ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Akdeniz'de Alman savaş gemisi tarafından Türk gemisine çıkılarak yapılan aramayı şiddetle protesto ettiklerini belirterek, "Hukuk dışı, korsan aramalardır, son derece yanlış bir iş yapmışlardır." değerlendirmesinde bulundu.
Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında, iç dış siyasi gelişmeler ile güncel politik gelişmelerin kapsamlı bir şekilde görüşüldüğünü bildirdi.
Çelik, muhalefetin "Libya'dan çekilin." dediğini belirterek, Libya ya da Azerbaycan'a dönük olarak "Oradaki ambargonun Türkiye tarafından delindiğine dair haberler çıkıyor." şeklinde ifadeler kullanıldığını söyledi.
"Kara propaganda merkezlerinin ürettiği bu kara propagandaları dillendirmek ana muhalefet partisinin işi midir?" diye soran Çelik, ana muhalefetin "Türkiye'nin milli çıkarları açısından bu kara propagandayla mücadele etmesi gerekmiyor mu?" sorusunu yöneltti.
Kapalı Maraş'ın açılmasından rahatsız olunduğunu dile getiren Çelik, Bürgenstock ve Crans Montana zirvelerine rağmen Rum tarafının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni eşit muhatap kabul etmediğine dikkati çekti.
Rum tarafının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne egemenlik hakkı, eşit topluma dayalı çözüm gibi bir siyasi hak vermek istemediğine işaret etti.
Doğu Akdeniz'deki gaz değerlerinin elde edilmesinde "Bunlar bir mekanizmaya bağlansın bölünsün, çözüm olduktan sonra bu çerçevede bunlar paylaşılır." denildiğini anımsatan Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hayır, herhangi bir mekanizmaya bağlamıyorum.' diyor Rum tarafı onun yerine 'ben bunları alırım, cebime koyarım bir gün çözüm olursa da Türk tarafına veririm' gibisinden Türk tarafına saygısızlık yapan bir yaklaşım içerisine giriyor. Ne yapacağız, herhangi şekilde Kapalı Maraş'ın açılmasının gayrimeşru ne tarafı var ki işi gücü yokmuş gibi Rum tarafındaki siyasi partilerle yarışacak bir dil kullanıp Türkiye'nin ana muhalefet partisi Kapalı Maraş'ın açılmasına karşı çıkıyor. "
Çelik, bu sözlerin demokratik açıdan bir güç dayanışması, bir değer dayanışması, bir siyasi dayanışma anlamına gelmediğine işaret etti.
Demokratik değerler konusunda siyasi ve değerler dayanışması ile demokrasilerin birbirlerini güçlendirilmesine dönük yaklaşımların, son derece saygıdeğer olduğunu vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
"Ama burada tek taraflı bir ilişki var, tek taraflı bir akışkanlık var, o da ithalat demokrasisi dediğim demokrasiyi ithal etmek isteyen, siyasi açıdan değersiz, demokratik açıdan değersiz, ahlaki açıdan son derece kötü, Türkiye'nin çıkarlarını savunmak açısından bilinçsiz ve Türk halkının demokratik değerlerine sahip çıkmak açısından da maalesef saygısızca olarak değerlendireceğimiz bir tutum var. Bir de kendisini demokratik bir irade yerine koyup, kendi ülkesini başkasına şikayet edip, ondan sonra da bir demokrasi talebinde bulunuyor. O zaman karşı taraf size sormaz mı 'Bu demokrasi talebini yapıyorsunuz da demokrasi talebini yaparken kendi sicilinizle ilgili, antidemokratik sicilinizle ilgili şimdiye kadar neler gerçekleştirdiğiniz? Yakın zamanda bir mensubunuz iktidarın ya seçimle ya da seçim dışı yollarla değiştireceğiz', gibisinden bir beyanda bulundu. 'Bu seçimde iktidar değiştirmeyi biz anlıyoruz da seçim dışı yollarla iktidar değiştirmek nedir?' diye bir soru sorulsa nasıl cevap vereceksiniz. Dolayısıyla demokratik girişimleri, demokrasiyi destekleme konusunda cılız ama anti demokratik girişimlere destek verme konusunda sicili maalesef baya kabarık bir yapı ile karşı karşıya olduklarını anlayacaklar."
"Keşke bunu düzeltselerdi." diyen Çelik, daha sonra yapılan açıklamaların durumu daha vahim bir hale getirdiğini söyledi.
Bunu siyasi tarihe önemli bir kayıt olarak düşüldüğünü belirten Çelik, "Başkalarından demokrasi talep etmeden önce nasıl demokrat olunur konusunda bir özeleştiri içine girmelerinin herkes için kendi partileri için de ülkemiz için de faydalı olacağını değerlendiriyoruz." dedi.
AK Parti'nin kongrelerine ara verildiğini anımsatan Çelik, reformlar konusundaki tartışmaların da gündemde olduğunu ifade etti.
Hukuk ve siyasi konulardaki reformların AK Parti'nin siyasi kimliğinin bir parçası olduğuna değinen Çelik, AK Parti'nin belki Türk siyasi hayatının tamamından daha fazlasında ortaya çıkabilecek şekilde reform uygulamalarını ortaya koyduğunu bildirdi.
Reformun, vatandaşın taleplerinin devlete daha çok yansımasını sağlayacak düzenlemeler, demokrasinin toplumun bütün kılcal damarlarına ulaşması, değişen şartlarda ve koşullarda sesini yeterince duyuramayan vatandaşın sesinin devlet yönetimine daha çok yansımasını sağlama anlamı taşıdığını vurgulayan Çelik, reform sürecinin demokrasinin derinliği olduğunun altını çizdi.
Çelik, şartlar, toplumlar talepler değiştikçe, toplumsal taleplerinin siyasette temsil edilmesi noktasında yeni mekanizmalara ihtiyaç duyuldukça, vatandaşın taleplerinin devlete yansıması konusunda güncellemelere ihtiyaç duyuldukça bunun siyasi ve hukuk alanındaki reformlarla gerçekleştirileceğine işaret etti.
Hayatın dinamik bir süreç olduğuna dikkati çeken Çelik, vatandaşlarının taleplerinin, ihtiyaçlarının devlet hayatına, kamu hayatına daha çok yansımasıyla ilgili çalışmaların güçlü bir şekilde yapıldığını söyledi.
- "Ambargoyu delen taraf Türkiye değildir"
"Avrupa Birliği tarafından yürütülen İrini Harekatı çerçevesinde Alman savaş gemisi tarafından gemimize çıkılarak yapılan aramayı şiddetle protesto ediyoruz." diyen şunları kaydetti:
"22 Kasım'da 'Hamburg' isimli Alman savaş gemisi, hiçbir nezaketi gözetmeksizin, Ambarlı limanından Misrata'ya boya malzemesi ve insani yardım malzemesi taşıyan, bayrağımızı taşıyan gemiye müdahale etmiştir. Çeşitli şekillerde bu müdahaleleri meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Fakat şu net bir durumdur, burada herhangi bir şekilde bu ambargoyu delen taraf Türkiye tarafı değildir, tam tersine Türkiye Birleşmiş Milletlerin destek verdiği meşru yönetime destek veriyor. Gayrimeşru yönetim olan Hafter yönetimine destek verenler, onların kimler olduğu bellidir, zaten bunu alenen yapıyorlar.
Oradaki İrini Harekatı çerçevesinde faaliyet icra eden gemilerin o ülkelerin gemilerini arama konusunda son derece hassas olması gerekir. Çünkü oradaki toplu katliamların ve gayrimeşru işlerin arkasında Hafter tek başına durmuyor, belli ülkelerin desteğiyle duruyor ve bunun içinde hangi Avrupa Birliği ülkelerin olduğu da net bir şekilde biliniyor, onların devlet başkanları bunu net bir şekilde ifade ediyor. Şimdi o toplu mezarların getirdiği yükten ve suçtan kurtulmak için Türkiye'ye karşı bu kara propaganda yürütenler, bu tip yanıltıcı bir takım haberler üretiyorlar."
Çelik, Türkiye'nin Almanya'yla bu konularda yakın bir istişaresi ve çok önemli diplomatik kapasitesi bulunduğuna dikkati çekti.
Bütün bunları dikkate alarak bu tip eylemlerde bulunmamaları gerektiğinin altını çizen Çelik, şunları bildirdi:
"Bu aramalar hukuk dışı, korsan aramalardır. Son derece yanlış bir iş yapmışlardır. Tabii ülkemizin itirazı üzerine sonlandırdılar. Sonra ne dediler, açıklama olarak 'gemide itiraza kadar yapılan aramalarda ve gözlemlerde de yasadışı herhangi bir malzemeye veya yüke rastlanmadı' dediler. Zaten öyle. Sizin yasadışı yük ve malzeme arayacağız gemilerin hangi ülkeler olduğunu, hangi Avrupa ülkeleri olduğunu açık ve net bir şekilde biliyorsunuz. "
İrini Harekatı'nın NATO ile istişare edilmeden başlatıldığını ve zaten tarafsızlığının tartışmalı olduğuna değinen Ömer Çelik, geminin bayrağını taşıyan devlet olarak Türkiye'nin rızası olmadan bunun yapılmasının bu tarafsızlığa daha da çok gölge düşürdüğünün altını çizdi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, "İrini Harekatı, orada meşru yönetimi desteklemek konusundaki girişimleri engellemeye dönük taraflı bir operasyona dönüşmüştür. Avrupa Birliği kendi üyesi olan bazı ülkelerin bu gayrimeşru girişimlerinin peşinden gitmemeli, Avrupa Birliği'ne leke sürmemeli ve İrini Harekatı esasında sonlandırılmalıdır." diye konuştu.
(Sürecek)