İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV'de yayımlanan "Siyasi İşler Özel" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Erdoğan, "Siyasi İşler Özel" programına başlarken, programın erken seçim kararıyla ilgili planlanmadığını, sözünü çok önceden verdiğini belirtti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin erken seçim açıklamasına ilişkin değerlendirme yapan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bizim hafta başında da Sayın Bahçeli ile hafta içinde bir görüşme arzumuz olmuştu. Bu görüşme arzumuza da Sayın Bahçeli'nin çarşamba günü saat 13.30 için bir mutabakatı olmuştu. Salı günü de böyle bir durum ortaya çıkınca, ilk yapmam gereken arkadaşlarımla aynı gün malum benim de grup konuşmam vardı. Grup konuşmamda dikkat ederseniz ben 2019'u yine vurguladım. Çünkü arkadaşlarımın henüz ne diyeceğini bilmiyordum. 2019 Kasım'ına göre hareketle konuşmamı bitirirken, daha sonra bizim grup odamızın arkasında ufak bir toplantı odamız var. Orada arkadaşlarımla ilk değerlendirme yaptım. Bu değerlendirmeden sonra bir de geniş çaplı değerlendirelim istedim. O değerlendirmeden sonra bizim için artık erken seçim noktasında sadece bir tarih ve bu konuyla ilgili takvimin belirlenmesi kalıyordu."
Çarşamba günü bir toplantı daha yaptıklarını ve MHP Genel Başkanı Bahçeli ile görüşmeye bu şekilde girdiklerini anlatan Erdoğan, görüşme esnasında Bahçeli'ye tekliflerini, kendi tekliflerine karşı bir teklif olarak sunduklarını aktardı.
Bahçeli'nin de olumlu yaklaştığını, gerek ülkede okulların kapanması düşünülerek, gerekse üniversite imtihanlarının yapılacağı göz önüne alınarak 24 Haziran tarihinin belirlendiğini ifade eden Erdoğan, "Toplantıdan çıkar çıkmaz YÖK ile görüşme yaptık. Malum YÖK Cumhurbaşkanlığına bağlı. Burada bir gerçek de ortaya çıkıyor. Çok seri karar alabilmenin bu bir ispatı oluyor. Hemen sayın başkana arkadaşlarım konuyu ilettiler. YÖK bir hafta sonraya üniversite giriş imtihanlarını aldı. Biz de böylece 24 Haziran kararını aleniyete geçirmiş olduk. O gün basın toplantısına çıktığımda da bunları masanın üzerinden kaldırmış olarak çıktım, 24 Haziran tarihini erken seçim tarihi olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yaptığım basın toplantısında açıklamış oldum. Böylece şimdi 24 Haziran artık yaz tatiline gitmeden, bayramın ertesinde, üniversite imtihanlarına hazırlık noktasında bir haftalık süreyi ortaya koyarak giriyoruz. 24 Haziran ülkemiz ve milletimiz için inşallah hayırlara vesile olsun. Bütün milletimiz bu yola çıkarken tabii ki en ağır görev Yüksek Seçim Kuruluna düşecek. Yüksek Seçim Kuruluna da başarılar diliyoruz." diye konuştu.
Devlet Bahçeli'nin erken seçim çağrısını canlı olarak izleyip izlemediği sorusu üzerine Erdoğan, o esnada yolda olduğunu, Bahçeli'nin grup konuşmasına başladığı anı dinlediğini, fakat grup konuşmasına yönelik vakti yaklaştığı için bir kısmını dinleme imkanı olduğunu söyledi.
Erdoğan, yolda bir kısmını dinlediği konuşmada dile getirilen 26 Ağustos tarihini TBMM'ye geldiğinde Başbakan Binali Yıldırım ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ile kısaca değerlendirdiğini kaydetti.
"Erken seçimle yattılar, erken seçimle kalktılar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Baskın seçim, danışıklı dövüş" iddialarıyla ilgili şunları söyledi:
"Bu iddiaların hepsi ortada. Çünkü ana muhalefet, erken seçim konusunu aylardır gündemde tutuyor. Erken seçimle yattılar, erken seçimle kalktılar. Böyle bir durum söz konusu değil. Fakat bizim de malum erken seçim konusu, AK Parti olarak bizim prensiplerimiz arasında hiç olmamıştır. O süreçlerde özellikle bu konulara, 'bizim için gündemde erken seçim yok' demişiz. Son cumhur ittifakını beraber olgunlaştırdığımız müttefikimizin bu açıklaması durumu değerlendirmemizi gerektirdi. Bunun üzerine durumu değerlendirelim istedik. Değerlendirdik ve böylece buraya geldik. Yoksa önceden böyle bir görüşme, sufle etme söz konusu değil. Nitekim yola da böyle çıkışımız oldu."
24 Haziran erken seçim kararından önce Cumhurbaşkanlığı seçimine yaklaşık bir buçuk yıl olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yani bu ne demektir? Ben 1,5 yıl daha cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturma rahatlığına erişebilirdim. Biz bunu düşünmedik. Bizim düşündüğümüz tek şey var, ülkemizin huzuru, refahı nerede? Burada ana muhalefetin madem ki böyle bir hırsı var, onların hırsını da rahatlatalım istedik. Onun için adımı atalım, onlar da rahatlasınlar. Durmadan 'er meydanı, er meydanı' diyor. Biz de her meydanı dedik. Buyursunlar şimdi her meydanında inşallah milletimiz bedeli ödetecek, soracak. Eğer bize 'devam' derse milletimiz, devam ederiz, 'tamam' derse saygı duyarız, yapılacak iş budur. Biz eserlerimizle ortadayız. Muhalefetin hangi eseri var bilemiyorum. Demokrasiyse, demokraside bizim eserlerimiz ortada. Hak ve özgürlüklerse, hak ve özgürlükler konusunda her şeyimizle ortadayız. Adalet, kalkınma ve atılım noktasında yaptıklarımız ortada. Dolayısıyla bu noktada bizim herhangi bir sıkıntımız zaten yok."
"Tehdit stratejik ortaklardan geliyor"
"Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve risklerden bahsederken neleri kast ettiniz?" sorusuna karşılık Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Bu konuda tüm Batı'nın bir tehdit projeksiyonu olduğunu, bu tehdit projeksiyonu içinde özellikle güneydeki malum PYD, YPG, PKK, DEAŞ... Şimdi şu söyleniyor, DEAŞ'a karşı bu bir mücadeledir veya ona karşı bir savaştır gibi laflar ediliyor. Buna nereye kadar inanacağız? Bir yere kadar bunu yuttuk diyelim. Fakat ben şuna bakıyorum, Suriye'nin kuzeyine kaç tır silah geldi. 5 bin tır buraya Amerika silah gönderiyor. Aynı şekilde 2 bin kargo uçağıyla yine buraya malum silahlar geliyor. Çünkü burada 20 kadar üs var. Bu üslere bunlar indiriliyor."
Türkiye, Amerika'da NATO'da müttefik olmasına rağmen, Türkiye'nin Amerika'dan silah alamadığını ifade eden Erdoğan, "Ama bu terör örgütlerine Amerika, koalisyon güçleri ücretsiz olarak bu silahı verebiliyor. Demek ki tehdit nereden geliyor? Stratejik ortaklardan geliyor. Sıkıntı burada. Gelin, oturalım beraber bu işi çözelim. Bunu Sayın Obama döneminde de çok uğraştık. Bizim bir zeytinlik operasyonumuz söz konusuydu, aylarca gündemdeydi biz bunları yapamadık. Gerçekleştiremedik, sürekli oyaladılar. Bu döneme geldik, artık baktık ki bu olmayacak, bunun üzerine biz kararımızı verdik, göbeğimizi kendimiz kestik ve adımı attık." diye konuştu.
"Aynı mutluluğu Afrin halkına yaşatmak istiyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatı'nda Cerablus'tan başlayarak El-Rai, El-Bab ve 2 bin kilometrekarelik alanı DEAŞ'tan temizlediklerini, 3 binin üzerinde DEAŞ'lıyı oralardan derdest ettiklerini anlatarak, Afrin'de de durumun farklı olmadığını, 2 bin kilometrekarelik alanı da teröristlerden temizlediklerini söyledi.
İşin henüz bitmediğini, arzularının Afrinlilerin yerlerine yerleşmeleri olduğunu belirten Erdoğan, "Nasıl Cerablus ve çevresinde oranın insanları yerleşiyorsa, nasıl bir mutluluk içerisindeyseyler, aynı mutluluğu Afrin halkına yaşatmak istiyoruz. Bizde kamplarda olanlar geri dönmeye başladılar. Bizde de 3,5 milyon Suriyeli var. Bunların içinde Fırat Kalkanı'nın yapıldığı bölgenin insanları olduğu gibi, Afrin'in, İdlib'in, Halep'in insanları var." dedi.
"Cenevre bugüne kadar sonuç doğurmadı"
Erdoğan, Astana sürecinin ön planda ciddi manada yer aldığını, birinci Soçi'nin aynı şekilde ardından Ankara görüşmelerinde Rusya, Türkiye ve İran'ın bir araya geldiğini, üçüncüsünü Tahran'da yapacaklarını, bu çalışmaları bu şekilde devam ettireceklerini aktardı.
Astana'nın öneminin korunması gerektiğini ancak Astana'yı Cenevre'nin önüne çıkarmak gibi bir dertlerinin olmadığını ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz burada ancak 3 ülke bir araya gelebildik. Başkalarına da yasak koymuş değiliz. Ama Cenevre bugüne kadar sonuç doğurmadı, yani sonuç odaklı çalışmadı. Biz buralardan çıkacak neticeyle derdimiz Suriye'nin kuzeydoğusuna doğru barış bölgesini yaygınlaştırmak. Çünkü buralar bize hep sınır. Ciddi tehditler aldığımız yerler var. Bunlardan en önemlisi biri Ayn el-Arab'tır. Buradan hep tehditler aldık."
"Temayül yoklamasını yapacağız"
Seçim kampanyasının ana mesajlarına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Ana mesajları şu anda açıklamam doğru olmaz, zira arkadaşlarım çalışmaya başladılar, çalışıyorlar. Tabii hafta başından itibaren bizzat bu çalışmaların içeresinde ben de bulunacağım ve arkadaşlarımızın hazırlıklarını beraberce gözden geçireceğiz. Buradaki bütün hedef, Yüksek Seçim Kurulu'nun açıklayacağı seçim takvimidir. Onlar resmi seçim takvimini açıklayacak ki biz de gerçi önceden bazı hazırlıklar var ama kendi takvimimizle onu örtüştüreceğiz. Böylece yol haritamızı da ona göre belirleyeceğiz. Temayül yoklamasını yapacağız, çünkü temayül olmadan milletvekili adaylarımızı belirlemek doğru olmaz." diye konuştu.
Erdoğan, "Eski sistemde nelere dişinizi sıkmak zorunda kalıyordunuz? 25 Haziran'dan itibaren Türkiye'de neler değişecek?" sorularına, şu yanıtları verdi:
"Öyle bir bürokratik oligarşi var ki bu bürokratik oligarşi, sizin atacağınız her adımda adeta bileklerinizde bir kelepçe. Başbakanlığımın ilk anından itibaren ben bürokrasiye karşı adeta savaş verdim. Ama siz parlamenter demokraside bunu bir yere kadar başarabiliyorsunuz, bütünüyle başaramıyorsunuz. Örneğin şimdi durum böyle olmayacak, daha farklı olacak. Burada karar verme noktasında en güzel şeyi bu işin malum, yasama, yürütme, yargı... Kuvvetler ayrılığı noktasındaki güç, bu dönemde çok daha farklı ama çok daha güçlü çalışacak, ama devleti bağlayıcı bir güç olmayacak. Bana göre devleti destekleyen, güçlendiren bir güç haline gelecek. Bu bizim için önemli. Nedir bu? Mesela yürütmede parlamentodan kabine oluşturmuyorsunuz, dışarıdan bir kabine oluşturuyorsunuz. Oluşturduğunuz bu kabine sizin için bağlayıcı mı? Siz bu kabineyle her an istediğiniz gibi, bunları alıp bir kenara koyabilirsiniz. Gelenler de zaten bunu bilecek. 'Ya ben başkanla beraber giderim veyahut da başarılı olamazsam her an gidebilirim.' gibi bir durum olacak. Dolayısıyla o da altındakilere karşı böyle bir davranış içinde olacak. Çünkü netice almak, başarılı olmak mecburiyetinde."
"Belki başka ittifaklar da olacak"
Erdoğan, "İttifakın dışındakiler gayri milli mi oluyor? Oraya oy verecek vatandaşlar kendisini dışlanmış mı hissedecek? Bir mesajınız olur mu?" soruları üzerine, şöyle konuştu:
"Onu, o şekilde değerlendirmemiz doğru olmaz. Şu var, ana muhalefetin ülkenin kalkınmasına bakış anlayışı milli değil, yerli değil. Bakıyorsunuz sizi Batı'ya gidip sürekli olarak şikayet eden bir ana muhalefet anlayışını milli olarak değerlendirebilir misiniz? Türkiye'ye cephe açan ülkelere gidip sizi şikayet eden bir siyasi partiyi milli olarak değerlendirebilir misiniz? Şu anda arkasında terör örgütünün olduğu malum, sözde bir parti ülke ülke dolaşıp kimi şikayet ediyor? Bizleri şikayet ediyor. Böyle bir şey olabilir mi? Sen gel ülkende çalış, halkına kendini ideal bir şekilde anlat, halkın da seni en ideal şekilde değerlendirsin. Ama anlatamayınca, Türkiye de bir hukuk devleti olduğuna göre, bu hukuk devletinin içerisinde bu kurallar senin için de işleyecektir, diğerleri için de işleyecektir. Biz, neredeyse Anayasa'yı değiştirme çoğunluğuna sahip olduğumuzda bile Anayasa Mahkemesi bizimle ilgili kapatma davası açtı ya. Anayasa'yı değiştirecek güce, potansiyele parlamentoda sahip olduğumuz zaman. O zaman ana muhalefet 'Ankara'da savcılar var.' diyordu. Biz bunları yaşadık. Ama hayırlısıyla o dönemi de atlattık. Şimdi yeni bir sürece inşallah yerli, milli, 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' anlayışıyla gireceğiz ve yoğun bir çalışmayla da inşallah bu asrın Türk asrı olmasını dünyaya göstereceğiz."
"Cumhur ittifakı"nın protokolünün başlıklarına yönelik soruya Erdoğan, "Benim önümde ayın 6'sı var, 6'sına kadar hep beraber çalışacağız. İstanbul kongresinde inşallah bu merakını gidereceğiz." karşılığını verirken, "Belki başka ittifaklar da olacak." dedi.
28 Şubat davası
28 Şubat davası kararlarına ilişkin değerlendirmeler yapan Erdoğan, sürecin devam edeceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne kadar daha sürer bunu bilemeyiz. Bu kararların bitişi ve bu sanıkların yaşlarının durumu vesaire bunlarla ilgili tabii yasal durumlar söz konusu. Temenni ederim ki buradaki mağdurların, mazlumların bir defa her şeylerince tatmin olmasıdır. Onların durumu hepsinden öte bir durumdur. Bu süreci de tabii daha fazla da bizim elde tutmamızın bir anlamı yok ama yargının kararı esastır ve bu esasa da biz uyarız." diye konuştu.
"Gabon'dakileri eşleriyle beraber alıp geldik"
Erdoğan, FETÖ ile mücadelenin kararlı bir şekilde devam edeceğini vurgulayarak, "Benim buradan taviz vermem mümkün değil. Çünkü bu FETÖ denilen adam benim milletimi böldü, parçaladı. Ümmeti böldü, parçaladı. Anayı evladına, evladı anasına, aileyi kendi içinde parçaladı. Birçok bildiğim arkadaşlar var ki şu anda evlatlarından ayrı yaşar hale geldiler. Bunların müsebbibi bu adamdır." ifadelerini kullandı.
Şu an itibarıyla 83 FETÖ'cüyü Türkiye'ye getirdiklerini ve bu sürecin kararlılıkla devam ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların Türkiye'deki gözaltı ve yargı süreçlerinin ayrıca devam ettiğini belirtti.
"Milli İstihbarat Teşkilatımız bunları yerinde paketleyip alıp geliyor." diyen Erdoğan, bu konuda kararlı olduklarını vurguladı.
Erdoğan, "Darbe girişimine yönelik şu ana kadar 285 dava açıldı. 137 davada karar verildi. 1433 sanığa hapis cezası verildi. Bunlardan 1433 sanığın 530'u müebbet, 399'u ağırlaştırılmış müebbet, 504'ü ise 1 yıl 2 ay ile 20 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. Bir diğer tarafta şu anda 19 değişik ülkeden biz 83 FETÖ yöneticisini getirdik. 10 ülkede FETÖ bağlantılı 76 okul kurduğumuz Maarif Vakfına devredildi. Bir tarafta yine 25 ülkede de FETÖ iltisaklı okulların devri veya yeni okulların açılması için protokollerde imzalandı. OHAL kapsamında yayınlanan KHK'larla 107 bin 175 kişi kamu görevinden ihraç edildi. FETÖ'nün birinci aşama mahrem ve kripto yapısına mensup Türk Silahlı Kuvvetleri içinde de şu anda binlerce kişi deşifre edildi. Bunların da takipçisiyiz."
"Takipteyiz, bazı bağlantılar kurulmuş vaziyette"
Erdoğan, FETÖ'nün sözde "Hava Kuvvetleri Komutanlığı imamı" firari Adil Öksüz'e ilişkin soruyu yanıtladı.
Bu konuda takipte olduklarını dile getiren Erdoğan, "Takipteyiz. Son bilgiler, kendisinin burada hangi ülkede filan söylemem belki uygun olmaz ama iz sürüyoruz, bazı bağlantılar kurulmuş vaziyette. Temennim odur ki şu anda aldığımız istihbarat doğru çıkarsa herhalde onunla ilgili adımı da attığımız gibi gerçekleştirmiş olacağız." dedi.
"Kur faiz ilişkisini Batılılar gibi düşünmüyorum"
Ekonomiye değindiği konuşmasında Erdoğan, her şeyden önce kur meselesinde yerli ve milli parayı çok önemsediğini vurguladı.
İthalat ve ihracatta yerli ve milli paranın daha fazla kullanılmasıyla kur baskısından TL'yi kurtarmış olacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ben kur-faiz ilişkisini şu anda Batılılar gibi düşünmüyorum. Burada bizim için kur noktasında en ideal olanı yerli ve milli para konusudur. Kesinlikle kur baskısını ortadan kaldırır. Faizi düşürdükçe o da kuru ciddi mana da aşağıya çekecektir. Kararlar noktasında ise Cumhurbaşkanlığının bu kararname çıkarma yetkisi bu işi kolay kılacaktır. Daha rahat adım atma noktasına getirecektir. Kurumlardaki çalışmalar bu noktada ilişkiler noktasında çok daha farklı olacaktır. Ona göre de adımlarımızı atarak çok seri karar alma noktasına ulaşacağız."
MHP ile miting
MHP'den talep gelirse veya görüşmelerde bu yönde bir karar alınırsa, beraber miting yapılabileceğini dile getiren Erdoğan, 7 Ağustos'da bu birlikteliğin sağlandığını hatırlattı.
Erdoğan, böyle bir birlikteliğe imza atmanın dünyaya büyük bir mesaj olabileceğini vurgulayarak, bundan kaçınmayacaklarını, her zaman için ittifakta hayır olduğunu dile getirdi.
"Yarışa girsin"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin Erdoğan, şunları kaydetti:
"Gönlüm ana muhalefetin başındaki zatın yarışa girmesini ister, yarışa girsin. Hiç endişe etmesin, başkasını aramasına falan da gerek yok. Kendisi meydana çıksın. Milletin ona ne kadar oy vereceğini görmesinde çok fayda var. Bugüne kadar çok şey söyledi, 'Yüzde 40' dedi. 40'ı alamadı, 20'lerde kaldı. Hadi gel, Cumhurbaşkanlığı noktasında aday ol, bak bakalım millet sana ne kadar oy veriyor görelim."
"Saadet Partisi ve BBP ile görüştük"
Saadet Partisi ile iki üç kez ittifak için görüştüklerini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ben ve arkadaşlarım herhangi bir netice alamadık. Gördüğümüz kadarıyla CHP ile daha uyumlu, daha ideal anlamda görüşmeleri oluyor. Ama BBP ile görüşmelerimiz oldu. Onlarla ilgili bu noktadaki ittifakımız çok farklı bir zeminde oluşacaktır. Onun da arkadaşlarımızla değerlendirmelerini yapıp, ona göre adını koyacağız." diye konuştu.
İYİ Parti'nin seçimlere girip giremeyeceğine yönelik tartışmalara ilişkin ise Erdoğan, "YSK ile Yargıtay Başsavcılığının müşterek yapacağı veya yaptığı görüşmelerin ki bugün görüşmeleri olacaktı. Ora ne karar verecekse hemizin saygı duyması lazım. 'Girmesi gerekir' diyorsa girer. Aksi bir durum olursa aksi olur. Girmesi, girmemesi noktasında bizim bir sıkıntımız söz konusu değil." ifadelerini kullandı.
"Macron, OHAL döneminde seçim kazandı"
Erdoğan, mühürlü, mühürsüz pusula ve OHAL üzerinden seçimlere ilişkin sürdürülen tartışmalara değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu konuda heyetlerin yaptığı görüşmeler gayet verimli bir şekilde sonuçlandı.Mühürlü, mühürsüz pusula noktasında bu seçimlerde artık böyle bir sorun yok, kalkıyor ortadan. OHAL noktasına gelince, OHAL dönemleri içerisinde Türkiye'de bugüne kadar seçimler yapıldı ve hep bir bahane olarak ortaya atıldı. Tam aksine OHAL seçimde bütün ortaya çıkacak muvazaaları da yok edecek bir tedbirdir. Burada tam aksine bir sıkıntı yaşanmayacaktır. OHAL'in olmadığı dönemlerde terör bölgesi diyebileceğimiz yerlerde çok sıkıntılar yaşandı. Vatandaşın can güvenliği yok, sıkıntı içinde sandığa dahi gidemedi. Oylarını birileri onlar adına kullanmak suretiyle PKK destekli partiler seçildi. Fransa'da bile Macron, OHAL döneminde seçim kazandı."
"Sayın Macron'a duyurulur"
DEAŞ'la mücadeleye ilişkin rakamları da paylaşan Erdoğan, "Aynı şekilde DEAŞ'la mücadelede Fırat Kalkanı Harekatı'nda 3 bin 60 DEAŞ mensubu. Bu Sayın Macron'a duyurulur. Çünkü sık sık hep bizi DEAŞ'ı koruyan, böyle gösteriyor. Kendisine bunları anlattığım halde yine aynı şeyi söylüyor." dedi.
Yurtiçindeki operasyonlarda 146 DEAŞ mensubunun etkisiz hale getirildiğini, DEAŞ'la iltisaklı 14 derneğin kapatıldığını, 53 bin 781 kişiye ülkeye giriş yasağı konulduğunu, 5 bin 540 kişinin DEAŞ'la bağlantılı olarak sınır dışı edildiğini belirten Erdoğan, 5 bin 402 zanlının da gözaltına alındığını, 902'sinin tutuklandığını kaydetti.
Münbiç'e ilişkin ABD ile yapılan görüşmelerin sorulması üzerine Erdoğan, "Yeni Dışişleri Bakanı Pompeo henüz daha göreve tam manasıyla başlamadı ama ancak bazı açıklamalar geliyor. Fakat mesela Münbiç'le ilgili olarak aldığımız duyumlarda Fransızların, özellikle Münbiç'e yönelik bazı gayretlerinin olduğunu şu anda gözlemliyoruz." dedi.
"Asker gönderme mi?" şeklindeki soru üzerine "Evet. O yönde" cevabını veren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi tabii bu yaklaşım tarzı hoş değil ama zaten bunlar koalisyon güçleri olarak beraber hareket ettiler ama ne kadar kişiyle şu anda oradalar bunu bilemem. Fakat temennim odur ki bu noktada yani kendilerini üzecek bir iş yapmasınlar. Çünkü bu konuda oradaki aşiretler vesaire yüzde 90'ı oranın Arap'tır. Eğer onlar orada PYD'yle veya YPG'yle müşterek hareket etme durumuna gelirlerse aynen Afrin'de olan tablo orada da meydana gelebilir. Çünkü oranın yerli halkı ki ağırlıklı aşiretlerdir, bu aşiretler kesinlikle bunları kabul etmiyorlar. Hep bize gelen şey 'Bizi bunlardan kurtarın' ve 'Biz burada her türlü mücadeleye hazırız'. Biz de onlara diyoruz ki Fransızlara, Amerikalılılara, 'Bakın siz bize başta söz verdiniz, Sayın Obama bize söz verdi. Biz buradan en kısa zamanda çıkacağız, Fırat'ın doğusuna geçeceğiz. Siz de aynı şeyi söylediniz ama yapmadınız. Hala yapmıyorsunuz. Eğer müttefiksek, bölgede müşterek bazı hareketlerin içine gireceksek gelin bu adımları beraber atalım. Yoksa kusura bakmayın."
"Türkiye'de seçim hiçbir zaman şaibeli olmamıştır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'den seçimlere yönelik yapılan eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu beyanlara ben önem vermiyorum. Biz kendimiz bu konuda ne diyoruz, o önemlidir. Bugüne kadar AGİT sürekli gözlemcilerini göndermiştir ama Türkiye'de seçim hiçbir zaman şaibeli olmamıştır. Tam aksine bir Amerika bile bizim yaptığımız seçimleri yapamamıştır. Biz, yüzde 86 katılımla seçimler gerçekleştirmiş bir ülkeyiz. Onlara baktığınız zaman en kabadayısı yüzde 40, 45, 48 buralarda görürsünüz. Hatta Avrupa'da yüzde 35'lerde seçimler yapan ülkeler var. Onlar kendilerine baksın."
"Yurt dışındaki seçim hazırlıkları tamamlandı"
Yurt dışındaki seçim hazırlıklarının tamamlandığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"10-11 bin kişilik bir spor salonunda bir uluslararası kuruluşun toplantısında bulunacağım ve orada Türk vatandaşlarıma sesleneceğim. Büyük ihtimalle Avrupa'yı orada toparlayacağız. Konuşmamızı yapacağız. Demokrasi mücadelesi öyle kolay kolay kısıtlanabilecek, önü kesilebilecek bir mücadele değildir."
Erdoğan, ana muhalefetin mühürlü oy noktasındaki yaklaşımına dikkati çekerek, "Burada sandık kurulundaki mühürden öte YSK'nın mührüdür. YSK zaten bu mühür işlerini bitirerek, bunları torbalıyor ve ilgili yerlere gönderiyor. Bu konuda her herhangi bir sıkıntı söz konusu değil." ifadelerini kullandı.
"Bizim artık barışa ihtiyacımız var"
Ege'deki kayalıklar konusunda Yunanistan'ın gerginlikler ürettiğinin hatırlatılarak, "Nedir Yunanistan'ın amacı size göre?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Böyle üç tane kendini bilmez gelip de o kayalıklarda böyle bir bayrak asma yarışına, hastalığına nereden kapıldı? Siz bunu bilmiyor musunuz ki buralarda böyle bir şey yapılırsa anında cevabını bulacaktır. Nitekim bunu yaptılar ve anında da bizim SAT komandolarımız oraya müdahale edip oradan onların bayrağını indirip tekrar kayalıkları kendi haline dönüştürdü. Yani biz bütün bu süreç içinde bir suların ısınması diye bir şeyi istemiyoruz. Böyle bir gayretin içinde değiliz. Biz Yunanistan'a bir komşumuz olarak bakıyoruz. Öyle veya böyle bazı sıkıntılar olsa bile bütün bunları aşalım istiyoruz."
Bunların yaşanmamasını istediklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Oturalım masaya, yani bu işleri artık bir kenara koyalım. Yok bilmem şu kadar ölçü, bu kadar ölçü filan falan. Bu deniz, hava... Buradan uçaklar, gemiler rahatlıkla gelsin geçsin. Herhangi bir fiili müdahale olmadıktan sonra niçin şu güzelim barışı gölgeliyoruz, lekeliyoruz? Bizim artık dünyada barışa ihtiyacımız var. Kaldı ki sizlerle olan barışımız bizim, hiçbir ülkeyle olan barışa benzemez. Yıllar yılı ülkemizde bizim Rum vatandaşlarımızın sayısı az değildi. Öyle mi? 10 binler, 100 binler... Böyleydi. Ama maalesef bizim ülkemizde de olan bazı hatalı davranışlar sebebiyle tabii buradan çok Rum vatandaşımız ne yazık ki Yunanistan'a gitmek durumunda kaldı. Bizim de hatalarımız var. Bunu da görmemiz lazım. Şimdi diyoruz ki gelin, Yunanistan'da Çipras bir başbakan olarak genç, dinamik, 'Yeni bir adım atalım' arzusundadır, isteğindedir. Son ziyaretimde cumhurbaşkanını aynı havada gördüm. Gelin o zaman bunları masaya yatıralım, ama 'Sen mi daha fazla aldın? Ben mi daha fazla verdim?' filan bu kavgaları bırakalım. Sonunda bu deniz ya, öbürü hava. Buralarda rahat rahat gemiler geçsin, uçaklarımız uçsun vesaire. Bunu yapamamak bize başka sıkıntılar getiriyor. Getirince de işte ne yazık ki bedeli bu işin ağır oluyor. Biz istiyoruz ki artık buna noktayı koyalım."
"Türkiye, Yunanistan için bir tehdit mi?" sorusu üzerine Erdoğan, "Onlar öyle kabul ediyorsa, ben bir şey diyemem. Ama bizim böyle durup dururken kimseyi tehdit etme hastalığımız yok." dedi.
Erdoğan, "Biz zaten bugüne kadar bu ülkede hep hizmetleriyle anılan hükümetler kurduk. İnşallah şimdi de başkanlık sisteminin özellikle çerçevesini farklı oluşturacağı bir dönemin içerisinde olacağız. Tüm ülkem için hayırlı olsun." dedi.
22 Nisan 2018 Pazar 00:05