Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika gezisinin 3. durağı Senegal’in başkenti Dakar’da beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Türkiye olarak Afrika açılımı çerçevesinde bu kıtayla ilişkilerimizi çok daha güçlendireceğiz. 2005 ve 2018. İyi bir konumdayız. İnşallah daha da iyi olacağız." diyen Erdoğan, "Moritanya’da da çok daha güzel bir büyükelçiliğe sahip olalım istiyoruz. Senegal’de bu ziyaretimizde 10 dönüm kadar bir yerin tahsisini aldık. İnşallah orada çok güzel bir büyükelçilik yapalım istiyoruz. Afrika’nın bir gün mutlaka ayağa kalkacağına inanıyorum. Hiç şüphem yok. Atalarımızın kurduğu güçlü bağları bizim geleceğe taşımamız gerektiğine inanıyorum. Moritanya, Mali, Çad, Burkina Faso ve Nijer’den oluşan G5 Sahil Ortak Gücü için biz onlara 5 milyon dolar söz vermiştik ve bu sözümüzü yerine getireceğiz" şeklinde konuştu.
Erdoğan, "Türkiye Varlık Fonu için yeni bir yol haritası var mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Varlık Fonu şu anda vekaleten yürüyor. Bu vekaleti asalete çevirme yönünde başbakanımızın bir çalışması var. Kendileri bir çalışma yapıp Varlık Fonu’nun başına güçlü, inandığımız, piyasaların da hakikaten takdir edeceği bir ismi bulalım diye bir gayretin içindeler."
"Bankaların kalkınma diye bir dertleri yok"
- Kredi faizlerinin yüksekliği konusunda sık sık uyarılar yapıyorsunuz. Kredi faizlerinin düşmesi için bankaları yönlendirici adım atılması söz konusu mu? Neler yapılabilir?
"Faiz meselesinde devlet bankaları ve danışmanlarımla bir çalışma yaptık. O çalışmanın ardından Sayın Başbakan da bir çalışma yaptı ve arkadaşlarımıza bir süre verdi. Onlar bir çalışma yapacaklar. Akabinde de benim başkanlığımda bu konuyu müzakare etmek üzere tekrar bir araya geleceğiz. Çünkü faiz meselesinde tabii bazı arkadaşlarımızla tam anlamıyla uyumlu da sayılmayız.
Ama faiz konusuna çözüm de bulmamız lazım. Yüksek faiz uygulaması ile ülkemizde yatırımı teşvik edemeyiz, yatırımı teşvik edemediğimiz zaman da istihdamı artıramayız. En büyük sıkıntı buradan geliyor. Bakıyorsunuz bir banka 2,7 milyar kar ettiğinden söz ediyor. Öbürü şu kadar kar ettim diyor. Halbuki kar dedikleri, faiz sayesinde yaptıkları sömürüden ibaret. Hiç birisi, ‘Biz yatırımcıyı teşvik edelim de sürümden kazanalım’ derdinde değil. Bu ülkede yatırıma destekte elimizdeki bu imkanları onlarla paylaşmak suretiyle ülkenin kalkınmasına yardımcı olalım diye de bir dertleri yok. Bu finans sektörü böyle bir sektör. Onun için şu anda arkadaşlarımız bu çalışmalarını yapıyorlar, bu çalışmadan sonra kendileri ile bir araya tekrar geleceğiz ve kararımızı alacağız."
"O iş artık bitti"
- Son günlerde Türkiye’nin Rusya’dan alacağı S400 füze savunma sistemleri nedeniyle ABD tarafından bir yaptırıma uğrayabileceği bazı yorumlar ABD basınında ima ediliyor. Türkiye’nin S400 alımı nedeniyle ABD yaptırımlarına konu olması gibi bir risk var mı? Böyle bir risk olursa Türkiye silah sistemlerini alma kararını gözden geçirir mi?
"Başbakanlık dönemimi de sayarsak, toplam 16 sene oldu. Artık bizi tanımış olmaları lazım. Bizden söz bir kere çıkar, iş biter. Ruslar’la o konuda anlaşmış olduğumuz için o iş artık bitmiştir. NATO üyesi Yunanistan da Rusya’dan S-300 füzeleri aldı. Yunanistan’a yaptırım mı uygulandı? Kaldı ki ülkemizin güvenliği ile ilgili meselelerde kimden ne alacağımızı başkalarına soracak değiliz. Stratejik ortaklarımızdan, aynı ittifakta yer aldığımız ülkelerden, müttefikliğin gereğini yerine getirmelerini bekleriz. Mesela müttefikimiz olan bir ülkenin, bir terör örgütüne silah temin etmesini, hem de ücretsiz olarak silah vermesini makul karşılamamız mümkün değildir."
Rızamız olmadan adım atamazlar
- Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la telefon görüşmenizde Kıbrıs konusu da gündeme gelmiş. Konuyu hangi çerçevede konuştuğunuzu bizimle paylaşabilir misiniz?
"Kıbrıs ve münhasır ekonomik bölge konusunda bizim daha yumuşak davranmamızı istiyor. Ben de kendisine bizim uluslararası hukuka uygun davrandığımızı anlattım. Orada bulunacak petrol ve doğalgazda, Kıbrıs’ın kuzeyinin de güneyinin de hakkı var. Bu noktada birilerinin tek taraflı hareket etmesini kabul edemeyiz. Anastasiadis dürüst davranmak istiyorsa yapması gereken bir şey var: Arama çalışmalarının kime nasıl yaptırılacağını Kıbrıs’ın kuzeyiyle müzakere ile belirlemek. Sondaj beraber yapılmalı, çıkacak ürün de beraberce paylaşılmalı."
- Sondaj konusunda bir ‘de facto’ durum oluşturmaya çalışıyorlar. Tartışmaların sürdüğü bu süreçte Türkiye de bir sondaj gemisini envanterine kattık. Yakın vadede Türkiye’nin bir arama çalışması söz konusu olabilir mi?
"Tabii ki olabilir, olamaz diye bir şey yok. Bu gemi bunun için alındı. Geminin alınması birinci derecede Rum kesimini rahatsız etti. O bölgede KKTC’nin ve Türkiye’nin rızası olmaksızın bir adım atılamaz. ENİ hadisesinde bu görüldü. Yarın Fransa belki Total ile yapmak isteyecek bu işi. ABD belki Exxon ile yapmak isteyecek. Ama KKTC’nin ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklarından haklarının çiğnenmesine fırsat vermemiz elbette mümkün değildir."