İSTANBUL (AA) - İstanbul Akvaryum'da deniz temizliği, sürdürülebilir yaşam, mikro plastik ve insan sağlığı temasıyla "Geleceği Besle" söyleşisi gerçekleştirildi.
İstanbul Akvaryum'dan yapılan açıklamaya göre, beslenme uzmanı ve sürdürülebilir yaşam aktivisti Dilara Koçak ile İstanbul Akvaryum Genel Müdürü Dilek Çapanoğlu'nun konuşmacı olarak katıldığı söyleşide ziyaretçilere deniz temizliği, sürdürülebilir yaşam, mikro plastik ve insan sağlığına etkileri gibi konularda bilgi verildi.
İstanbul Akvaryum ve Taş Kağıt Makas atölyesi iş birliğiyle düzenlenen, oyuncu Ceyda Düvenci moderatörlüğünde gerçekleşen etkinliğe özellikle çocuklu ailelerin büyük ilgi gösterdiği görüldü.
Ebeveynler, dev akvaryum tankının önünde yapılan söyleşiyi takip ederken çocuklar atölye çalışmasında geri dönüşüm malzemelerinden hayal güçlerini kullanarak akvaryumdaki canlıların heykellerini yaptı.
Taş Kağıt Makas Atölyesi'nin kurucuları arasına da yer alan Ceyda Düvenci, doğayı, denizi ve hayvanları sevmenin, onları korumanın öneminden bahsetti.
- "Hayatımız boyunca araba lastiği büyüklüğünde plastik yutuyoruz"
Açıklamada, paneldeki konuşmasına yer verilen beslenme uzmanı ve sürdürülebilir yaşam aktivisti Dilara Koçak, denizlerde gördüklerinin dışında görmedikleri plastiklerin de bulunduğunu bildirdi.
Koçak, "Her hafta bir kredi kartı, 3 haftada bir plastik tarak, 5 haftada bir ise elbise askısı büyüklüğünde plastik yiyoruz. Ömrümüz boyunca bir arabanın lastiği kadar 20 kilogramlık plastik yutuyoruz. Bunun en büyük kaynağını denize atılan plastik atıklar ile gözle görülemeyecek küçüklükte yayılan mikroplastik ve nanoplastikler oluşturuyor." ifadelerini kullandı.
- "1800'lü yılların sonunda üretilen plastikler doğada varlığını sürdürüyor”
İstanbul Akvaryum Genel Müdürü Dilek Çapanoğlu ise denizlere atılan poşet, maske, sigara paketi, izmarit ve bütün plastik ürünlerin hepsinin canlılar, su kuşları, deniz memelileri ve balıklar tarafından gıda zannedilerek tüketilmeye çalışıldığını, bunun sonuncunda da başta denizlere, sonra insanlığa zararlı bir şekilde geri döndüğünü bildirdi.
İlk plastiğin 1800'lü yılların sonuna doğru üretildiğini anımsatan Çapanoğlu, şu açıklamalarda bulundu:
"O plastikler hala doğada yok olmadı. Denizlerimizdeki en büyük tehlikelerden bir tanesi de balıkçı misinaları. Belki 500-600 yıl doğada yok olmuyor. Hayalet gibi denizler içerisinde okyanuslar içerisinde dolaşan bu atıklar pek çok canlı başta olmak üzere deniz kaplumbağaları için büyük tehdit oluşturuyor. İstanbul Akvaryum aynı zamanda deniz kaplumbağaları kurtarma ve rehabilitasyon merkezi olarak faaliyet gösteriyor. Denizdeki atıklar ve benzeri nedenlerle yaralanan deniz kaplumbağaları tedavi ederek denize geri dönüşlerini sağlıyoruz."