilerek, başvurucuların 5 yıl denetimli serbestlik altına alınmasının, Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeni meşru amacının sağlanması için gerekli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların, Anayasa'nın 34. maddesinde güvenceye alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır." denildi.