NEW YORK (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Artık herkesin kabul ettiği gibi Karabağ, Azerbaycan toprağıdır. Bunun dışında bir statünün dayatılması asla kabul edilmeyecektir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'nda BM'nin 78. Genel Kurulu görüşmelerinde katılımcılara hitap etti.
Erdoğan, Yeniden Asya Girişimlerinin, ata yurdu Asya ile ilişkileri karşılıklı yarar ve ortak öncelikler temelinde daha da ileri taşıma iradelerinin sembolü haline geldiğini söyledi.
Güney Kafkasya'da barışın, huzurun ve işbirliğinin tesisi yolunda önlerinde tarihi bir fırsat bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu fırsatı değerlendirmek için Ermenistan ile iyi komşuluk ilişkilerini ve tam normalleşmeyi hedefleyen bir süreç başlattık. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki görüşme sürecini başından beri destekledik. Ancak Ermenistan'ın, bu tarihi fırsatı yeterince değerlendiremediğini görüyoruz. Ermenistan'ın başta Zengezur Koridoru'nun açılması olmak üzere verdiği sözleri yerine getirmesini bekliyoruz. Artık herkesin kabul ettiği gibi Karabağ, Azerbaycan toprağıdır. Bunun dışında bir statünün dayatılması asla kabul edilmeyecektir. Ermeniler dahil herkesin Azerbaycan topraklarında barış içinde yan yana yaşaması öncelikli hedefimiz olmalıdır. 'Tek millet, iki devlet' şiarıyla hareket ettiğimiz Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü korunma yönünde attığı adımları destekliyoruz."
- "Rohinga Müslümanlarına yardım elini uzatmış bir ülkeyiz"
Orta Asya ülkeleriyle işbirliğini güçlendirdiklerini vurgulayan Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı'nın, bölgesel ve küresel düzeyde giderek daha etkin bir aktör haline dönüşmesinden memnuniyet duyduklarını ifade etti.
Yarım asırdır zor günler yaşayan Afgan halkının, siyasi saiklerden bağımsız olarak, çok ciddi insani yardıma ve desteğe ihtiyacı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ülkedeki geçici hükümetin, toplumun tüm kesimlerinin adil bir şekilde temsil edildiği kapsayıcı bir yönetime dönüşmesi, Afganistan'ın önünü açacak ve uluslararası alanda olumlu karşılık bulacaktır. Güney Asya'da bölgesel huzurun, istikrarın ve refahın önünü açacak bir diğer gelişme de Keşmir'de ihtiyaç duyulan adil ve kalıcı barışın, Hindistan ve Pakistan arasında diyalog ve işbirliği yoluyla tesisi olacaktır. Türkiye olarak bu yönde atılacak adımlara desteğimizi sürdüreceğiz. Çin'in toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı duyduğumuzu, her fırsatta altını çizerek ifade ediyoruz. Bununla birlikte, güçlü tarihi ve insani bağlarımızın olduğu Uygur Türkleri'nin hak ve özgürlüklerinin korunmasıyla ilgili hassasiyetimizi dile getirmeyi ve gündemde tutmayı sürdüreceğiz. Myanmar ve Bangladeş'te zor şartlarda yaşayan Rohinga Müslümanlarına ilk günden itibaren yardım elini uzatmış bir ülkeyiz. Yerlerinden edilmiş durumdaki Rohingaların anavatanlarına güvenli, gönüllü, onurlu ve kalıcı şekilde dönüşleri sağlanana kadar kendilerine olan desteğimiz devam edecek."
- "2030'da sıfır açlık sloganından, maalesef giderek uzaklaşıyoruz"
Erdoğan, gündemlerindeki önemi bir küresel sınamanın da enerji güvenliği olduğunu belirterek, Türkiye'nin son 20 yıldır enerji alanında gerçekleştirdiği yatırımlar sayesinde kendi enerji güvenliğini sağlama yönünde önemli mesafe aldığını bildirdi.
Çalışmalarını enerjiyi bir çatışma unsuru olmaktan çıkarma ve kullanımını ortak fayda temelinde teşvik etme yönünde yoğunlaştırdıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları dile getirdi:
"Bu doğrultuda, Doğu Akdeniz'den Hazar Havzası'na, Karadeniz'den Balkanlar'a kadar geniş bir coğrafyada enerji alanında işbirliği ruhunu ve dayanışmayı ön plana çıkarmak için mücadele ediyoruz. Türkiye ulaştırma alanında da üzerinden veya çevresinden geçecek tüm projelere destek verebilecek jeopolitik konuma sahiptir. Teknolojik yenilikler, küresel ve bölgesel sınamaları çözmemiz için fırsat olarak değerlendirilmeli, rekabet gücünü artıracak bir koz olarak görülmemelidir. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin en önemli başlıkları arasında yer alan '2030'da sıfır açlık' sloganından, maalesef giderek uzaklaşıyoruz. Doğrusu biz, açlığı 21'inci yüzyılda hala çözüme kavuşturulamamış bir sorun olarak kabullenmekte zorlanıyoruz. Dünyanın bu kadar geliştiği, refahın bu kadar arttığı bir çağda, 735 milyon kişinin açılıkla boğuşmasının hiçbir izahı olamaz. Uzaya turistik yolculuk için yüz milyonlarca dolar harcanırken, Afrika'dan Asya'ya milyonlarca insan bir lokma yiyecek ekmek dahi bulamıyorsa, hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemeyiz."
- "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladık"
Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin hayata geçirilmesi için tüm ülkeleri güçlü irade sergilemeye davet eden Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Kalkınma yardımları konusunda dünyanın en cömert ülkeleri arasında yer alan Türkiye'nin bu çağrıyı yapma hakkı olduğuna inanıyoruz. İklim değişikliğine bağlı küresel sıcaklık artışının 1,5 santigrat dereceyle sınırlı tutulabilmesi giderek zorlaşıyor. Bunun şartlarından biri, kalkınmakta olan ülkelerin çabalarının finansal ve teknolojik olarak desteklenmesidir.
'Gıda güvenliği' iklim değişikliğinden etkilenen alanların başında geliyor. Su ve toprak kaynaklarının sürdürülebilir kullanımına yönelik doğru politikalar ve yatırımlar geliştirip uygulamalıyız. Çocuklarımıza, bilinçsiz tüketimden doğan kirliliğe boğulmuş ve doğal kaynakları tüketilmiş bir dünyayı miras bırakamayız. Bu anlayışla, daha yaşanabilir ve adil bir dünya vizyonuyla, eşim Emine Erdoğan'ın himayesinde ülkemizde başlattığımız Sıfır Atık Hareketi'ni, Birleşmiş Milletlerde 105 ülkenin ortak sunuculuğunda kabul edilen kararla küresel boyuta taşıdık. Dün Türkevi'nde Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladık. Sıfır Atık hedeflerimizin, iklim değişikliğiyle mücadeleye ve sürdürülebilir kalkınma çabalarına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Buradan tüm ülkeleri, uluslararası kurumları ve sivil toplum kuruluşlarını Sıfır Atık Hareketine destek vermeye davet ediyorum."
- "Nefret söylemi, kutuplaşma ve ayrımcılık sızlatmadık vicdan bırakmıyor"
Erdoğan, özellikle gelişmiş ülkelerde bir virüs gibi yayılan ırkçılık, yabancı karşıtlığı, İslam düşmanlığının artık tahammül edilemeyecek seviyelere ulaştığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Masum insanların maruz kaldığı nefret söylemi, kutuplaşma ve ayrımcılık, dünyanın dört bir köşesinde sızlatmadık vicdan bırakmıyor. Ne yazık ki pek çok ülkede popülist siyasetçiler, bu tehlikeli akımları teşvik ederek ateşle oynamayı sürdürüyor. Avrupa'da Kur'an-ı Kerim'e karşı düzenlenen menfur saldırılara, ifade özgürlüğü maskesi altında izin vererek eylemleri teşvik eden zihniyet, esasen kendi eliyle kendi geleceğini karartmaktadır. Türkiye olarak, Birleşmiş Milletler, AGİT ve İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere tüm platformlarda İslam düşmanlığıyla mücadeleye yönelik girişimleri desteklemeye devam edeceğiz. Hangi inanca mensup olursa olsun, kutsallara saldırıyı kabullenmeyen tüm dostlarımızı da mücadelemize omuz vermeye davet ediyorum."
- "Aileye sahip çıkmak, insana ve tüm insanlığın istikbaline sahip çıkmak demek"
Her birine birkaç cümleyle temas etmeye çalıştığı tüm bu meydan okumalarla mücadelenin herkesin ortak sorumluluğu olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu sorumluluğu ancak etkin işbirliği, dayanışma ve insani değerlere sıkı sıkıya sahip çıkarak yerine getirebiliriz. Maalesef son dönemde insanı insan yapan kadim değerler, çok ağır saldırı altındadır. Doğrudan insanı, insanın fıtratını, geleceğini ve sosyal bünyeyi tehdit eden bu saldırıların hedefinde öncelikle aile vardır. Bu bakımdan aileye ve aile müessesesine sahip çıkmak, insana ve tüm insanlığın istikbaline sahip çıkmak demektir. Giderek artan küresel dayatmalar karşısında tüm dostlarımızı aile müessesesinin korunmasında hassasiyet göstermeye çağırıyorum. Bu sene 100'üncü yılını kutlayan Türkiye Cumhuriyeti olarak herkes için barış, refah, güvenlik yönünde, tüm insanlığın yararına adımlar atmayı sürdüreceğiz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 78'inci toplantısında yapılacak çalışmaların, küresel işbirliği ve dayanışma ruhunu güçlendirmesini temenni ediyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda, 6 Azerbaycan vatandaşının şehit edilmesine ilişkin "Ermenistan-Azerbaycan arasındaki son olumsuz gelişmeyi kesinlikle kınıyorum ve bölgedeki gelişmelerin süratle sona ermesini temenni ediyorum." dedi.
(Bitti)