LONDRA (AA) - Türk Telekom Üst Yöneticisi Paul Doany, Türkiye’de geliştirdikleri altyapı paylaşım modelinin tüm dünyaya örnek olacağını belirterek, “Ortak yatırım modelinin operatörlerin yeni yatırımlar yapıp mevcut altyapıyı geliştirmelerini teşvik edici verimli bir model olduğunu herkes görecek.” dedi.
Bu yıl 14’üncüsü düzenlenen “5G Dünya Zirvesi” için bulunduğu Londra’da gazetecilerle bir araya gelen Doany, Türkiye’de uygulanacak yeni sabit altyapı paylaşım sistemi hakkında bilgi verdi.
Yeni sistemde herkesin kazançlı çıkacağını belirten Doany, “Yatırım maliyetlerinin azalmasıyla fiber hizmet kapsamı daha da yaygınlaşacak, hizmet kalitesi iyileşecek, fiberin eriştiği hane sayısında da önemli ölçüde artış gerçekleşecek.” diye konuştu.
Sabit altyapıda asıl mülkiyetin kamuya ait olduğuna işaret eden Doany, “Günün sonunda yapılan tüm yatırımlar devletin ve ülkenin faydasına olacak. Kısacası bu işin asıl kazananı vatandaş ve Türkiye olacak.” değerlendirmesini yaptı.
Geliştirdikleri yeni paylaşım modelinin tüm dünyaya örnek olacağını dile getiren Doany, şunları kaydetti:
“Bugünlerde Avrupa, benzer bir ortak yatırım modeli üzerinde tartışıyor; sabit fiber altyapının operatörler arası kiralama yoluyla paylaşımını teşvik edecek yasalar çıkarmaya hazırlanıyor. Sonuçta aklın yolu bir. Ortak yatırım modelinin operatörlerin yeni yatırımlar yapıp mevcut altyapıyı geliştirmelerini teşvik edici verimli bir model olduğunu herkes görecek.”
Türk Telekom’un sabit erişim altyapısının paylaşımı konusunda sektörün ve ülkenin menfaatleri doğrultusunda hareket ettiğinin altını çizen Doany, diğer operatörler tarafından önceden teklif edilen farklı çözüm önerilerini kabul etmeme nedenini de altyapının asıl sahibinin kamu olması olarak açıkladı.
- ‘Türk usulü’ çözüm
“Türkiye’de sabit hat altyapısı kullanım hakkı, bakanlığın verdiği imtiyaz sözleşmesi ile 2026 yılına kadar Türk Telekom’a ait.” diyen Doany, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dolayısıyla Türk Telekom, kurmuş olduğu 262 bin kilometrelik fiber altyapının sahibi değil, üstlenici ve işletmecisi konumunda. İşte aslında günün sonunda kamuya ait olan bir altyapıya sahip olduğu için Türk Telekom’un, diğer operatörlerin daha önce sabit altyapılarını hisse payı karşılığında sundukları Ortak Altyapı Şirketi planına dahil olması düşünülemezdi. Bu nedenle daha farklı, daha özel ve Türkiye’nin kendi yapısına ve ihtiyacına uygun ‘Türk Usulü’ bir çözüm arayışına gittik ve neticede sunduğumuz mevcut altyapı kiralama protokolü üzerinde mutabık kalındı. Bu sayede sabit altyapıda günün sonunda Türkiye kazanmış oldu.”
Türk Telekom’un mobil altyapının paylaşımı konusunda da yalnızca kulelere odaklanan pasif paylaşım modelinin yerine baz istasyonunun operatörler tarafından komple paylaşıldığı aktif paylaşım modelini geliştirdiğini anlatan Doany, şunları kaydetti:
“Bu kapsamda ilk olarak Zonguldak’ta yaptığımız pilot uygulamalar neticesinde son derece etkileyici sonuçlar aldık. Şu anda toplam 5 binin üzerinde paylaşımlı sahamız bulunuyor. Hedefimiz bu modeli tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde yaygınlaştırarak mobildeki mükerrer yatırımların önüne geçmek. Yakın zamanda gerekli adımların atılmasıyla Türkiye olarak bu konuda da dünyaya öncü ve örnek olacağımıza inanıyorum.”
- Sabit Altyapı Paylaşım Modeli nasıl çalışacak?
Doany’nin verdiği bilgiye göre Sabit Altyapı Paylaşım Modeli ile bu alanda imtiyaz sahibi olan Türk Telekom, talep edilmesi halinde mevcut fiber altyapısını uzun süreli kullanma taahhüdü veren tüm operatörlere uygun koşullar ile kiralayacak.
Yeni altyapı inşası gereken durumlarda ise Türk Telekom operatör ile işbirliğine gidecek. Altyapıyı Türk Telekom döşerken, yatırım maliyetini yeni altyapıyı talep eden operatör üstlenecek. Operatör, yeni döşenen altyapıyı belirli bir süre ücretsiz kullanma hakkına sahip olurken, mevcut altyapıdan da indirimli olarak istifade edecek. Altyapı, kendisine verilen imtiyaz kapsamında Türk Telekom bünyesinde işletilmeye devam edecek ancak tüm altyapının asıl sahibi operatörler değil, devlet olacak.
- Yeni modelin faydaları
Operatörlerin yatırım maliyetleri azalırken, altyapısı bulunmayan bölgelere altyapı yatırımı sağlanacak ve fiber altyapı yaygınlaşcak.
Mükerrer yatırımın önü kesilerek, ülkenin kaynakları daha verimli kullanılacak ve sürdürülebilir bir altyapı politikasına geçilmiş olacak. Sabit altyapı kalitesinin artması ile sunulan ürün çeşitliliği artacak.
Türkiye’de genişbanta nüfuz artarken, kamunun altyapı üzerindeki hakları korunacak.