ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Batı'nın etekleri altına saklanan İsrail yönetimi, zulmünü ne kadar tırmandırırsa sonuçta ödeyeceği bedeller de o kadar ağır olacaktır." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyayı asırlardır Batı değerleri safsatasıyla oyalayanların, sadece kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir değerleri olmadığını defalarca ispatladığını söyledi.
Batı'nın "değerlerim" diye sunduğu inanç, felsefe, hukuk ve bilim unsurlarının tamamının başka coğrafyalara ve toplumlara ait olduğunu ifade eden Erdoğan, "Batı'nın inancı Kudüs, Nasıra, bu felsefe Ege ve Batı Anadolu, hukuki itibarıyla Akdeniz ve Roma, bilimi Endülüs ve Doğu dünyası kökenlidir. Sadece barbarlık gerçek anlamda Batı'ya ait bir vasıftır." diye konuştu.
Haçlı Seferleri'nde 4 milyon, sömürgelerinde 50 milyon, 1'inci ve 2'nci Dünya savaşlarında 70 milyon insanı katleden Batı'nın bu vasfını hep sergilediğini dile getiren Erdoğan, Gazze'deki vahşete ortak olan Batı'nın çalıp çırptığı tüm değerleri bir kenara bırakıp yine sadece mayasındaki barbarlık dürtüsüyle hareket ettiğini söyledi.
Erdoğan, "İsrail'e en küçük bir söz söyletmeyip Gazze'de yapılanları dile getirenlerin üzerine hoyratça giden Batı yönetimleri bireysel düzlemde insan olma, kurumsal düzlemde devlet olma özelliklerini kaybetmişlerdir. Aynı şekilde Birleşmiş Milletler ve onun en önemli organı olan Güvenlik Konseyi gibi kurumlar da bu zulüm karşısında sergiledikleri acizlikle insanlığın ortak çatısı olma hüviyetlerinden iyice uzaklaşmışlardır." şeklinde konuştu.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in samimi çabalarının Güvenlik Konseyi'nin kimi daimi üyeleri tarafından engellendiğine dikkati çeken Erdoğan, yıllardır "Dünya beşten büyüktür" diye haykırırken bu gerçeklere işaret, bu haksızlıklara isyan ettiklerini kaydetti.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Buradan açıkça söylüyorum; Batı'nın etekleri altına saklanan İsrail yönetimi, zulmünü ne kadar tırmandırırsa sonuçta ödeyeceği bedeller de o kadar ağır olacaktır. Masum çocukları, kadınları, yaşlıları, silahsız ve çaresiz insanları dünyanın en modern savaş araçlarıyla öldürmek sadece İsrail yöneticileri gibi korkaklara mahsus bir zavallılıktır. Gazze'deki bir avuç sivil karşısında yüreği de bacağı da titreyen İsrail'in gerçek bir orduyla gerçek bir güçle karşı karşıya geldiğinde paramparça olacağı muhakkaktır. İsrail yönetiminin böyle bir acı akıbete gerek kalmadan bir an önce aklını başına toplamasını ümit ediyoruz. Bölgeye huzur gelmesinin tek yolunun, 1967 sınırlarında Doğu Kudüs'ün başkenti olduğu, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kuruluşundan geçtiğini bir kez daha hatırlatıyoruz."
- "Tek çözüm yolu depreme dayanıklı binalar yapmaktır"
Geçen günlerde Marmara Bölgesinde yaşanan 5,1 büyüklüğündeki nispeten hafif sarsıntının Türkiye'nin deprem ülkesi olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlattığını vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin Alpler'den Himalayalar'a uzanan kuşak içerisinde en fazla deprem riski taşıyan beşinci ülke olduğunu söyledi.
Toprakların yüzde 66'sının, nüfusun yüzde 71'inin deprem açısından riskli alanlarda yer aldığını vurgulayan Erdoğan, Türkiye'de son bir asırda 6 ve üzeri büyüklükte 231 depremin meydana geldiğini, bu afetlerde 130 binden fazla canın toprağa verildiğini belirtti.
Erdoğan, 6 Şubat depremlerinde 50 binden fazla insanın yıkıntıların altında kalarak hayatını kaybettiğini anımsatarak, deprem şehitlerine rahmet diledi.
Bu coğrafyada yaşamanın, deprem gerçeğiyle yüzleşmek, karşıdaki tehlikeyi kabullenmek ve ona göre hareket etmek anlamına geldiğini ifade eden Erdoğan, "Önümüzdeki tablonun bize gösterdiği tek çözüm yolu depreme dayanıklı binalar yapmaktır. Yani 'kentsel dönüşüm' dediğimiz adımı atmak ve bu adımı attık. Maalesef ülkemiz uzunca bir süre bu toprakların hakkını vermek yerine hakkına giren bir anlayışla yönetildiği için diğer pek çok husus gibi deprem tehlikesi de göz ardı edilmiştir." dedi.
Büyük yıkıma yol açan 1999 felaketinin bu meselenin yeniden ve güçlü bir şekilde gündeme gelmesine, standartların yeniden belirlenmesine vesile olduğunu ifade eden Erdoğan, bu süreci daha ileriye taşıyarak 2012'de, tarihte ilk defa Kentsel Dönüşüm Yasası'nın çıkarıldığını, Yapı Denetim Kanunu başta olmak üzere konuyla ilgili mevzuatın güncellendiğini, geliştirildiğini anımsattı.
Kentsel Dönüşüm Yasası'nın çıktığı tarihten bugüne kadar hayata geçen projelerde Türkiye genelinde 480 milyar liralık yatırımla 2 milyon 200 bin bağımsız bölümün dönüşümünün tamamlandığını belirten Erdoğan, halihazırda ülke genelinde yaklaşık 400 bin bağımsız bölümün dönüşüm sürecinin devam ettiğini kaydetti.
Türkiye'de yaklaşık 31 milyon konut ve 5 milyon ticari alandan oluşan 36 milyon bağımsız bölüm olduğunu aktaran Erdoğan, bunların 6 milyonunun deprem riski altında olduğunu, yaklaşık yarısının da acilen dönüşmesi gerektiğini söyledi.
- "Kentsel dönüşüm çalışmalarımızı bir üst seviyeye çıkarma kararı aldık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenli şehirler için tek çarenin kentsel dönüşüm olduğunun altını çizerek, kentsel dönüşümün ne kadar önem arz ettiğinin en son ve somut örneğinin 6 Şubat depremleri olduğunu ifade etti.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu hakikati görmezden gelmek, ertelemek, siyasi çıkarlar için istismarına yeltenmek çok açık ve net söylüyorum, ülkemize ihanet etmek demektir. Kentsel dönüşüm konusu, Türkiye için tartışmasız bir beka meselesidir. Hepsinden önemlisi bu konu, siyaset üstü, siyasi partiler üstü bir konudur. Hazreti Mevlana, 'Akıl sonradan ah çekmek için değil düşünüp tedbir almak içindir' der. İnancımızda da tedbir, tevekkülden önce gelir. Hükümet olarak kentsel dönüşüm konusuna ilk günden beri hep bu zaviyeden baktık. Vatandaşlarımızı gecekondu denilen sağlıksız yapılarla birlikte depreme dayanıksız yüksek katlı binalardan da kurtararak onları modern, güvenilir, dayanıklı yuvalara kavuşturmayı hedefledik. Zemin artı üç olsun, zemin artı dört olsun, bilemediniz zemin artı beş olsun dedik. O günden bugüne inşaatlarımızı bu şekilde yapıyoruz. TOKİ Başkanlığımız bu sürecin öncüsü olarak gerçekten kritik bir rol üstlendi."
Maruz kaldığı onca haksız, insafsız eleştirilere rağmen TOKİ aracılığıyla şimdiye kadar 1,3 milyon konutun tamamlandığını ve hak sahiplerine teslim edildiğini dile getiren Erdoğan, "Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki attığımız her adımda tamamen ideolojik saiklerle hareket eden bir kesimi karşımızda bulduk. Akla hayale gelmedik bahanelerle ve hatta iftiraya varan kampanyalarla projelerimize sürekli takoz oldular. Ne kendileri bir iş yaptılar ne de bizim bu meseleyi çözmemizi istediler." dedi.
Kanundaki boşlukları kullanarak, yalan ve yanlış bilgilerle insanların aklını bulandırarak kentsel dönüşüm projelerinin sabote edildiğini, bunun acısının depremin yıktığı birçok şehirde yaşandığını anlatan Erdoğan, vatandaşların canları ve mallarıyla bir daha böyle bedeller ödememesi için kentsel dönüşüm çalışmalarını bir üst seviyeye çıkarma kararı alındığını bildirdi.
(Sürecek)