ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "CHP olarak biz NATO'nun güçlenmesinden tabii ki memnuniyet duyarız ancak Türkiye'nin çıkarları da her şeyden önce gelir. Müttefik diyeceğimiz ülkelerin, müttefiklik hukukuna saygı duymalarını elbette bekleriz." dedi.
Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, dün 19 Mayıs 1919’un 103'üncü yıl dönümünü büyük bir coşkuyla kutladıklarını söyledi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün gençlerine umut veremeyen bir ülkenin, geleceğine de asla umutla bakamayacağını gördüğünü aktaran Öztrak, bugün "beceriksiz yönetimin" elinde gençlerin işsiz olduğunu savundu.
TÜİK verilerine göre ülkede çalışmayan, okumayan 3 milyon genç olduğunu bildiren Öztrak, her 100 işsizden 27'sinin üniversite mezunu, üniversiteli işsiz sayısının ise 1 milyonun üzerinde olduğunu belirtti.
TÜİK verileriyle 2021'de 18-24 yaş arasındaki gençlerin beşte birinin mutsuz olduğunu aktaran Öztrak, "Bu koşullarda, gençlerimiz nasıl evleneceğini, nasıl yeni bir hayat kuracağını kara kara düşünüyor. Karı koca çalışan genç bir çiftin bir ev, bir araba alması artık hayal oldu." dedi.
Öztrak, şöyle devam etti:
"Ama iş başındaki hükümet milleti unutmuş gençlerin halini görmüyor. İşte uçan konut fiyatlarını düşürmek için çıkardıkları son paket. İlk defa ev alacaklara 0,99 faizle 10 yıl vadeyle 2 milyon lira kredi. Allah aşkına ayda 28 bin 555 liralık kredi taksitini ülkemizde kaç genç ödeyebilir? İnşaat maliyetleri uçmuş. Eldeki konut sayısı azalmış. Sen kredi vererek, yabancılara konut satanlara teşvik vererek, Türk vatandaşlığını yabancıya eşantiyon diye vererek, talebi azdırıyorsun. Bu cahillik neticesinde, daha kredinin lafı duyulur, duyulmaz, konut fiyatlarına zam yağdı. 'Fiyatı düşüreceğiz' diye yola çıkan iş bilmezler, konut fiyatlarını daha da uçurdu."
- "Ucuz sebze, meyve artık hepten hayal"
Bu yıl mutfakları yaz mevsiminin de kurtaramayacağını ileri süren Faik Öztrak, "Ucuz sebze-meyve artık hepten hayal oldu. TÜİK'in son açıkladığı makyajlı istatistiklere göre dahi tarım ürünlerinde üretici fiyatları nisanda yüzde 18, son bir yılda yüzde 119 artmış. Ama millete yansıyan gıda enflasyonu yüzde 91. Yani heybede daha çok turp var." diye konuştu.
Faik Öztrak, şöyle devam etti:
"Son bir yılda, DAP gübresi yüzde 205, ÜRE gübresi yüzde 293 zam gördü. Traktöre konacak mazotun fiyatı yüzde 240 arttı. Akaryakıta hala zam üstüne zam geliyor. İşte bugün İstanbul’da benzinin litresi 23 lira 86 kuruşa çıktı. Sadece çiftçi değil, besici ve süt üreticisi de zamların altında eziliyor. Besi yemi de süt yemi de son bir yılda yüzde 134 zamlandı. Bugün bir litre sütün raftaki fiyatı 20 lirayı geçtiyse, çiftçi üretmez hale geldiyse, bir kilo kıyma 150 lirayı bulduysa bunun hesabı, bakkaldan, kasaptan, esnaftan, tüccardan, çiftçiden değil, çiftçiye kanunla vermeyi taahhüt ettiği desteğin, bugüne kadar yarısını bile vermeyen milli paramızı pul eden Erdoğan şahsım hükümetlerinden sorulmalıdır."
Çukurova'da buğday hasadının başlamasına çok az kaldığını hatırlatan Öztrak, taban fiyatının hala açıklanmadığını ifade etti.
Geçen yıl yaşanılan sıkıntıların ortada olduğunu dile getiren Öztrak, "Bizim çiftçimizden buğdayın tonunu 2 bin 250 liraya satın aldılar. Bir süre sonra aynı Toprak Mahsulleri Ofisi dışarıdan tonunu 6 bin 700 liraya buğday ithal etti. Bizim çiftçiye verdiğinin üç katını başka ülkelerin çiftçisine verdi. Bugünkü dolar kuruyla ithal buğday 7 bin 140 lira. Çiftçimizin kazanması, borçlarını kapatıp, seneye de tarlasını ekebilmesi için buğdayda taban fiyat en az 7,5 lira olmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Öztrak, ayrıca kuru alanlarda üreticinin ekmeye devam edebilmesi için bu arazilerde çiftçiye daha yüksek destek primi verilmesi gerektiğini vurgularken, çay üreticisine verilen taban fiyatın ise şimdiden tavan fiyat olduğunu savundu.
Faik Öztrak, "Taban fiyatı gerçekten en düşük fiyat haline getirecek önlemleri alın. Bırakın el iyisi olmayı bırakın başka ülkelerin çiftçisini sevindirmeyi, bu toprakların çiftçisini yaşatın." ifadesini kullandı.
Hükümetin sadece vatandaşın bütçesini değil, devletin bütçesini de dikiş tutmaz hale getirdiğini öne süren Öztrak, bütçenin tek bir ayda 50 milyar lira açık verdiğini iddia etti.
İktidarın Nasreddin Hoca fıkrasına benzeyen sözde bir modelle Türkiye ekonomisini perişan ettiğini ifade eden Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Güya faizler inecek, döviz kuru artacak, ihracat şahlanacak, cari açık kapanacak, rezervler artacak, döviz kuru düşecek, enflasyon da gerileyecekti. Sonuç ne oldu? Merkez Bankasının kasasını boşalttılar. Yetmedi faizi indirdiler. Milli paramızı pul ettiler. Buna rağmen cari açık rekorlar kırdı. Sadece cari açığın finansmanı için 8 milyar dolara yakın rezervimizi erittiler. Aslında ortada ne model, ne de tedbir var. Sadece pansuman, sadece yama var. Türkiye, ikiz açık dediğimiz cari açık ve bütçe açığıyla büyük bir döviz krizine doğru, koşar adım ilerliyor. Kayınpeder ve damat, 128 milyar doları buharlaştırdılar. Kasada Merkez Bankasına ait tek sent kalmadı. Döviz kasasının borcu, alacağını kat be kat aştı. Dün yabancı bir haber ajansında, yabancı bir Merkez Bankasının, İngiltere Merkez Bankası nezdinde tuttuğu altınlarından yüklü bir satışı yapmış olabileceği yazılıp, çizildi. Bu hangi Merkez Bankası? Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının da İngiltere Merkez Bankası nezdinde tuttuğu yaklaşık 4 milyar dolarlık altın var. Eğer bunlar da gizli, saklı satılmaya başladıysa yandı gülüm keten helva. Bu konuda mutlaka bir açıklama bekliyoruz."
İktidarın imar planında bile yer almayan bir proje için, Atatürk Havalimanı'nın pistlerini kırmaya başladığını belirten Öztrak, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bir ihtimal pistleri kaldırmayacağız" dediğini hatırlattı.
Öztrak, "Şecaat arz ederken, sirkatin söylemek diye işte buna denir. Erdoğan bu yıkım işine nasıl plansız, programsız giriştiklerini, bir güzel itiraf etmiş. Devlet ihtimalle yönetilmez." ifadesini kullandı.
SADAT'la ilgili tartışmalara da değinen Öztrak, Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "SADAT yöneticileriyle uzaktan yakından alakası olmadığını" söylediğini aktardı.
SADAT'ın kurucusu Adnan Tanrıverdi'yi Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulu'na Ataması Kararına ilişkin bir belgeyi gösteren Öztrak, "Kendine bağlı Güvenlik ve Dış Politikalar Kuruluna, kendi imzasıyla Adnan Tanrıverdi’yi, hem de ilk sıradan atamış. Peki Adnan Tanrıverdi kim? SADAT’ın kurucusu. Kendi güvenlik ve dış politika kuruluna ilk sıradan atadığı birini tanımadığını söyleyen birine bu millet nasıl inansın?" diye konuştu.
Yarın saat 18.00 de Maltepe Meydanı'nda, "Milletin Sesi" mitingini düzenleyeceklerini anımsatan Öztrak, tüm vatandaşları mitinge davet etti.
- İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya başvurusu
İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üye olmak için yaptığı başvuru ve Türkiye'nin açıklamaları sorulan Faik Öztrak, "Geçtiğimiz günlerde Erdoğan çıktı, 'İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine karşıyım' dedi. Bir dış politika konusunu oy devşirmek için iç politikaya malzeme etmeye başladı." dedi.
Öztrak, şöyle devam etti:
"Yeni bir Rahip Brunson olayı, yeni bir FETÖ-BAE hikayesi, bir başka Kaşıkçı dosyası aldatmacası sürecinin düğmesine bastı. Bu arada sarayın sözcüsü de yabancı ajanslara 'İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine kapıyı kapamıyoruz' diye demeçler vermeyi de ihmal etmedi. Sonra Erdoğan vites yükseltti, Türkiye'ye gelmeyi planlayan İsveç ve Finlandiyalı yetkililer için 'Bizi ikna etmeye geliyorlarsa boşuna gelmesinler' dedi. Bugün de aynı şeyleri tekrarladı. Sarayın yaptığı aynı şey, dış politikadan iç politikaya, siyasete rant devşirme... CHP olarak biz NATO'nun güçlenmesinden tabii ki memnuniyet duyarız ancak Türkiye'nin çıkarları da her şeyden önce gelir. Müttefik diyeceğimiz ülkelerin, müttefiklik hukukuna saygı duymalarını elbette bekleriz. Milli güvenliğimizi garanti edecek şekilde eldeki kozları kullanmak hükümetin görevidir ama bunu yaparken bir diplomatik yol yordam, bir kuyumcu hassasiyeti gerekir. İçerde başka, Brüksel'de başka konuşursanız sizi kimse ciddiye almaz. At pazarlığı yaptığınızı düşünürler."
Benzer olayları bundan önceki eski Danimarka Başbakanı Rasmussen'in NATO Genel Sekreterliğine atanması sırasında da yaşadıklarını aktaran Öztrak, "Ne demişti o zaman Erdoğan, 'Rasmussen'in atanmasına olumsuz bakıyorum.' Daha sonra bu dediğini yuttu. Umarım İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği için de benzer olayları yaşamayız. Sarayın kibirlisi diplomasi ile alacağımızı, oy uğruna televizyonlarda, meydanlarda bozuk para gibi harcamamalıdır. Bu konuda diz çökmemelidir, milletimizin itibarını azaltmamalıdır." şeklinde konuştu.
Şarkıcı Aynur Doğan'ın konserinin iptal edilmesine ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Öztrak, "Gerçekten bu iktidarın ne yaptığını anlamamız son derece güçtür. Türkiye'de Kürtçe şarkı türkü söylemek serbesttir. Neden böyle bir sözleşme iptali noktasına gidilmiştir tabii bunu anlayabilmek mümkün değildir." ifadesini kullandı.
CHP'nin Kürt meselesini nasıl çözeceğine yönelik soru üzerine de Öztrak, bunu daha önce defalarca açıkladıklarını dile getirirken, bu meseleyi TBMM'de çözeceklerini tekrarladı.