ANKARA (AA) - Fransa'da Beauvais kentinde "radikal içerikli vaazlar verildiği" suçlamasıyla Aralık 2021'de 6 aylığına kapatılan Bilal Camisi'nin imamı Islem Eddy Lecocq, hakkındaki suçlamaların iftira niteliği taşıdığı gerekçesiyle mahkemeye suç duyurusunda bulundu.
Lecocq'un avukatı Sefen Guez Guez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müvekkilinin, kendisine yönelik "radikal içerikli vaazlar verdiği" suçlamasının, "gerçeği yansıtmaması ve iftira olması" sebebiyle Beauvais Bölge Mahkemesine suç duyurusunda bulunduklarını belirtti.
Caminin kapatılma sürecine kadar Fransız polisi ya da istihbarat birimlerinin, vaazlarıyla ilgili imamın görüşüne başvurmadığına ve kendisiyle hiçbir şekilde temas kurmadığına dikkati çeken Guez Guez, kararın gerekçesinin gerçekleri yansıtmadığını söyledi.
Guez Guez, "Islem Eddy Lecocq, iftira atılarak onuru zedelendiği ve mesleğine halel geldiği gerekçesiyle mahkemeye suç duyurusunda bulundu." diye konuştu.
- Cami İçişleri Bakanının talebiyle kapatılmıştı
Fransa'da 27 Aralık 2021'de İçişleri Bakanı Gerald Darmanin'in talebiyle Beauvais kentindeki Bilal Camisi için imamının "radikal içerikli ve teröre teşvik ettiği vaazlar verdiği" gerekçesiyle, kapatılma süreci başlatılmıştı.
Oise Valiliği Bakan Darmanin'in talebi üzerine 14 Aralık'ta, yasal süreç başlatılan Bilal Camisi'nin 6 ay süresince kapatılması kararlaştırmıştı.
Caminin kapatılma gerekçesinde, imam Lecocq'un vaazlarında, "radikal içerikli ifadeler" kullandığı, "Hristiyanlara, eşcinsellere ve Yahudilere karşı mücadeleye" teşvik ettiği iddiaları yer almıştı.
Caminin avukatı Samim Bolaky ise karara tepki göstererek, "İmamın, kendisine sorulan soruya cevaben mensup olduğu dinin hükümlerini paylaştığını, vaazlarının içeriğinin aşırıcılık olarak nitelendirilmeyeceğini" aktarmıştı.
- Paris yönetimine Müslümanları ötekileştirdiği eleştirisi
Fransa'da 99 camide yapılan denetimler sonucunda 22'si kapatılmış, 6'sı hakkında da kapatılması için yasal süreç başlatılmıştı.
Paris yönetimi, Müslümanları hedef aldığı ve ötekileştirdiği gerekçesiyle Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası toplum ile sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütlerince eleştiriliyor.