ANKARA (AA) - Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece, iyi ve organik tarımın son derece önemli olduğunu belirterek, "İyi tarım üretim alanlarını 42 kat artışla 2,6 milyon dekara çıkarttık. Çevreyle, böcekle ve insanla daha uyumlu üretim yöntemine geçildi." dedi.
Anadolu Ajansının "global iletişim ortağı" olduğu, iklim değişikliğiyle mücadele ve iklim değişikliğinin ekonomiye etkisini en aza indirmek amacıyla düzenlenen "EKO İKLİM Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi ve Fuarı" kapsamında "Yeşil Dönüşümde Tarım ve Gıda" oturumu gerçekleştirildi.
Işıkgece, moderatörlüğünü Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş'un yaptığı oturumda yaptığı konuşmada, tarım ve hayvancılık alanında yaptıkları çalışmalara dikkati çekerek, eğitim, küpeleme işlemleri, Ar-Ge çalışmaları, elektrikli traktör konularında gerçekleştirdikleri projeleri anlattı.
Ekim yapıldıktan sonra toprağı dinlendirme döneminde fasulye ve mercimek gibi ürünlerin ekilerek toprağın zenginleştirilmesine dönük çalışmalar yaptıklarını dile getiren Işıkgece, "Bu çalışmaları salgın döneminde yaptık. Yüzde 75 hibeli tohum verdik. 'Alın bu mercimeği, nohudu, fasulyeyi, ekin ve toprağı bekletmeyin.' dedik. Bu ürünler toprağı zenginleştirdi. Ayrıca açığımız olan ürünlerde yurt dışına gereksinim duymadan ihtiyacı karşılamış olduk. Toplamda Kayseri'nin yüz ölçümü kadar bir alan kazanılmış oldu." diye konuştu.
Işıkgece, İstanbul'da çeltiği damla sulama yöntemiyle ürettiklerini belirterek, bu konuda başarılı sonuçlar elde ettiklerini bildirdi.
- "Elektrikli traktörde seri üretime geçiliyor"
Elektrikli traktör projelerine de değinen Işıkgece, "Elektrikli traktörle çiftçimizin maliyetinin düşürülmesi ve aynı verimliliğin tarlada sağlanmasıyla ilgili çalışma yapıldı. Prototip bitti. Şu anda seri üretim teslimleri TİGEM'e yapılmak üzere. 8 tane yeni traktör gelecek. Daha sonra da seri üretim yapılacak. Tüm Türkiye'de hatta dünyadan da takip edenler var. Bunun, mazotun yüzde 90 altında maliyetle tarlalarda faaliyet göstermesini bekliyoruz." ifadesini kullandı.
Işıkgece, iklime uygun olarak çok soğuk veya çok sıcağa dayanıklı tohumların da TAGEM tarafından geliştirildiğine, TİGEM'in de bunları çoğalttığına işaret etti.
Su açısından kısıtlı bölgelerde de projeler gerçekleştirdiklerine işaret eden Işıkgece, şunları kaydetti:
"Konya'da yer altı suyunda problem var. Bu bölgede hayvancılıkta mısır üretimine damlama sulama olmadıkça destek vermiyoruz. 11 ilde 52 ilçede bu ve buna benzer projelerle çiftçimizi yönlendiriyoruz. İyi tarım ve organik tarım bizim için son derece önemli. İyi tarım üretim alanlarını 42 kat artışla 2,6 milyon dekara çıkarttık. Özellikle gübre fiyatlarının yüksek olduğu bu günlerde orgamineral gübreye talep çok arttı. Bununla ilgili desteğimizi de artırdık. Kullanım miktarı 2019'da 233 bin tondan 2,7 kat artışla 626 bin tona çıktı. Destek de dekar başına 20 lira olarak arttı. Çevreyle, böcekle ve insanla daha uyumlu üretim yöntemine geçildi."
- "Türkiye'nin çevreye verilen zararda en az sorumlu"
TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Yunus Kılıç da şirketlerin, "Yıktığımız düzeni tek başımıza düzeltme imkanımız yok" düşüncesinden hareketle, küresel ısınmaya sebep olan üretim alanlarını gelişmekte olan ülkelere kaydırdığına dikkati çekti.
Kılıç, Türkiye'nin çevreye verilen zararda en az sorumlu taraf olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu:
"Daha sürdürülebilir bir dünya için üzerimize düşeni yapacağız. Türkiye, bu anlamda dünyada iyi niyet göstergesi girişimler ve sözleşmelerin en hızlı tarafı olan ülkedir. Paris Anlaşması’na geç imza attık. Cumhurbaşkanımız, 'Bozan ben değilim ki kaynak aktarayım. Bozanlar, düzeltmek istedikleri alanlara kaynak aktarsınlar.' dedi. Bunun mücadelesini verdik, kabul edildi. Türkiye, küresel iklim değişikliğine olumsuz katkısı olan ülkeler içerisinde yüzde 1'lik paya sahip. Dolayısıyla tarımda verimlilik ve üretimimizi sekteye uğratmadan çalışmalarımıza devam edeceğiz. Daha iyi bir dünya için ülkece elimizden geleni yapacağız."
Denizbank Tarım Bankacılığı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Burak Koçak da geçen sene çiftçinin gereksinim duyduğu ilaç, gübre, akaryakıt ve tohum gibi tarımsal girdilerde 7,5 milyar liralık desteği üreticilere aktardıklarını söyledi.
Tarıma aktarılacak çok kaynak olduğunun altını çizen Koçak, "Geçen sene sürdürülebilir tarıma yaptığımız katkıdan dolayı sendikasyon kredisi aldık. Yani yabancı bankalar bize, tarım sektöründe kullanılması için kaynak aktardılar. Bu kaynağı alıp ülkemizin ihtiyaç duyduğu alanlara aktarabildik." diye konuştu.
Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş da büyükbaş, küçükbaş ve tavukçuluk işletmelerinden kaynaklı 300 milyon ton gübrenin, tekrar toprağa kazandırılması, kimyevi gübrenin kullanımının azaltılması ve ilgili kuruşların iş birliğiyle toplanıp taşınması, dinlendirilmesi ve tekrar kullanılabilir hale getirilmesi için fon desteği istedi.