Göç ve Uyum Sempozyumu

- AK Parti Genel Başkan Vekili ve Başbakan Yıldırım: (2) - "Bundan böyle göçmen, mülteci konularının daha iyi koordinasyonu, daha verimli olarak sürdürülmesi için bütün mülteciler ve göçmenlerle ilgili yetkiyi, Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne devrediyoruz. Böylece yapılması gereken işler, tek merkezden koordine edilmiş olacak" - "Dünyada insani yardım ve sığınmacı haklarıyla ilgili süreçler, artık kırmızı alarm vermeye başladı. Bu konuda ülkeler daha sağlıklı ve yapıcı yaklaşımlarla imkanlarını birleştirmeli ve küresel anlamda bu meseleye çözüm aramalıdır" - "Olumsuz yargıların başında göçmenlerin toplumsal huzuru bozduğu, ekonomiyi gerilettiği ve suça bulaştıkları kanaati yaygınlaştırılmıştır. Halbuki araştırmalar bunu doğrulamıyor. Göçmenlerin bulundukları ülkelerdeki yerleşiklere göre daha az suça katıldıkları bugün istatistiklerle ortadadır"

15 Aralık 2017 Cuma 13:28
Göç ve Uyum Sempozyumu

ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkan Vekili ve Başbakan Binali Yıldırım, "Bundan böyle göçmen, mülteci konularının daha iyi koordinasyonu, daha verimli olarak sürdürülmesi için bütün mülteciler ve göçmenlerle ilgili yetkiyi, Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne devrediyoruz. Böylece yapılması gereken işler, tek merkezden koordine edilmiş olacak." dedi.

Yıldırım, AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığınca, "Anadolu Dünya Dolu" sloganıyla Point Hotel'de düzenlenen "Göç ve Uyum Sempozyumu"nda yaptığı konuşmada, göç konusuna insan ve hayat merkezli bakılması ve empati kurulması gerektiğini söyledi.

Bazılarının "Bu kadar göçmen var memleketimizde, bizim sorunlarımız ortadayken bunlara niye bu kadar yer veriyoruz." gibi eleştirilerde bulunulduğunu aktaran Yıldırım, popülist ve kısa vadeli siyasi hesaplar için söylenen bu tarz lafların, ülkenin kültürüne, geleneğine, değerlerine de "yakışıksız sözler" olarak gördüğünü ifade etti.

Yıldırım, empati kurulması gerektiğini yineleyerek, "O durumda, şu güzel yavruların durumunda, sizin yavrularınız olsaydı ne yapardınız? Onun için geçmişinde, tarihinde hiçbir şekilde esaret merakı olmayan, kimseyi esaret altına almamış, gittiği ülkelerde, fethettiği yerde insanları diliyle, diniyle, kültürüyle, her şeyi de serbest bırakmış bir medeniyetin torunları olarak biz, Suriye'de, Irak'ta, bölgemizde yaşanan iç savaşlar, krizler, kaoslar, terör vesilesiyle memleketlerini terk etmek zorunda kalanlara, hayatını kurtarmak için yollara düşenlere kucağımızı açmak zorundaydık, açtık. Biz, bize yakışanı yaptık, milletimize yakışanı yaptık." diye konuştu.

Göç konusunun özellikle Avrupa'da "insanlık meselesi" değil de "güvenlik meselesi" olarak ele alındığını vurgulayan Yıldırım, daha ziyade göçmenlerin, potansiyel bir güvenlik sorunu oluşturduğu kaygısıyla kararların alındığını vurguladı.

- "Halbuki araştırmalar bunu doğrulamıyor"

Başbakan Yıldırım, "Biz duvarlarımızı yükseltelim, hiç kimse içeri girmesin, bize ulaşmasın da kim uğraşırsa uğraşsın. Olaya böyle yaklaşırsanız insanı görmezsiniz." uyarısında bulundu.

Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bakışınız doğru olmazsa göç ve göçmene ilişkin olumsuz yargıların, kanaatlerin oluşmasına da zemin hazırlarsınız. Zaten binbir türlü sorunla hayatta kalma mücadelesi veren insanlara yapmamız gereken onların hayallerini, geleceğini daha da karartmak değil, yaşama azmi, ümit, gelecek heyecanını aşılamaktır.

Bu olumsuz yargıların başında göçmenlerin toplumsal huzuru bozduğu, ekonomiyi gerilettiği ve suça bulaştıkları kanaati yaygınlaştırılmıştır. Halbuki araştırmalar bunu doğrulamıyor. Göçmenlerin bulundukları ülkelerdeki yerleşiklere göre daha az suça katıldıkları bugün istatistiklerle ortadadır."

İyi planlanıp, yönetildiği zaman bu toplumsal olayın, bazı imkanlar da sağlayabileceğine işaret eden Yıldırım, "Unutmayalım, Amerika ve Avrupa kıtasının göçlerle şekillendiği bir tarihi gerçektir. Göçlerle şekillenen Amerika, bugün dünyanın ekonomi olarak, diğer birçok alanda en önde gelen ülkesidir." dedi.

- "Artık kırmızı alarm vermeye başladı"

Birçok devletin göçlerle kurulduğunu, göçmenlerle kalkındığına dikkati çeken Yıldırım, "İnsanlığın rehberi sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed, Mekke'den Medine'ye göç etmiştir. Hicret etmek zorunda kalmıştır. Durup dururken mi gitti Peygamberimiz Medine'ye? Gidiş sebeplerini hepimiz biliriz. O hicretten, büyük bir medeniyet ve dünyaya yön veren bir devlet meydana gelmiştir." şeklinde konuştu.

Yıldırım, Steve Jobs gibi bugün bilişimin, teknolojinin mucidi sayılabilecek bir insanın da göçmen olarak başka ülkeye gitmek durumunda kaldığını anlattı.

Jobs'un, Suriye asıllı Abdulfattah Jandali'nin oğlu, bir göçmen çocuğu olarak dünyaya geldiğini söyleyen Yıldırım, ölümünden kısa süre önce de dünyadaki iletişim ve bilişim teknolojisinin ezberini kökünden değiştiren büyük buluşlara imza attığını dile getirdi.

Yıldırım, dünyanın göçe bakışında göçmenlerin ekonomilere kattığı, iktisadi ve toplumsal katma değerin asla göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Göçün, bugün engellenemeyen, önüne geçilemeyen bir hakikat ve süreç olduğuna işaret eden Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bütün engelleme çalışmaları, artan sınır kontrolleri, dikenli teller, yüksek yüksek duvarlar sığınmacı sayısını yahutta göçü azaltmıyor. Bu çalışmalar aksine düzensiz göçü daha da teşvik ediyor, artırıyor. Maalesef birçok insanın denizlerde boğulmasına ve ağır bedeller ödemesine de sebep oluyor. O halde ülkelerin, yönetimlerin göçü engellemek için harcadıkları enerjiyi daha çok ülkelerindeki sorunları çözmeye harcaması gerekiyor.

Son yıllarda maalesef Akdeniz'de on binlerce insan, geleceğe yürürken ve umutla giderken o soğuk sularda hayatını kaybetti. Dünyada insani yardım ve sığınmacı haklarıyla ilgili süreçler artık kırmızı alarm vermeye başladı. Bu konuda ülkeler daha sağlıklı ve yapıcı yaklaşımlarla imkanlarını birleştirmeli ve küresel anlamda bu meseleye çözüm aramalıdır. Ülkeler arasında göç ve uyum politikalarını geliştirme yönünde mutlaka ortak bir irade sağlanmalıdır."

- "Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne devrediyoruz"

Yıldırım, Türkiye'nin göç açısından sadece transit bir ülke olmadığına dikkati çekerek, "Aynı zamanda hedef ülkedir yani ülkemize girip, oradan başka ülkelere geçme amaçlı değil, daha iyi bir gelecek için hedef ülke haline gelmiştir." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin, Suriye'de ölümle yüzleşen milyonlara kapılarını açtığını anlatan Yıldırım, son yıllarda ülke olarak, göçü herkesin yararına yönetme konusunda da önemli yasal ve kurumsal çalışmaları başlattıklarını söyledi.

Yıldırım, 2003'te Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun kabul edildiğini, aynı tarihte Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün de faaliyete geçtiğini hatırlattı.

Yıldırım, "Bundan böyle bu göçmen, mülteci konularının daha iyi koordinasyonu, daha verimli olarak sürdürülmesi için bütün mülteciler ve göçmenlerle ilgili yetkiyi, Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne devrediyoruz yani AFAD, ilk anda karşılayacak, geçici ihtiyaçlar karşılanacak, hemen sonra bu bütün yetkiler, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne devredilecek, oradan takip edilecek. Böylece yapılması gereken işler, tek merkezden koordine edilmiş olacak." ifadelerini kullandı.

(Sürecek)

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.