ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Fiyat artışlarından dolayı sıkıntıya düşen çalışanlarımızı ve üreticilerimizi korumak için her türlü tedbiri alıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, dünyada enerji başta olmak üzere emtia ve gıda fiyatlarında fahiş artışların yaşandığı bir dönemde çoğu ülkenin pahalılık yanında ciddi bir mal ve ürün kıtlığıyla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Türkiye'nin ise vaktinde aldığı tedbirler ve güçlü altyapısı sayesinde bu sıkıntılara sınırlı bir şekilde maruz kaldığını söyleyen Erdoğan, "Fiyatlaması küresel düzeyde yapılan ürünlerdeki fahiş artışları içeriye sınırlı bir düzeyde yansıtarak vatandaşlarımızın yanında olduğumuzu gösteriyoruz. Buna rağmen fiyat artışlarından dolayı sıkıntıya düşen çalışanlarımızı ve üreticilerimizi korumak için de her türlü tedbiri alıyoruz." diye konuştu.
Kamu işçi ve memur sözleşmelerinde yaptıkları yüksek artışların bu anlayışın bir yansıması olduğuna işaret eden Erdoğan, "Artık daha çok üreten, daha çok ihraç eden, daha çok kazanan özel sektörümüzün de kendi çalışanlarını aynı şekilde koruyacak, kollayacak bir anlayışı ortaya koyacağına inanıyorum. Aynı şekilde yaşanan istisnai durumu yüksek kar hırsıyla yaptıkları fahiş fiyat artışlarının bahanesi haline getirerek milletimizin mağduriyetine yol açan fırsatçıları da yakından takip ediyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Potansiyelimizin ve gücümüzün farkındayız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her zaman olduğu gibi önceliklerinin milleti huzuru, güvenliği, refahı ve geleceği olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"Ekonomide büyümeden ihracata, istihdamdan cari fazlaya kadar aldığımız her yeni güzel haber geleceğimize daha umutla bakmamızı sağlıyor. İşte bu sabah açıklanan ağustos ayı cari işlemler hesabında 528 milyon dolar fazla verdiğimiz görünüyor. Yine bugün açıklanan ağustos ayı işsizlik rakamlarının işgücüne katılım oranı sürekli arttığı halde istihdamdaki ciddi yükseliş sayesinde yatay bir seyir izlediği müşahede ediliyor. Birileri Türkiye'ye siyasi konularda yapamadıkları diz çöktürme işini ekonomide gerçekleştirmek için var güçleriyle saldırıyor olsa da biz kendi potansiyelimizin ve gücümüzün farkındayız. İnşallah ülkemizi yatırım, üretim, ihracat, istihdam temelleri üzerinde cari dengemizi 'fazla' yönünde sürekli geliştirerek büyütmeyi sürdüreceğiz."
Tüm strateji ve imkanlarını bu doğrultuda seferber ettiklerini ve adım adım neticesini almaya da başladıklarını söyleyen Erdoğan, bundan sonra Türkiye'nin ekonomik olarak her geçen gün çok daha güçleneceğini dile getirdi.
Kovid-19 salgınının dünyadaki adaletsizlikleri, haksızlıkları, bencillikleri ve bunları örtmek için yapılan güç gösterilerinin gerisindeki zayıf siyasi, sosyal yapıları da gün yüzüne çıkardığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Küçük bir kesimin güvenliği ve refahı için asırlardır sömürülen, bölünen, parçalanan, birbirine kırdırılan vicdan ve ahlak dışı her türlü muameleye maruz bırakılan insanlığın kalanı artık bu çarpık sisteme itiraz ediyor. Birleşmiş Milletlerde dile getirdiğimiz 'Dünya beşten büyüktür' sözünü daha adil bir dünyanın mümkün olduğu teziyle genişleterek insanlığın bu ortak duygularına tercüman oluyoruz. İşte bu anlayışla Türkiye olarak Balkanlardan Kafkaslara, Afrika'dan Güney Asya'ya kadar geniş bir coğrafyada hep mazlumun, mağdurun, hakkın ve hakikatin yanında yer alıyoruz. Hiç şüphesiz bu onurlu ve ilkeli tavrın bir bedeli var. Milletimizle birlikte gerektiğinde bu bedeli ödemekten de kaçmadık, kaçmayız. Ama aynı zamanda bugün Türkiye'nin bölgesel ve küresel bir güç olarak yükselen yıldızının gerisindeki en önemli unsurlardan biri de bu haysiyetli duruşunun sonucu olan etki halkasıdır."
- "Kimse bu vatanı elimizden alamaz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın her yerinde insanların kendilerine sevgi ve umutla bakan gözlerinde bu güzel iklimin tezahürleriyle karşılaştıklarını belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Türkiye'deki 3,6 milyon Suriyeliyi ve toplamda 5 milyonu bulan yabancı uyruklu sığınmacı varlığını yük olarak görenler meseleye bir de bu açıdan bakmalıdır. Ülkemize karşı yükselen kin, nefret, düşmanlık dalgalarının çoğu defa biz farkında bile olmadan kırılmasında dua ve şükran ifadeleriyle zenginleşen bu tablonun çok önemli rolü olduğuna inanıyorum. Bin yıldır vatanımız olarak bu coğrafyadaki varlığımız devam ettikçe kimi çevrelerin bize olan husumetlerinin bitmeyeceği açıktır. Ama her kökenden her renkten her inançtan her meşrepten 100 milyonlarca insanın desteği ve duası arkamızda olduğu, milletimizin yüreğindeki istiklal ve istikbal aşkı bitmediği müddetçe Allah'ın izniyle kimse bu vatanı elimizden alamaz."
Sadece bu gönül bağına güvenerek hareket etmediklerini, her alanda Türkiye'yi kalkındıracak, geliştirecek, güçlendirecek politikalarla, yatırım, eser ve hizmetlerle hedefe doğru kararlı bir şekilde yürüdüklerini vurgulayan Erdoğan, "Türkiye'nin, Cumhuriyet dönemindeki en iddialı demokrasi ve kalkınma projesinin 2023 vizyonumuz olduğuna inanıyorum. Artık hedeflerinin çoğuna ulaştığımız ve menziline de yaklaştığımız 2023 vizyonumuzu yeni ve daha büyük adımlarla tahkim ettiğimiz bir döneme girdik. Özellikle 2053 vizyonumuz ve bu adımların en yakın, en önemli projesi her ne kadar uzak bir tarih gibi görülse de devlet ve millet hayatı bakımından önümüzdeki 30 yıllık sürenin kısa bir dönemi ifade ettiğini biliyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yandan 2023 projelerinin eksiklerini tamamlarken diğer yandan da gençlere emanet edecekleri 2053 vizyonu için somut hedefleri de yavaş yavaş oluşturmaya başladıklarına işaret ederek, bunlardan ilkinin bir süre önce ilan ettiklerin Yeşil Kalkınma Devrimi olduğunu hatırlattı.
Sanayi devrimiyle başlayan, bilgi ve teknoloji devrimiyle zirveye ulaşan dönemde bugün "gelişmiş" diye tabir edilen ülkelerin insanlığın ortak mirası olan çevreyi ve tabii kaynaklar hoyratça tükettiğini aktaran Erdoğan, "Dünya bugün insanlık tarihindeki büyük kırılmaların en önemli sebepleri arasında yer alan ve öncekilerden farklı olarak bu defa kendi eliyle başlattığı yeni bir iklim değişikliği gerçeğiyle karşı karşıyadır. Salgın döneminde üretimde ve insan hareketliliğinde yaşanan kısmi yavaşlamanın bile dünyamızı tabiat dengeleri açısından ne kadar rahatlattığını uzaydan çekilen çekimler gösteriyor. Ama maalesef bu geçici duraklama iklim değişikliği sorununa çözüm olmaktan çok uzaktır." şeklinde konuştu.
(Sürecek)