Alper Taşdelen, Mustafa Tuna ile kurdukları diyaloğa ilişkin şunları kaydetti: “Bizim temel felsefemiz, dün de, bugün de Ankara’daki tüm yerel yönetimlerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, bilim ve uzmanlık kuruluşlarıyla iş birliği ve dayanışma ilişkisini geliştirmektir. Ankara’nın yararına olan budur, çatışmadan Ankara ve Ankara halkı zarar görmektedir. Mustafa Bey daha ılımlı, iş birliğine açık, çatışmadan daha uzak bir yaklaşım içinde ve bu anlamda diyaloğumuz da daha iyi. Bu üslubun devam etmesi halinde bundan tüm Ankara kazanacaktır.”
BÜYÜKŞEHİR EL ATMALI
Sokak hayvanları konusunda çok fazla şikayet aldıklarını anlatan Taşdelen, Çankaya’nın neredeyse tek başına Ankara’daki sokak hayvanlarının sorunlarını çözmeye çalıştığını kaydetti. Taşdelen, “Yeni dönemde hayata geçirdiğimiz ‘Şanslı Projesi’ ile sokak hayvanlarının bakımı, aşılanması, kısırlaştırılması ve sahiplenilmesi anlamında önemli mesafeler kaydettik. Ama Büyükşehir Belediyesi ve merkezi idare el atmadan, bu sorunun altından kalkmak pek olası değil” diye konuştu.
‘ARABESK ANLAYIŞIN KURBANI OLDU’
Her ülkenin başkentinin, o ülkenin siyasal, kültürel, mimari, miras ve değerlerinin simgesi niteliğinde olduğunu ifade eden Taşdelen, şöyle konuştu: “Ankara, Cumhuriyet’in ilk yıllarında sıfırdan oluşturuldu. Önder kadrolar, Ankara’nın gelişimine özel bir duyarlılık gösterdi. Ulus’tan Çankaya’ya uzanan bir alanda geçmiş Anadolu medeniyetinin mirası üzerine çağdaş mimarinin yeniliklerinden de yararlanarak genç Cumhuriyetin değer ve hedeflerinin kentsel simgesi olarak inşa edilmeye çalışıldı. Daha sonraki yıllarda bu çizgiden sapıldı ve Başkent her alanda olduğu gibi mimari alanda da kaotik ve arabesk bir anlayışın kurbanı olmaya başladı. Bizce Ankara, çağdaş Cumhuriyet ve demokrasi değerleri ekseninde yeniden tasarıma muhtaçtır.”
Kaynak: Hürriyet